Keeho, odaya geri döndüğünde uyuyakalmış bir Soul ile karşılaşmıştı. Her ne kadar uyumasına izin vermek istese de uyandırması gerekiyordu. Kenara atılmış ayakkabıları almış ve bağcıklarını çözerek Soul'un ayaklarına sırayla giydirip tekrar bağcıkları bağlamıştı. Soul tüm bunlara rağmen uyanmadığı için Keeho Soul'u dürtüklemiş ve uyanmasını beklemişti. Soul yavaş yavaş uyanmaya başlarken Keeho hem saati hem de kapıyı kontrol ediyordu.
"Soul uyan hadi. Gidiyoruz."
"Nereye Keeho?" diye sordu esnerken Soul, gözleri yorgunlukla kapansa da açık tutmaya çalışıyordu.
Keeho'nun, "Dışarıya." diye cevap vermesiyle Soul heyecanla ona bakmış ve "Doktor izin verdi mi?" diye sormuştu. Bu sorusu böyle bir ihtimale inandığından değildi. Doktorların hepsini tanıyordu, hepsinde nefret edilecek özellikler vardı. Doktorlar da Soul'dan pek hoşlanmazdı nihayetinde.
"Aslında hayır." diyen Keeho'yla Soul'un içini bir huzursuzluk kaplamıştı. Soul'un, "Nasıl gideceğiz dışarı o zaman?" diye sormasıyla Keeho, "Seni kendi evime götüreceğim. Doktorların haberi olmayacak." diye fısıldamıştı.
"Yani kaçak mı olacağız?" diye heyecanla bağıran Soul'la Keeho, elini Soul'un ağzına panikle kapatmıştı. "Evet ama sessiz olmalıyız Soul. Anlıyorsun beni, değil mi? Yaptığımız şey tehlikeli." dedi Keeho. Elini Soul'un ağzından çekerken Soul kıkırdamış ve "Çok eğlenceli olacak, değil mi Keeho?" diye fısıldamıştı.
Keeho onu onaylarken Soul ayakkabılarını giymek için kalkmıştı ki ayakkabılarının çoktan giydirildiğini görmüştü. Şaşkınca Keeho'ya baktığında Keeho, onun nereye baktığını fark edip "Ben giydirdim." diye kısaca açıklamıştı. "Hadi gidelim ama dikkat çekmememiz gerekiyor. Bu yüzden sadece bahçeye çıkıyormuş gibi yapacağız, tamam mı?" dedi Keeho. Soul onu onaylarken Keeho ne yapacaklarını anlatmaya devam etti.
"Seninle kartları aldığımız yeri hatırlıyor musun?" diye sordu Keeho kapıdan çıkıp koridorda ilerlemeye başladıklarında.
"Evet." dedi Soul, Keeho'nun sandalyesini ittirirken.
"Şimdi oraya gideceğiz. Sen oradaki duvara tırmanabilir misin?"
"Sanırım evet."
"Pekâlâ. Plan şu şekilde: Seni orada bırakacağım ve ben geri döneceğim. Sana bir şeyler almak adına dışarı çıktığımı haber vereceğim çünkü biliyorsun…" diyerek ayaklarını gözleriyle işaret etti. Soul, üzgün bir hâl alırken Keeho'nun ona bu kadar iyilik yapmasının karşılığını vermeyi düşünüyordu. Keeho, onun kanatlarını onarmışken Soul da ona kanatlarını tekrar takmak istiyordu. Hiç değilse kanatlarını paylaşmak istiyordu.
"İşte ben tırmanamadığım için dışarı çıkmak istediğimi söyleyip dışarı çıkacağım. Baktığım kadarıyla o taraftaki kameralar eğer açıyı doğru ayarlarsan seni görmeyecektir. Hatta oradaki ağacı hatırlıyorsan o ağacın kapattığı duvar kısmından çıkmaya çalışırsan sorun olmaz. Ben senin nereye ineceğini biliyorum zaten. Ben de dışarı çıkıp yanına geleceğim ve böylece bu hastaneden kurtulmuş olacağız."
"Dünyaya doğru uçacağız."
"Evet. Dikkatli ol, tamam mı?"
"Tamam ama eğer biri beni görürse ne olacak?"
"Filmlerde hep ne olur?"
"Karakter kaçar."
"Sen de şimdi o karaktersin, yani kaçmalısın. Yanlış hatırlamıyorsam ileride bir park var. O parkın kaydıraklarının arasında bir tünel var, oraya saklanabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek (KeeSoul)
Short Story[Tamamlanmıştır (×36)] "Edebiyatçılar, beyazın masumiyeti simgelediğini savunur; doktorlar ise deliliğin. Sen ne düşünüyorsun bilmiyorum ama bence beyaz, hiçbir şeyi simgelemiyor. Olsa olsa sen beyazı simgeliyor olurdun ama bunun ne masumiyet ne de...