Başlangıç yapmak için fazla mı yaşlıydı? İki gündür bu arabanın içinde kendisine bir yuva kurup uykuya direnerek elinde dürbünü ile balıkçıların robot gibi çalıştığı limanı izlemişti.
Olacakları tahmin edebiliyordu. Kiralık arabanın içi ise çöplükten bir farkı yoktu. Yenmiş hazır yiyecekler, içilmiş içeceklerin çöpleri. Görevi kızı vermişti, onun gözlerindeki kararlılığı görünce gurur duymuştu kendisiyle. Kaya gibi sağlam duran canlı onun genlerini taşıyordu. Dürbünü ile izlediği insanları düşündü. Onların hayatlarını, bu manzaranın güzelliğini, balıkları kapmak için kavga eden martıların hareketlerini. Güzeldi manzarası onun dikkatini dağıtacak kadar güzel. Yapacağı şey basitti, Kanguru adamların yani Konseyin Japonya'daki çetesini bulup yok edecekti. Güvendiği kaynaklar, çetenin bu limanda barındığını belirtmişti. Günlerdir buraya Japon olmayan kimse gelmemişti. Beklemeye devam etti, güneş batmak üzereydi.
Arabasının kapısını açtı, içeriye muazzam bir hava girdi. Havayı daha iyi solumak için, kendisini aracın dışına attı.
Dalga sesi orkestra gibi rahatlatıyordu onu sonra siyah bir araba fark etti. Limana inen toprak yolu yararak, yol alıyordu. Yaşlı kurt telaşlandı, aracın kapısını açıp tekrar dürbününü eline aldı ve izlemeye başladı. Araba bir taneyken arkasından bir tane daha geldi. İki araç, hızla sahile iniyorlardı. Araçlar inmeye başlayınca, balıkçılar hızla kaçmaya başladı.
- İşte onlar...
Yaşlı kurt için hareket vaktiydi avı varmıştı. Siyah arabadaki herifler arabalardan inerek, limanda bulunan ustalıkla gizlenmiş bir mekana girdiler. Gözünden bu mekanı kaçırdığı için, yaşlılığına lanet okudu. Dürbünü aracın içine fırlatarak, anahtarını kontaktan çıkarıp cebine soktu. Aracını kilitledikten sonra, bulunduğu tepeden limana doğru ağır ağır inmeye başladı. Her on adımda bir çıplak gözle herifleri izlemeye çalışıyordu. Adamlar hala dışarıda duruyorlardı. Baba yürümeye devam etti. Limana yaklaşınca, bir araba sesi daha işitti. Önündeki büyük kayanın arkasında gizlendi. Gizlenmeseydi, heriflerin onu görmesi imkansız değildi.
Üçüncü arabada durunca, içindeki herifler indi ve diğer adamların arasına karıştı. Ekip tamamlanmıştı. Yaşlı kurt, kafasını kayanın üzerinden hafifçe kaldırarak olan biteni izliyordu. Adamlar teker teker, onun gözünden kaçırdığı binaya giriyorlardı. Sessizce, siperinden çıkıp toprak yola koştu. Daha sonra, karada duran sandalların arasından geçti. Adamlar hala binaya girmeye çalışıyorlardı. Balıkçı teknelerinin arasından, sessizce geçti. Baba'nın kalbi gümbür gümbür atıyordu. Dar alanda, sayısı fazla düşmana karşı savaşmayalı epey vakit geçmişti.
Kendi öz güven sorununu hallettikten sonra, adamların ortalıktan yok olduğunu gördü. Herkes binanın içindeydi. Rahatlamıştı, etrafta bir tek o kalmıştı. Gizlenmeyi bırakıp, normal yürümeye başladı. Binaya yaklaştıkça, kafasında yaptığı plan kayboluyordu. Buda yaşlılığın belirtisiydi, planlar yapılamıyordu. Gözlerini binaya dikmiş sessizce yürürken soldan zincirle duvara bağlanmış iri bir köpek tüm vahşiliği ile havladı.
- Bu ne lan!
İrkilmişti, köpeği geçip refleks olarak kendisine gizlenecek bir duvar buldu. Biraz sakinleşince, köpeğin havlamasının kimsenin duymadığını fark etti. Yoluna devam etti. Binaya elini kolunu sallayarak giremezdi. Bir yolunu bulmalıydı. Acaba bu herifler hayvan sever miydi? Kapıda masum bir köpek görseler içeriye alırlar mıydı? Denemekten zarar gelmezdi. Ona havlayan köpeğin, olduğu bölgeye geri yürüdü. Hayvan Şeytanı görür görmez kıyameti kopardı. Yaşlı kurt, ilk başta hayvanın bağlı olduğu zinciri duvardan söktü. Özgür kalan vahşi, yaşlı adamın üzerine atladı. Baba kendisinden beklenmeyecek atletik hareketle hayvanın atağını karşılamayı bildi. Köpek, yere savrulunca cılız bir ses çıkardı. Saldırgan, yere diz çöktü köpeğe doğru odaklandı, artık canlı hareketsiz duruyordu. Biraz daha odaklandı, hayvanın ruhunu hissedebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koynumdaki Şeytan
AdventureBasit görünen gizemli bir taksici bir gece ansızın binen değişik müşteri, avlar ve avcılar. Türkiye'den Japonya'ya uzanan bir serüven...