Kuş sesleri ile uyandı. Kendisini cennette sandı. Ayağa kalktı ve odasının penceresini açtı. Buraya gelirken büyülendiği o mistik hava ciğerlerine doldu.
Güzel bir güne yelken açmıştı.
Banyoda yüzünü yıkadıktan sonra, içindeki huzurla salona indi. Kahvaltı masasının hazırlandığını görünce mutluluğuna mutluluk katıldı. Kimsecikler yoktu salonda, mutfağa yöneldi. Kapının kasasına yaslanıp mutfakta yemek yapmaya çalışan kızı izledi. Çekik gözlü, amatörce bir şeyler pişirmeye çalışıyordu. Onu izlemekten büyük keyif aldı. İçindeki çocuk canlandı, kız izlendiğinin farkında olmadan mutfakta dört dönüyordu. Tekin, kızla ilgili hayaller alemine dalmaktan kendisini alamadı. Normal biri olsaydı, evlenebilirdi belki de. İki tane çocuk bu ev, bu kadın bahçede koşuştururlardı. Ama bunların imkansız olduğunu fark edince, onu omzundan dürten parmağı fark etti. Geriye döndüğünde, ela gözlü babanın sesini duydu;
- Günaydın taksici.
- Günaydın.
- Kızımı mı izliyordun?
Yakalanmanın verdiği utançla kızarmıştı
- Şey evet yok aslında şey bildiğiniz gibi değil izliyordum ama öyle.
Saçmaladıktan sonra, babanın yanından toz oldu ve masaya oturdu. Kahvaltı tamamlandığında ise, baba kız iş konuşuyordu taksici ise salonun penceresinden bahçeyi izliyordu. Evin yüksek bahçe duvarları, çiçekleri manzarayı bozan korumaları. Baba kız, taksicinin manzarasını izlemek için ayağa kalktı. Hala bir şeyler konuşuyordular Tekin anlamıyordu. Onların yanından uzaklaşmaya başladı. Kendisini dışlanmış hissediyordu. Nil, sırtı manzara dönüktü. Tekin, kocaman pencerenin diğer ucundan bahçeye bakıyordu. Çiçekler, çimleri sulayan fıskiyeler. Baba kıza bir bakış attı. Burunları benziyordu. Tenlerin rengi aynıydı. Biraz daha dikkat ettikten sonra, Nil'in sırtında kırmızı bir nokta fark etti. Biraz daha dikkat ettiği sırada, uzaktan tek el silah sesini duydu Ses, çevrede yankılandı. Taksici tereddüt etmeden ışık hızında kollarını açarak baba ve kızın üzerine atladı onlar yere devrilirken. Büyük pencerenin camı tuzla buz olmuştu. Saldırıdan sonra, bahçedeki tüm korumalar birbirlerine bağırıyordu. Nil, yerdeyken sinirle taksiciye baktı.
- Git ve gizlen!
Ayağa kalktıkları sırada, tekrar dışarıya baktılar. Keskin nişancı hedefi ıskalamıştı saniyeler sonra, duvarın üzerinden zıplayan adamlar belirmeye başlamıştı. Saldırı korumaların silah sesleri ile bastırılmaya çalışılıyordu. Bahçenin duvarlarından zıplayan silahlı insanlar, toprağa adım attıklarında bacaklarındaki robotik aparatı yere atıyordu. Silahlı çatışma, cennet bahçesinde başlamıştı. Nil, tereddüt etmeden bahçeye çıktı. Baba, garaja inip önceki gece bıraktığı katanayı eline alıp bahçeye çıktı. Taksici ise aptalca, olan biteni izliyordu. Korumalar birer birer yere düşüyordu. Saldırganların sayısı yüksekti.
Bahçe duvarını aşarak gelen insan yağmuru devam ediyordu. Şok dalgası geçince, odasına koştu dolabını açarak kılıcını eline aldı. Bahçeye çıktığında ise, mermi yağmuru devam ediyordu. Önüne bir tane adam geldi, silahı yoktu onun üzerine atlamak üzereydi. Kılıcını iki eliyle tutarak herifin gövdesine sapladı. Herif kan içinde yere yığılınca, arkasından başka bir herif geldi. Elinde korumalardan aldığı kılıçla ona saldırmaya başladı. Garajda izlediği düelloyu şimdi kendisi yaşıyordu. Hamleler sertleşti, inlemeler duyulur oldu, kılıçlar delicesine çarpışıyordu. Saldırgan kılıcını aldığı darbeden kaybedince, Tekin tereddüt etmeden herifin kafasını gövdesinden ayırdı. Koşmaya başladı. Bahçedeki alçak duvarları mermilerden korunmak için kendisine siper aldı. Mermi sesi azalınca tekrar ayağa kalktı ve bir saldırgan ona yaklaştı. Elinde silah vardı, Tekin ne yapacağını bilemedi buz kesmişti. O sırada arkasından, gri duman geldi. Saldırganın burnundan girerek içine işledi. Saldırgan inleyerek yere yığıldı. Son nefesini verdiğinde ise, duman bünyeden çıkarak başka bir saldırganın bünyesine girmek üzere yola çıktı. Bunu fırsat bilen Tekin, hızlıca koşmaya başladı. Bahçenin diğer alçak duvarını kendisine siper almış ve kalan korumalara ateş eden herifi gördü. Fark edilmemesinin avantajını kullanarak kılıcını havaya kaldırdı. Hedefi herifin silah tutan eliydi. Kılıcını iki eliyle yere indirince, saldırganın silah tutan kolu bedeninden ayrıldı. Büyük bir bağırışla hedefini öldürmüştü. Tekrar siper alıp, etrafı gözlemlemeye başladı. Nil uzaktaydı, kıpkırmızı gözleriyle saldırganları teker teker yere indiriyordu. Tek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koynumdaki Şeytan
AdventureBasit görünen gizemli bir taksici bir gece ansızın binen değişik müşteri, avlar ve avcılar. Türkiye'den Japonya'ya uzanan bir serüven...