Arabadan inip koşarak apartman kapısına vardım. Zile basarken Dursun peşimden geliyordu. "Lan zile niye basıyorsun?! Yağız uyuyorsa ne yapacaksın? Al işte ya, oğlumu niye uyandırıyorsun?"
Gözlerimi yan yan Dursuna diktim. "Çocuk 3 aylık, günün 20 saati uyuyor zaten. Bırak uyansın, biricik halası geldi az sevsin gülü onu."
Hızla merdivenleri çıkarken sakince peşimden geliyor ama bana saydırmayı da unutmuyordu. Açık kapıyı gördüğümüzde Birgün'ün kucağındaki oğlana atladım resmen.
"Ay yakışıklım! Yakışıklım da yakışıklım!"
"Sana da merhaba Meryem," diyerek bana tatlı bir kızgınlıkla bakan Birgün'e öpücük attım. Birgün benim üniversiteden arkadaşımdı. Zaten Dursunla aralarını ben yapmıştım. Ama bu ilişkide erkek tarafı olmaya karar verdiğim için Yağız'ın halası oluyordum.
"Hoşgeldin canım." Ufak bir öpüşmenin geldiğini anladığımda koşarak salona geçtim. Uzun zamandır sevgiliydiler ama asla benim yanımda yapmamaları gerektiğini öğretememiştim.
Onlar ise yakın arkadaşları olduğum için, "sanki ne olacak? Öpüp çekiliyoruz bir şey yok," diyerek beni geçiştiriyorlardı."Çay mı istersiniz kahve mi?"
"Ben soğuk bir su isterim Birgün, birazdan başımdan aşağı dökülecek çünkü."
Dursun bana göz devirirken Birgün gülümseyerek mutfağa girdi. "Kahve yapıyorum o zaman?"Ona cevap vermeyip Dursun'a döndüm. Bir yandan kucağımdaki Yağızı oyalıyor bir yandan da odağımı ona vermeye çalışıyordum.
"Uzatmadan başlayacağım. Aslında hasta değil, evet tedavi olması gerekiyor ama yani yatırılacak düzeyde değil. Geçtiğimiz yılda zaten tedavisi bitmiş. Ama sanırım ailesi bunu kabul etmiyor.."Kaşlarımı çattım. "Nasıl yani? Ailesi mi zorluyor yatması için?"
"Öyle bir şey, emin değilim bende. Deniz Bey telefonda oğlunuz diye bahsetti birkaç kez, annesi ya da babası olmalı. Niye bilmiyorum ama çıkmasını istemiyorlar."
Yutkundum. "Sen ne kadarını duydun mu konuşmanın?"
Gözlerini devirip arkasına yaslandı. "Hemen hemen hepsi, baktım bir şeyler dönüyor dinledim bende."
Ayağımla dizine vurdum. "Sen var ya sen, yılanın başısın!"
"Teşekkürler, neyse aslında tedavi yapmayacaklar daha fazla onu. Son bir aydır zaten odaya alıp boş boş oturuyorlarmış. Bitmiş adamın tedavisi, finito, adam sağlam artık zaten!"
"Yani hiç yatmasına gerek yoktu? E neden deli gibi davranıyor bu o zaman? Ne bileyim kafetaryayı hatırlasana! İçeri girdi melankolik bir şarkıyla dans etti, korkuyorum diyip gece onu uyutmamı istedi, niye?"
"Bilmiyorum, ama merak da ediyorum hani."
Önümüze konan kahvelere baktım. Kendiminkini alıp bir yudum alırken Birgün'e bakıp bir öpücük daha attım. "Nasıl içtiğimi unutmamışsın."
"Eh, senin kadar hayırsız değilim ondandır. Neyse, neden bahsediyorsunuz?"
"Hasta mah-" cümlemi tamamlayamadan Dursun anlatmaya başladı. "Bir hasta var, aslında hasta değil ama ailesi zorla tedavi edilmesini söylüyor."
"E, o zaman ailesini tedavi edin sizde? Bunu ben mi diyeceğim?"
"Sen niye anlatıyorsun? Mahremiyet!"
Dursun gözlerini devirip Birgün'ün arkasından bana orta parmak çekti. "Benimle eşim arasında hiçbir fark yok. Ha ben, ha Birgün. Bana söylenen her şey ona da söylenmiş sayılmalıdır."
"Hanımcı, kanun ulan kanun!"
Birgün Dursun'un dediklerinden etkilenip ona sırnaşırken Dursun bana tek kaşını kaldırarak baktı. "Benim kitabımda en büyük kanun karımdır."
Kusma sesleri çıkarmaya başladığımda Birgün ayağındaki terliği bacağıma vurdu. Tabii, atamıyordu. Kucağımda kalkanım vardı, yeğenim..
"Dursun, sence de abartmadın mı kardeşim?"
"Olabilir, ama bu bana mani değil?"
"Ay, yeter içim şişti senden. Birgün, gel sofrayı kuralım biz seninle canım arkadaşım. Kocan da oğluna baksın biraz. Bu arada, altına yapmış değiştirirsin."
Yağızı Dursuna kitleyip Birgün ile mutfağa geçtim."Sen neden bu kadar kızdın Dursuna? Benim yanımda hastanede olan her şeyi konuşuyordunuz normalde?"
Omuz silktim, "artık daha prensipli bir hayat yaşamaya karar verdim?" Cevabım onu tstmin etmemiş olacak ki surat asarak bana döndü.
"İki gün önce beni arayıp, nerede benim yağız, selvi boylu, hanımcı yarim, diye sızlanmadan önce de karar vermiş miydin bari?""Ne alaka şu anda? İkisi ayrı şeyler canım!"
"Evet, o yüzden bir anda hastanedeki bir hastanın ne kadar hanımcı olduğuyla ilgili bin kelimelik bir konuşma yaptın?"
Yutkundum. "Yakalandım?"
"Yakalandın.."
Omuzlarımı düşürdüm. Kahvenin yanına kenardaki lokumlardan koyarken mırıldandım. "Ondan etkileniyorum, hiç etik değil biliyorum. İdare bunu öğrenirse meslekten men edileceğimi de biliyorum ama kalp bu, engel de olamıyorum."
Omzumu sıkıp gülümsedi. "Sana unut onu, yaklaşma demeyeceğim. Sadece, kendine zarar vermeden yap bunu. Önce kendini düşün Meryem, kendi ayakları üzerinde duran bir kadınsın. Kendin için, lütfen Meryem. Riske girme."
Burukça gülümsedim. "Girmem.."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hemşirenin Şarkısı
ContoSıradan bir hayatım var denilemez, akıl hastanesinde ne kadar olursa o kadar sıradan. Ama yine de sıradandı, deliler bile monotonlaşırdı, o hariç.