On beş saat sonra;
Birbirlerine benzeyen insanlarla dolu ülkeye ilk adımlarını attılar. Tekin, şaşkın gözlerle, sürü halinde yürüyen insanlara bakıyordu. Gözleri aynı, boyları aynı şaşırmıştı. Boyu Japonlardan uzundu, kalabalıkta sırıtan direk gibi yürüyordu. Şehir merkezine vardıklarında ise, hayran kalmıştı. Teknolojik, caddeler ışıltılı gökdelenler disiplin kokan insanlar. Kültürleri hakkında az çok bilgiye sahipti. Kız gideceği yeri biliyordu turist gibi onu takip ediyordu.
Geniş bir meydana vardıklarında ise, simsiyah bir araba yolun kenarında durdu. Arabadan inen kısa boylu simsiyah takım elbiseli Japon Nil'i saygıyla selamladı.
- Arabaya bin.
Tekin, itiraz etmeden arabaya bindi, kızda onun yanına oturdu. Kısa boylu Japon şoförün yanına yerleşti. Tüm yol boyunca, Japonca bir şeyler konuştular. Taksici şaşkındı diyalogları kesildiğinde merakını gizleyemedi.
- Uçakta bana hiç Japonya'ya gitmediğini söyledin nasıl Japoncan bu kadar güzel?
- Dünya'daki her dili konuşabilirim.
- Oldu! Bir de uçabildiğini söyle de, filmlerdeki fantastik kahramanlardan biri sanayım seni.
- Uçamadığımı söylemedim.
Verecek bir cevap bulamadığından camından dışarıyı izlemeye koyuldu. Lüks araç, kalabalığın arasından usulca geçiyordu. Şehir arkalarında kalmaya başlayınca, araç hızını arttırdı. Şehir artık arkalarında kalınca, tepeye tırmanmaya başladılar. Ormanlık dağ yolunu keyifle geçtiler. Arabadaki üç kişi Japonca konuşuyor, gülüp eğleniyor taksici ise doğal ortamın güzelliğini seyrediyordu. Ağaçlar, ormanlar yemyeşil tabiat camı açmasına sebep oldu. Arabanın camını indirdiğinde, serin huzur verici orman havası suratına çarptı. Gözlerini kapadı, kendi ruhunu arınmış gibi hissetti. Japonya'nın mistik havası onu tamamen tazelemişti. Keyfini bir emir bozdu.
- Camı kapat üşüdüm.
Bu tarz söylemlerden sıkılmıştı.
- Ben senin esirin kölen değilim doğru düzgün konuş.
Bu cümlesi sinirlendirmişti, siyah damarlı taksicinin gözlerine sinirli bir bakış atıp zorla camı kapattı. Tekin, rezil etmesini bilirdi ama artık yabancı bir ülkedeydi.
Araç kısa bir süre sonra, kocaman süslü demir kapıda durdu.
Araban in kalacağımız yere geldik.
Tekin, sinirle arabadan indi. Bahçe duvarının ortasında bulunan giriş kapısından içeriye doğru baktı. Gördüklerine inanamadı, rengarenk çiçeklerle dolu bir bahçe, malikaneye girişte ortada bulunan mükemmel bir süs havuzu. Cennetten bir parçaydı burası.
- İstanbul'daki evine benzemiyor değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koynumdaki Şeytan
AdventureBasit görünen gizemli bir taksici bir gece ansızın binen değişik müşteri, avlar ve avcılar. Türkiye'den Japonya'ya uzanan bir serüven...