23. Bölüm

702 16 15
                                    

"Benim için öylesine birşey değildi Damla." Gözleri dudaklarımı buldu.  "Ben bu dudaklara muhtacım."

Birşey dememi beklemeden dudakları dudaklarımı buldu.

Sıcacık dudakları dudaklarımın üzerindeyken mantıklı düşünmek imkansızdı.

Ellerimi zar zor göğsüne koyup ittim.

Yağmur ikimizi de ıslatmaya devam ediyordu.

İkimiz de nefes nefeseydik.

"Bu bir daha yaşanmayacak."

Gözlerinde kırgınlığı görünce yutkundum. Bu zamana kadar hiç böyle görmemiştim onu.

Başımı çevirip zar zor konuştum.

"Beni eve bırakır mısın?"

Bu saatte ve bu yağmurda eve gitmem imkansıza yakındı. Onun götürmesi gerekliydi.

Cevap vermediğinde tekrar ona baktım.

Yüz ifadesi aynıydı. "nasıl istersen Damla."

İlerideki lüks BMW sine ilerledi. Ben de mecburen arkasından gittim.

Yağmur artık sırılsıklam etmişti ikimizi de.

Yolcu koltuğuna ilerlerken onun bagajı açtığını gördüm.

Anlamayarak biraz bagajın olduğu yöne ilerledim.

Bagajdan çıkardığı siyah şeyi anlamadım ama o bana bakmadan sürücü koltuğuna geçmeye başlayınca ben de yolcu koltuğuna ilerlemek zorunda kaldım.

Kapıyı açtığımda onun çoktan koltuğuna oturduğunu gördüm.

"Koltuklara bir şey sermeyecek miyiz? Sırılsıklam olucaklar."

Klimayla uğraşırken yüzüme bakmadan konuştu.

"Damla eğer içeri girmezsen sen değil dışardaki yağmur koltukları ıslatacak. Gir işte."

Sorgulamadan bindim.

Arabanın içerisi sıcaktı ve bu iyi gelmişti.

Klimanın ayarını neredeyse sona ayarlamıştı. Üşüyeceğimi sanmıyordum.

Kapıyı kapattığımda uzanıp arka koltuktan siyah şalı aldı.

Şaşkınlıkla şala bakıyordum. Beni şaşırtan şal olması değil o şalın benim 2 yıl kadar önce bahçede otururken üşümesin diye verdiğim ve bana ait olan şalın olmasıydı.

Ben şoktan çıkamadığım için olsa gerek kendisi şalın katlarını açmaya başladı.

Şalı uzanıp omuzlarıma geçirdiğinde bakışlarımı kaçırmış, ön cama odaklanmıştım.

Çekildiğinde dönüp ona baktım.

"Sen de ıslaksın. Böyle durursan üşürsün."

Bana döndüğünde muzip bir gülümseme oluştu dudaklarında.

"Haklısın."

Üzerine yapışan ve siyah tişörtü eteklerinden tutup bir çırpıda çıkardı.

Çıkarmasıyla pürüzsüz teni ve kasları tam karşımdaydı ve bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum.

"Az önce beni reddeden birinin şuan üzerime atlayacak şekilde durması hayret verici." sırıtarak söylediği şeyler yanaklarımın alev almasına sebep oldu ve hızla başımı pencereme çevirdim.

Yol boyu hiç konuşmamıştık.

Siteye girdiğinde şalıma iyice sarılıp dışardaki soğuğa hazırladım kendimi.

Ben arabadan inerken o da inmiş ve kapıları kilitlemişti.

Eskisi gibi geç saatlerde eve tek çıkmama izin vermeyip kendisinin çıkarması yüzümde ufak bir tebessüme sebep olmuştu.

Beraber asansöre bindiğimizde duvara yaslanıp gözlerimi kapattım. Gecenin bu saatinde sırılsıklamken ve o yarı çıplakken hormonlarımı tutamayacak olmak korkutuyordu beni.

Bizim kata geldiğimizde kolumdaki çantayı açıp içerisinden anahtarımı bulmaya çalıştım.

Annemgil eve gelmiş olsalar bile bu şekilde bizi kapıda görmeleri en son isteyeceğim şey bile değildi.

Arkamdaki yarı çıplak bedenin beni izlediğini bildiğimden odaklanmak neredeyse imkansizdi.

Üzerimdeki şalı hızlıca çekip ona döndüm.

"Al şunu üşüme." Sırıtarak bana baktı.

"Damla o şal senin sayende sırılsıklam. O daha çok üşütür ama sen bilirsin."

Bu halimden eğlendiği bariz belliydi. Ve bu beni sinir krizlerine sokmak üzereydi.

Şalı elimden alıp tek omuzuna atınca derin bir nefes aldım ve anahtarı bulmaya çalıştım.

Neredeydi bu anahtar!

Arkamdaki gıcık yine konuştu.

"Damla, ben bu ilişkiden çok sıkıldım. İkimiz de biliyoruz eskisi gibi olamayacağımızı."

Ona bakmam için olsa gerek kolumu tutup kendine çevirdi.

İki eli de yanaklarımı kavradı ve hafifçe üzerime eğildi.

"Bu çıkmazdan çıkabiliriz Damla. Git dersen giderim. Bundan sonra neredeyse yüzümü bile görmezsin. Ama eğer kal dersen, her şeyi düzeltebiliriz."

Zorlukla yutkundum. Şuan gözlerimin dolmasına izin vermemeliydim.

"Git." Tek kelimem bizim ilişkimizi etkileyecekti. Ben de mantığımı seçmiştim.

Gözlerime son kez bakıp çekti ellerini yanağımdan.

Bizim katta olan asansöre bindi ve kapı kapanana kadar dönüp bir kez bile bakmadı.

Bunu ben istemiştim. Üzülmemin hiçbir anlamı yoktu.

Yapabildiğim tek şey asansörün inişini izlemek olmuştu.

Ben Senin Abin Değilim  _texting_Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin