12

113 12 102
                                    

Karanlık odada hissettiği kıpırtılar ve duyduğu mırıltılarla Keeho uykusundan uyanırken yan tarafına dönmüştü. Bir süre nerede olduğunu düşünürken olanları hatırlamasıyla yanında kıvranıp duran bedene baktı. Endişeyle onu uyandırmaya çalışırken sadece kabuslarından uyanmasını istiyordu.

"Soul... Soul! Uyan."

"Gitme Steph, beraber kaçalım. Beni bırakma." diye mırıldanıp duran Soul'la Keeho daha da paniklerken ne yapacağını bilemeyerek yerinden biraz kaymış ve Soul'un bedenini kaldırmıştı. Soul bununla uyku ile uyanıklık arasında kalırken hızla yerinde doğrulmuş ve Keeho'ya sıkıca sarılmıştı. Ağlamaya devam ederken Keeho'nun gitmesini istemediğini belirtircesine boynuna yapışmıştı.

Keeho, Soul'un ne gördüğünü bilmese de sakinleşmesi adına Soul'a kısa cümleler kuruyor ve sarılmasına karşılık veriyordu. Soul ise hâlâ gördükleriyle gerçekliği birbirinden ayırmaya çalışıyordu.

"Steph beni geri oraya götürme, olur mu?"

"Götürmeyeceğim."

"Ne olursa olsun götürmeyecek misin?"

"Evet, ne olursa olsun götürmeyeceğim."

"Güvendeyiz ama değil mi?"

"Güvendeyiz."

"Buraya gelecek doktor da sana, benim doktorlarımın bana davrandıkları gibi davranır mı?"

"Hayır. Sana da bir şey yapmayacak. Sadece tekrar yürümem için yardım edecek."

"Peki stajyer dedikleri kişi?"

"O da bize bir şey yapmayacak. Öyle bir şey olsaydı bizim iki çatlak bulmazdı bile onları."

Odada ikilinin nefes sesleri ve dışarıda ise rüzgâr sesleri vardı. Kabus görmek için yeterince iç karartıcı bir geceydi. Soul biraz daha Keeho'ya sokulurken Keeho da Soul'un saçlarını eliyle yavaş yavaş arkaya doğru tarıyordu. Bir süre sonra Soul uykuya dalmış ve Keeho da tekrar yatar hâle gelip Soul'a daha da sıkı sarılarak uykuya dalmıştı.

.

Evdeki herkesin uyanmasıyla beraber kahvaltı yapmışlar be ardından Intak'la Taeyang evden çıkmışlardı. Keeho ve Soul ise beraber televizyon izliyorlar ve doktorun gelmesini bekliyorlardı. Açıkçası Keeho sandığından fazla heyecanlanmıştı. Bir yandan hiçbir şeyin değişmeme ihtimali onu yiyip bitirirken bir yandan da işlerin yolunda gideceğini düşünerek umutlanıyordu. Soul'la daha rahat ilgilenebileceği bir yaşam istiyordu.

Kapının çalmasıyla Soul ayağa kalkmış ve dün Taeyang'ın ona öğrettiği gibi kapıyı açmıştı. İki kişi apartman kapısından içeri girmiş ve evin giriş kapısına gelmişlerdi. Soul kapıyı açtığında az önce kamerada gördüğü yüzleri daha net bir şekilde görebilmişti.

Öndeki Jiung'u, ciddi ifadesi ve sadece ön kısımları siyah ve arka tarafları sarımsı kahverengi olan saçlarıyla ve gözlüğüyle hem ciddi hem de her an çıldıracakmış gibi duran bir filozofa benzetmişti Soul. Onun hemen yanındaki Jongseob ise Jiung'a nazaran daha sevecen bir ifade ve mor saçlarıyla duruyordu. Soul ikisine de baktıktan sonra kapının açık olmasıyla içeri girmeyi akıl edeceklerini düşünerekten tekrar Keeho'nun yanına döndü.

Keeho, Soul'un yanına gelmesiyle "Kimse gelmemiş mi?" diye sorunca Soul, "Geldiler." diye cevapladı.

"Kimler?"

"Doktor galiba."

"İçeri niye almadın onları?" diye şaşkınca sordu Keeho.

"E kapı açık, girsinler işte." dedi Soul omuz silkerken. Keeho ağzı açık kalakalırken içeri çekinerek diğer ikili girmişti.

Kelebek (KeeSoul)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin