Aynı gün, Reha'nın deli gibi sırıtarak etrafımda dolaştığı gün yani. Ya da daha açık tabirle, Mert'in aslında erkek kardeşim olduğunu öğrendiği gün. Tüm gün görebileceğim kadar yakın ama konuşamayacağım kadar uzaktı bana.
Tribimde ısrarcı olmamdan mütevellit yanına da yaklaşmamaya özen gösteriyordum. Lakin bu kağıt üstündeki deli, beni izlemekten asla ama asla kaçınmıyordu. Hatta o kadar aleni yapıyordu ki, dikkat çekiyorduk.
Çok dikkat çekiyorduk ve bunu üstlerimin fark etmesinden deli gibi korkuyordum. Çünkü her ne olursa olsun benim bakmam gereken bir kardeşim vardı, üniversite okurken çalışmasını istemiyordum. Benim yaşadığım o nasıl geçtiğini bile anlamadığım üniversite hayatıma benzemesin istiyordum.
İhtiyaç olsa çalışır mıydı? Evet, çünkü benim kadar Mertte bana kıyamazdı. Benim yoğun ısrarlarım olmada çoktan iş bulmuştu kendine.
İşte bu yüzden bu işe ihtiyacım vardı, her şeyden önce mesleğime ihtiyacım vardı.Bir hastayla -ki bu hasta aslında hasta olmasa bile- etik dışı bir yakınlığımın bulunması ve bunun fark edilmesi benim komple men edilmem demekti.
Kara bir sicil, kimsenin işe almayacağı o işsiz zavallı...
Bu konuma düşmek istemiyordum. Ve, Reha da tam olarak bunu anlamıyordu. Yani, sanırım..."Karadenizde gemilerin mi battı kız?"
Konuşan Deryaydı, iş arkadaşım. Şahsi fikrimce yakın değildik, ama onun aynı fikirde olduğunu sanmıyorum.
"Yok, öyle dalmışım."
"Öyle olsun bakalım, öğreniriz nasıl olsa..."
Söylemeyi unuttuğum bir ayrıntı, Derya demek hastanenin kulağı demekti. O meşhur atasözünü burada yerin kulağı var değil de Derya'nın kulağı var şeklinde işliyordu.Bu cümlesi de bir nevi 'ben zaten öğrenirim' temalı bir geçiştirmeydi.
Üzgünüm, ama düşündüklerimi kimsenin öğrenmesine göz yummayacağım..."Dalmışım, gerçekten. Yoruldum bugün, neyse ki bir saatten az var mesai bitimine"
Böyle böyle, gündelik konulara geçiş yaptığımızda rahat bir nefes verdim. Bu kadın, gerçekten bazen benim sınırlarımı zorluyordu...
•••
Mesai saati bitmiş, hazırlanmış ve çıkıyordum ki Sultan önüme atladı. Henüz çocuk, travma sonrası tedavi görüyor.
"Efendim canım?"
"Gidiyor musun Meryem abla?"
"Evet, yarın gelirken sana bir şey getirmemi ister misin?"
"Hayır, teşekkürler. Bu kağıdı alır mısın, şu şarkıcı abi gönderdi."
"Reha mı?"
"Hı-hı, o."
Saçını okşadıktan sonra kağıdı aldım. Sultan'ı göndermeden önce, "bu aramızda sır tamam mı? Kimseye bu kağıttan bahsetme"
"Anlaştık!"
Koşarak odasına gidişini izledim. Ardından kağıdı cebime sıkıştırıp hızlı adımlarla hastaneden ayrıldım.
![](https://img.wattpad.com/cover/333743339-288-k565169.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hemşirenin Şarkısı
Short StorySıradan bir hayatım var denilemez, akıl hastanesinde ne kadar olursa o kadar sıradan. Ama yine de sıradandı, deliler bile monotonlaşırdı, o hariç.