GİRİŞ

10.4K 397 49
                                    

GERÇEK ASKERİ BİLGİLER VE OLAYLARDAN BAĞIMSIZDIR. GERÇEKLİĞİ TAMAMEN YANSITMAZ.

Ötüken: Başkent, Ana yurt.
Bu hikayede bu manada kullanılmıştır.

Başladığınız ilk tarihi atabilirsiniz 🔥💞

🌙

KUZEY IRAK-GARA

Elimi aşağı doğru durun şeklinde indirdim ve hareketi kestik. Yavaşça arkamı dönüp 2 kişinin sağ tarafı alması için işaret verdim. Elim yakamdaki mikrofona uzandı.

"Görüş var mı Atmaca?" Sesimi kısık tutuyordum.

"Evet komutanım." Sesi kendinden emindi. Olması gerektiği gibi.

"İşaret verdiğimde indir."

"Emredersiniz komutanım."

Elim tekrar havalandı. Fırtına ve Camgöz'ün benimle gelmesini, Serçe'nin burada kalmasını söyledim. Yavaşça hareketlendik. Tahminimce 15 kişi olmaları gerekiyordu ve biz 7 kişiydik. Fakat biz Tanrı'nın ordusuyduk, onlar ise karaktersiz leş parçalarından ibaretlerdi. Söz konusu vatansa arada kalınmazdı. Seçim net ve açıktı. Bu hainlerin tercihleri belliydi o yüzden ölüm onların kaçınılmaz sonlarıydı.

Evin pencerelerini kuşattık, içeri gireceğimi arkamdan gelmelerini işaret ettim. Aslında gelmelerine gerek yoktu çünkü bu zihniyetsiz heriflerin uyuduğundan emindim. İçeri yavaşça girdim, postallarımın çıkardığı sesi duydum ama sakindim. Buna uyanmazlardı. Soldaki odanın bende olduğunu işaret ettim ve geriye kalan iki odayı onlara bıraktım. Onlar için çerezdi. Zaten evde uyuyan 8 kişi vardı.

Adımlarımı hızlandırdım, elim silahın tetiğinde ilerliyordum. Kullanacağımdan değil sadece tedbirdi. Bu herifi o kadar kolay öldürmeyecektim. Kapıyı yavaşça açtım ve emin olduğum gibi uyuyordu. Silahı yerine koydum ve elime bıçağı aldım. İşi eğlenceli hale getirebilirdim ama çocukların ne yaptığı hakkında bilgisizdim. Kısa kesmek hoşuma gitmesede devam ettim. Aslında yüzünde bir acı ifadesi görsek fena olmazdı.

Sol elimi boğazına sararken baş parmağımı nefes boşluğuna bastırdım. Böylelikle ne bağırabilirdi ne ben zevkimden mahrum kalırdım. Anında uyandı, parmağım boynuna baskı yapmaya devam ediyordu. Ellerini boynundaki elime sardı. Yüzü acı çekiyordu. İşte bu ifade mükemmeldi. Bıçağı beklemeden kalbine sapladım. Yüzüme sıçrayan kanla birlikte ifadesiz suratım buruştu. İşin sevmediğim kısmıysa buydu.

O iğrenç kan benim yüzümü hak etmiyordu.

Adamın öldüğünü anlayınca elimi ve bıçağımı çektim. O sırada Atmaca'nın sesini duydum.

"Komutanım bölgeye gelen itler var."

Elim yakama gitti.

"Görüş varsa indir."

Daha fazla beklemenin manası yoktu. Sıkılmıştım.

"Emredersiniz komutanım."

Ve o an silah seslerini duydum. Kapıdan dışarı çıktığımda Camgöz'ün 3 kişiyi rehin aldığını gördüm ve diğerlerini de Fırtına'nın imha ettiğini biliyordum.

"Dışarısı ne durumda Atmaca?"

Birkaç hışırtı sesinden sonra Atmaca'nın sesi kulağıma doldu.

"4 mermi, 4 leş komutanım."

Kaşlarımı çattım.

"Diğer üçü?"

"Görüş dışı komutanım."

Üçümüzün de eli silaha giderken gelen sesle durduk.

"Diğer üçü de alan dışı komutanım." diyen Serçe'nin sesini duyduk. Dudağım sağa doğru hafif kıvrıldı. Onun, bu time taş çıkartan cesaretiyle gurur duyuyordum.

"Nasıl alan dışı?" Atmaca'nın sesi gergindi.

"Yani adamlar nanay diyor komutanım." Deliyürek açıklama yapınca Atmaca sesini kesti.

Camgöz ve Fırtına adamları enselerinden tutup ilerletmeye çalıştılar, adamlar zorluk çıkarınca Camgöz dayanamadı.

"Bak vallahi billahi kur'anıma sizi hadım ederim burada!" Kayan Urfa şivesine Fırtına sesli bir kahkaha attı. Herif sessizce Camgöz'ün dediğini yapmaya başladı. Kapının açılmasıyla gözlerimiz orayı hedef aldı. Gelen kişi Deliyürek'ti. Çömez'i yanında göremeyince ona doğru ilerledim.

"Çömez nerede?"

"Serçe komutanımın yanında."

Başımı onaylar şekilde salladım. Kapıdan dışarı adımlarken Serçe'yi bıraktığım yere hızlı ilerledim. Yanlarına geldiğimde gördüğüm manzaraya şaşırmamıştım ama görünen o ki Atmaca bu olaya mimiksiz kalamamıştı. Kaşları çatılıyken yerde yatanlardan gözlerini çekip Serçe'ye dikti.

"Ne zamandır üç kişiyi birden haklayabiliyorsun Serçe?"

Serçe Camgöz'de olan gözlerini çevirdi ve Atmaca'ya baktı.

"Uzun zamandır komutanım."

Atmaca daha da bozulmuştu.

"Ne demek uzun zamandır, bizim neden haberimiz yok?"

Serçe'de kaşlarını çattı. Sanırım ortam gerilecekti.

"Sizi bilmem ama Baron komutanımın bundan haberi var."

Serçe topu bana atmaya karar vermişti anlaşılan. Hiç çekemezdim şuan bunları, migrenim tutmuştu ve her an birine patlayabilirdim. Atmaca'nın ateş fırlatan gözlerinin yeni hedefi bendim ama rütbemi kullanmaktan geri durmayacaktım.

"Yürüyün Allah aşkına sizle uğraşamayacağım. Karargâhta halledersiniz, beni bulaştırmayın kavganıza."

Atmaca emrimi almış gibi adamlardan birini ensesinden kaptığı gibi gelen helikoptere ilerledi. Timin hepsi önüme geçtince arkalarından onları seyrettim. Biz buyduk. Sanki ölüme gitmiyormuş gibi tavırlar takınır, eğlenirdik.

Biz HANÇER TİMİ.

Şehadet şerbeti içmek için bu yola baş koyduk.

Ve ben.

Yavuz Tuğrul Mirza.

Bu Vatan yolunda önüme çıkan herkesi harcayabilirdim.

🌙

Yavuz : Sert, ciddi, disiplinli.
Tuğrul : Selçuklu devletinin kurucusu, çakır doğan( Kuş türü)
Mirza : Hükümdar, komutan

Merhabaaaa yeni bir kurgu, yeni bir hayat, yeni bir dünya. Bunun bir kurgu olduğunu unutmamanızı rica ederim.

esrarozaa takip ederseniz beni musmutlu edersiniz.🤭

İnsta: esraozaa
Tiktok: esrarozaa
İletişim için takip etmeyi unutmayın 😚

Yorum ve görüşlerinizi bekliyorum. Oylarınızı eksik etmeyin❤️

ÖTÜKEN (Düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin