Selman
Dükkana geldiğimde, dışarıdaki uzun tahta sedirde oturuyordu Selim. Yanında Afşa vardı. Sohbet ediyorlardı. Yanlarına varınca, Selim'in yanına oturdum. Hiçbir şey demiyordum. Canım sıkkındı."Abi iyi misin?" diyen sesle, sağıma doğru baktım. Afşa'nın da gözü benim üstümdeydi. İkisinde kısaca göz gezdirip cevap verdim.
"İyiyim." dedim moralsiz bir sesle. Ama iyi değildim. Hiç iyi değildim.
Geçenlerde Muzaffer, Selim'e ulaşamadığı için bana mesaj atmıştı ve biz o günden sonra sık sık konuşur olmuştuk. Birden bire gelişen bir şeydi ama arkadaşça konuşuyorduk. Ben ise nedenini bilmediğim bir şekilde saçmalayarak, üzmüştüm çocuğu.
Bir süre suskunluktan sonra Selim mırıldanarak konuştu ama yanımda olduğundan, ne dediğini duymuştum.
"Muzo niye gelmedi acaba?" deyince yutkundum. Benim yüzümden gelmemişti.
"Bu akşam gelemeyecekmiş." dedim durgun bir sesle. Selim'e doğru bakmadığımdan, tepkisini, yüzündeki ifadeyi göremiyordum.
"Sen nereden biliyorsun?" diye sorduğunda, ne diyeceğimi bilemedim. Birkaç saniye düşündükten sonra, aklıma ilk gelen şeyi söyledim.
"Ben buraya gelirken karşılaştık. O zaman söyledi." dedim. Selim mırıldanarak onayladı sadece. Afşa pek bir şey demiyordu. Muhtemelen bende bir şeyler olduğunu anlamıştı. Başımı çevirip ona doğru baktığımda, dikkatle bana baktığını gördüm. Düşündüğüm gibiydi. Bir şeyler sezmişti. Eh, kaç yıllık arkadaşımdı sonuçta. Birlikte büyümüştük. 'Hayırdır?' der gibi göz kırptığında, omuz silktim sadece.
Daha Selim bir şey demeye fırsat bulamadan müşteri geldi ve Selim içeri geçti. Afşa, fırsattan istifade hemen yanıma oturdu.
"Ne oluyor Selman? Neyin var?" diye sordu. Beni bu kadar iyi tanıması bazen çok iyi olmuyordu.
"Bir şey yok. Yorgunum sadece." dedim moralsiz çıkan sesimle.
"Çocuk mu var karşında Selman? Anlat hadi. Benden mi saklıyorsun?" dedi. Anlatsam mı diye düşündüm. Afşa beni anlardı. Sonuçta Selim'le bir ilişkiye başlamışlardı.
Elimi başıma götürüp alnımı ovdum sıkıntıyla.
"Kafam karışık. Bir süredir biriyle konuşuyorum. Sanırım ona karşı bir şeyler hissetmeye başladım." dedim ve yüzüne baktım. Pek şaşırmış gibi değildi.
"Biliyordum gönül meselesi olduğunu." dediği sırada Selim geldi.
"Ben dükkanı..." dedi ve bize baktı. "Ne konuşuyordunuz?" diye sordu şüpheyle. Ondan bir şey sakladığımı duysa canıma okurdu.
"Anlatırım sana. Hadi toparlayalım da kapatalım." dedim ve ayaklandım. Afşa'da bizimle ayaklandı ve dışarıdaki standları içeri taşımamıza yardım etti. Daha sonra da kendi dükkanına geçti. O daha geç kapatıyordu. Biz de Selim'le eve doğru yürümeye başladık.
"Ee anlatmayacak mısın abi?" diye sordu Selim. Ne diyebilirdim? Nasıl anlatılırdı ki bu durum?
"Anlatacak pek bir şey yok aslında." dedim ve derin bir nefes aldım. "Yorgunum sadece." dedim. İnandı mı bilmiyordum? Ama ben kardeşimi tanıyorsam, kesinlikle inanmamıştı ve bunu söyletene kadar da vazgeçmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARSIZ (BxB)
RomanceSelim çok arsızdı ve mahallenin ağır abisi Afşa'ya yanıktı. Afşa'da bunu çok iyi biliyordu.