kırk sekiz,

1.7K 183 50
                                    




evet berbat ve yoğun geçen iki haftadan sonra sonunda geldim 💗 geciktiğim için üzgünüm

bu iki haftadır başıma gelenleri duysanız hayrına bir kurşun falan döktürürsünüz herhalde, berrrbat günlerdi sağ çıkabildiğime şükrediyorum

neysee bölüme koşuyoruz(minicik oldu çünkü geçiş bölümü ama bir sonraki bölümü uzatacağım 🫶)

|||

"Milo! Oğlum!" Furkan'ın telaşla yerdeki Milo'ya doğru koşuşturması girdiğim şoktan çıkmama neden olup ona eşlik etmemi sağlamıştı. Furkan hızla yere çökerek birkaç kez Milo'yu sarsmaya başlamıştı. "Milo! Milo uyan!"

"Furkan! Neyi var, noluyor?!" Sesim titrerken sorduğum soruyu duymamış ya da duymazlıktan gelerek küçük bedenini havalandırmış ve bir kez daha sarsmıştı. "Milo, uyan lütfen uyan!" Onun da sesi titremeye başlamıştı.

Korkudan tüm bedenin baştan aşağı titrerken onlara biraz daha yaklaştım ve Milo'nun yüzüne daha yakından baktım fakat bu uzun sürmedi çünkü Furkan aniden ayaklanarak, "Hastane, Kemal, Kemal'i aramam gerek..." diye yarım yamalak bir şeyler söylendi. Gözlerindeki dolulukla bana doğru dönerek yanımdan geçti ama aniden duraksadı.

"Milo!" dediğinde yanına yaklaştım ve gözlerini yavaşça aralayan Milo'yla derin bir nefes aldım. Şükürler olsun ki iyiydi. Yüzüme rahatladığımı gösteren bir tebessüm yerleştiğinde bakışlarımı Furkan'a çevirdim ama onun benim aksime ağlamaklı olduğunu görerek elimi koluna koydum. "Furkan,"

Kucağında küçücük kalan Milo'yu kendine sıkıca bastırarak sarıldığında gözünden akan yaşla benim de gözlerim dolmuştu. "Furkan,"

"Milo çok hasta Mercan," dedi gözleri kapalı bir şekilde. Kalbime aniden büyük bir ağırlık çöktüğünde ona biraz daha yaklaştım. Araladığı gözlerini bana çevirdiğinde ıslak kirpiklerini gördüm. "Sayısız ameliyat oldu ama iyileşemedi, iyileşemiyor. O benim ailem, onu kaybedersem mahvolurum. Onu kaybetmek istemiyorum, onsuz bir hayat istemiyorum."

Titreyen elimi yavaşça havalandırarak gözyaşının akarak ıslaklık bıraktığı yanağını avcum içine aldım ve yavaşça sevdim. "Ona bir şey olmayacak, uzunca bir süre daha bizimle yaşayacak sevgilim." Bir şey söylemese de bunun onu rahatlatmadığının farkındaydım. Yalnızca bana biraz daha yaklaşarak alnını omzuma yasladı ve dakikalarca Milo ona, o da bana sığınmış bir şekilde kaldı.

Geriye çekildiğinde gözlerindeki yaşlar kurumuş ve biraz daha toparlanmış görünüyordu. Yalnızca dudakları arasından veterinere gideceği döküldüğünde sessiz bir onaylama vermiş ve onu takip ederek onunla gideceğimi belli etmiştim. Sessiz bir yolculuktan sonra veterinere gelmiştik.

İçeriye girdiğimizde bizi Furkan'ın Kemal diye bahsettiği adam karşılamış ve Milo'yu bizden alarak bir odaya girmişti. Bazı testler yapacağını söyleyerek bizim dışarıda durmamızı istediğinde Furkan itiraz etse de koluna dokunarak ufak bir temasla onu rahatlatmaya çalışmıştım, işe yaramış olmalı ki uysullaşarak yalnızca başıyla onaylamıştı.

Şimdi ise koridordaki rahatsız koltuklarda sonuçları bekliyorduk. Furkan kafasını duvara yaslamış öylece karşısına bakarken ben de sessizce onu izliyordum. Öyle boş bir ifadesi vardı ki saatler önce yaşadıklarımızı bilmesem ruh hâlini anlayamazdım bile.

"Furkan," dedim kısık bir sesle. Cevap vermedi, ifadesini de bozmadı. Ona biraz daha yaklaştım ve sol elini ellerim arasına alarak yavaşça okşamaya başladım. "Sevgilim, Milo iyi olacak."

gözyaşlarımı kurtar,Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin