Uyandığımda boynum, hareket ettiremeyecek kadar tutulmuştu. Evde hiç ses olmaması abimin çıkıp gittiğini gösteriyordu. Boynumu ovalayarak kalktım masadan.
"Hayvan!" diye söylenmeden edemedim.
Yarım yamalak hatırlıyordum. Ben buraya geldiğimde o da masada birşeyler atıştırıyordu.
İnsan bı kaldırır,odama götürürdü.
Fazlasıyla açtım fakat birşeyler yemeye de üşeniyordum.
Masadan kalkıp odama ilerlemeye başladım.
Başım ağrıyordu.
Kendimi yatağa attığımda uyumamak için telefonumla uğraşayım dedim.
Ne yazık ki telefonum odamda değildi. Kalkıp diğer odalara bakmaya üşendiğimden kapanmakta ısrarcı olan gözlerimi kapattım.
💠
Durmaksızın çalan zil sesi delirme sebebim olabilirdi. Kapıdaki her kimse uyku mahmuru halimden sanırım nasibini alacaktı.
Söylene söylene üzerime bir hırka geçirdikten sonra ayağa kalktım.
Saate baktığımda saatin çoktan 7 buçuk olduğunu görmüştüm.
Ben ne ara bu kadar uyumuştum bilmiyordum.
Yavaş adımlarla koridora ilerledim ve kapıya yaklaştım.
Kameraya bakma gereği duymadan açtım kapıyı.
Emir abim karşımda öfkeli gözlerle dikiliyordu.
Birşey dememe fırsat vermeden hızlıca içeri girdi.
"Kızım şu telefonlarını niye açmıyorsun?!"
Gözlerimi devirdim. "ben de seni gördüğüme sevindim abicim."
Hâlâ öfkeli kahveleri beni izliyordu.
Pes ederek odama ilerlemeye başladım. Onunda arkamdan geldiğini biliyordum.
"Masada uyandıktan sonra odama geçtim, uyuyakalmışım. Telefonum da oturma odasında kalmış olmalı."
Cümlemi bitirdikten sonra yatağıma oturdum.
O ise hâlâ karşımda kollarını çapraz bir şekilde bağlamış bana öfkeli gözlerle bakıyordu.
Gözlerim bileğindeki bilekliğe kaydı.
Sırıttım. "hiç çıkarma bilekliğin olsun o,olur mu?"
Abimin yüz ifadesi bir anda yumuşamıştı.
"Kızım,sen istesen de istemesen de öyle zaten. Hediye etmeden önce düşünecektin."
Gülümseyerek son kez ona baktıktan sonra sırtımı yatakla buluşturdum.
Gözlerim kapalıydı. Hâlâ uykum vardı ilginç bir şekilde.
Sol tarafımda hareketlilik hissedince gözlerimi açıp baktım.
Yatağın kenarına oturmuş bana bakıyordu.
"Yemek yedin mi? Yüzün çok solgun görünüyor."
Olumsuz anlamda başımı salladım.
"İştahım yok. Ayrıca uykum var."
Çatık kaşlarıyla bana baktı.
Birşey demeyince ben bu sessizliği bozdum.
"Ne ya, ben sonra yerim."Altımdaki pikeyi üzerime çekince elinin tersini alnıma dayadı.
"Damla senin ateşin var."
Kısık gözlerle ona baktım.
"Ben gayet iyiyim. Yatakta kalmaktandır o."
Onaylamaz yüz ifadesiyle karşımdaydı.
"Olmaz öyle şey. Kalk birşeyler ye."
"Abi istemiyorum." dedikten sonra sırtımı ona dönüp yatmaya devam ettim.
Yüzümün üzerindeki saçlarımı çekip bu kez daha ılıman bir ses tonuyla konuştu
"Kalk birşeyler ye. Sonra istediğin kadar yatabilirsin."
Vazgeçmeyeceğini anladığımda bıkkınlıkla kalktım yatağımdan. Zafer kazanmış yüz ifadesiyle benimle mutfağa geldi.
Yengemin yolladığı yemeklerden koydu önüme.
Yemeyeceğimi fark ettiğinde önümdeki çatalı aldı ve tabağımdaki dolmaya sapladı.
Bana uzattığında başımı istemediğimi belirtircesine salladım.
Yüz ifadesi yemem için ısrarcı olacağını belli ediyordu. Oflayarak çatalın ucundaki dolmayı aldım ağzıma.
Zar zor tabaktaki yemeği bitirdim.
Masadan kalkıp odama gidecekken abim de masadan kalkıp önüme geçti.
"Yüzün çok solgun ve ateşin var. Gel bir hastaneye gidelim."
Yüzümü ekşittim. Küçüklükten beri doktorlardan nefret eder, hastaneye gitmek yerine ölmeyi tercih ederdim.
Yüzünde anlamsız bir sırıtış belirdi.
"Sen bilirsin,bana kaldın Damla. Hasta bakıcın olacağız mecbur."
Yanağımdan bir makas aldıktan sonra benim odama ilerlemeye başladı. Bende şaşkınlıkla arkasından bakakalmıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/354939221-288-k317509.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Senin Abin Değilim _texting_
Teen FictionKüçüklükten beri beraber büyüyen 2 kuzenin hikayesi... Damla'nın yıllarca abisi olarak gördüğü kuzeniyle fazla yakınlaşması zamanla farklı duygular beslemesine sebep olur. Damla sırf hislerini kontrol etmek için uzak durma kararı alsa da bu kez de...