⚖️

3.8K 255 50
                                    

Bu bölümlerde genellikle ya Ahu'nun ya Yavuz Tuğrul'un geçmiş hikayeleri olacaktır. Günümüzle bağdaştırmanız için okumanızı tavsiye ederim. Ahu'nun bu mevkiye gelirken neler yaşadığı, yanında kimlerin olduğu, ailesi vs. Yavuz Tuğrul'un askerlik anıları, ne yollardan geçtiği vs. Bunlar bu kısımlarda ara ara size verilecektir. :)

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ❤️

Bölüm şarkısı : Toygar ışıklı - Korkuyorum, Yokluğunda - Leyla the band

⚖️

27.11.2015
MERSİN

"Söylesene anne, benim suçum neydi?"

Bir fotoğraf karesinde ailem dediğim insanlar vardı ve o karede ben yoktum. Yaş 18. Ve geride kalan insanlar vardı. Annem. Babam. Kardeşlerim. Hepsini bırakmıştım, gitmiştim. Hani derler ya bir anne, bir baba çocuklarını ayırmaz diye. Ayırır. Hatta bazen öyle bir noktaya gelir ki bu ayırma, her zaman yaptığımız gibi bağırıp çağırmayız. Bazen susarız. Çünkü fark ederiz, kafamızda kurmadığımızı ve aslında zaten öyle olduğunu anlayınca susarız. Ve ben o ayrımı fark edince susup yatağıma geçtim. Saat 02.30 civarlarında o evi terk ettim. Ellerimde onların gülümseyerek verdiği tek bir kağıt parçasıyla. Üzerimde gecelikten başka hiçbir şey yoktu. Gerçekten yoktu çünkü ayakkabı bile giymemiştim. İstememiştim. Yedirememiştim belki de bilmiyorum. Yaş 18. Evden kaçtım. Yaş 18. Ve artık tektim. Hayır hayır sil. Her zaman olduğu gibi tektim. Zaten kimsem yoktu ama benim bunu idrak etmem biraz zaman aldı. Gözlerim ellerimdeki fotoğrafa kaydı.

"Söyle baba ben sevilmeyecek bir çocuk muydum?"

Evet belki çok baş kaldırıyordum. Hayır kaldırmıyordum. Bu son aylara kadar çıtım bile çıkmıyordu baba. Korkundan sen eve geldiğinde, uyumuş taklidi yapıyordum ben. Ben yaramaz bir çocukta değildim. Şımarık değildim mesala anne. Sen hep böyle bağırdın bana. Ben şımaracak vakit bulamadım ki. Hep dövdün, sen rahat bıraktın babam bırakmadı. Yoluna yoluna saçlarım seyrekleşmişti artık. Ben açıkta giyinmezdim ki. Beni neden sevmediğinizi anlamadım hiç. Beni neden evlendirip kurtulmak istediniz anlamadım. Bugün doğum günümdü benim anne. Dedim ki belki Umay'a yaptığı gibi banada gizliden yapıyordur. Yapmamışsın. Sen Umay'ı her babamdan koruduğunda beni yalnız bıraktın.

Arkamda birkaç adım sesi duydum ama umursamadım. Çünkü saçları yolunmuş bir kız çocuğu kimin ilgisini çekerdi ki? Ya da bir karış kalmış yüzü. Kemik torbası olan vücudu. Kimse istemezdi. Kimsenin ilgisini çekmezdim. Gözlerim denizden ayrılmadı. Nefes alış veriş seslerimin yanına başka nefes sesleri eklendi. Ve yanıma biri oturdu. Tek değildi. Arkasında birkaç kişi daha vardı. Yutkundum. Bana bir şey yapmazlardı öyle değil mi? Yaparlardı, kendini kandırma. Bu Dünyada iyi insanlar yoktur Ahu. Karnıma bir ağrı girdi. Sessizce ağladığım için mi yoksa korktuğum için mi bilmiyordum ve de anlamıyordum. Ama acıyordu. Belki de açlıktandır Ahu?

"Bu saatte yalın ayak burada ne işin var çocuk?"

Sesi tuhaf bir şekilde kötü niyet içemiyordu. Beni kandırmak için mi böyle konuşuyordu? Yüzümü eğdim. Ayakkabılarına baktım. Parlak ve marka ayakkabıları vardı. Sanırım zengindi. Yavaş yavaş yukarı çıkarken siyah kabanını gördüm. Kabanı görünce üşüdüğümü hissettim. Ama bu gece zaten üşümek istiyordum. Acaba ölmek için burdayım desem güler miydi bana? Yutkundum. Gözlerine baktım. Biraz ötedeki sokak lambası görmeme yardımcı oldu. Yaşlı değildi ama gençte değildi. Yaklaşık 30-35 yaşlarında olmalıydı. Kaşlarım titredi.

"Çakmağınız var mı acaba?"

Sesim titrek çıkmıştı. Ağladığım içindi galiba. Kaşlarını çattığını gördüm. Üstüme bir bakış attı ve tekrar gözlerime baktı.

ÖTÜKEN (Düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin