kırk bir,

3.1K 321 167
                                    




merhaba 💞

düzenleyemedim haberiniz olsun gece dönüp düzenleyeceğim

|||

Mutlu ve güçlü hissediyordum.

Ben yaşadığımı idrak ettiğim o günden itibaren hep huzursuzdum, mutsuzdum, üzgündüm, dünyayla aramda hep bir savaş vardı benim. Ama o savaşta kendimi korumak için hiçbir şey yapmıyordum, tek taraflı bir savaştı. Zarar veren taraf hep o oluyordu, zarar gören ise ben. Fakat bu Furkan ile tanıştıktan sonra değişmişti.

O beni daha iyi, daha mutlu, daha güzel ve her şeyden önemlisi daha güçlü hissettirmek için uğraşmaya başlamıştı. Öncelerde sözleriyle iyi gelse de şimdi maddi ve manevi tüm gücünü ortaya koyarak yapıyordu bunu. Bana kendimi güçsüz ve kötü hissettiren her şeyi yok ediyor ve onlarla güzel anılar bırakıyordu.

Yüzümdeki gülümseme düşüncelerimden dolayı sürüp giderken cebimdeki telefonumun sesiyle duraksamış ve elimi cebime uzatmıştım. Telefonu çıkartıp ekrana baktığım ilk anda yüzümdeki gülümseme sesli bir kıkırtıya dönüşmüştü. Furkan arıyordu ve bu bugün bu beşinci arayışıydı.

Bu hafta vizelerim başlamıştı ve ben az önce bugünlük son sınavımı vermiş eve gidiyordum. Furkan ise bugün Sakarya'ya konser vermeye gitmişti. Beni de çok götürmek istese de, ona vize haftamda olduğumu net bir dille anlatmıştım. Çünkü 27 yaşındaki kazık kadar adam küçük bir çocuk gibi sürekli huysuzlanıp durmuştu.

Ve bugün beni özlediği için durmadan arayıp duruyordu.

Elimdeki kitabımı göğsüme daha da bastırarak adımlarımı yavaşta olsa atmayı sürdürdüm ve aramayı cevapladım. Ben dudaklarımı bile arayamamışken onun mızıldanmalarını işitmiştim. "Hasretine dayanamayıp az önce hastaneye kaldırıldım, belki bilmek istersin."

Az önceki sesli gülüşüme nazaran daha büyük bir gülüş çıkarttım. Etraftakilerin şaşkınlıkla beni izlediklerini biliyordum. Çünkü ben bu okulun itici, suratsız ve mutsuz kızıydım. Eskiden.

"İstersen serumlu kol fotoğrafı at bana, daha çok ilgi gösteririm belki." diye cevapladığımda bir süre oluşan sessizlikle gülüşümü anında kestim. "Furkan saçmalama."

"Sen hiç sensiz kalmamışsın ki nereden bileceksin sensizliği?" Acıklı ve biraz da tripli çıkan sesiyle kafamı iki yana salladım. "İflah olmazsın cidden."

"Evet öyle? Noldu beğenmiyor musun yoksa bu hâlimi? İflah olmadan sevmez misin beni? Cevap? Mercan acil cevap?" Arka arkaya sorduğu sorularla elimde olmadan tekrar kahkaha atmıştım. Bu sırada sesi kesildiğinde gülüşümü durdurarak içli bir sesle söylendim. "Çok aşığım sana."

"Gerçekten hastanelere düşmeme ramak kaldı."

"Ya düzgün konuşsana!"

"Tamam, düşmüyorum hastanelere."

"Ben de sana çok aşığım desene!"

"Ben de sana çok aşığım Mercan'ım." diye cevap verdiğinde onunla biraz daha uğraşmak için tripli bir ses tonuyla konuştum. "Niye ben söylemeden söylemedin? Ben sana ben söylemeden söyle dememiş miydim?"

gözyaşlarımı kurtar,Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin