Fiona ile konuşmuşlardı. Veda niteliğinde bi konuşmaydı bu. Ama bunu sadece Davin biliyordu. Fiona Davin'in yüzündeki kanları silerken ona döndü, gözlerinin içine bakarak her ne kadar haykırmak istese de sesi oldukça cılız ve titrek çıkmıştı, "Ne zamana kadar sürecek bu lanet durum?"
Davin cevap vermek istedi ama o yorgun bedeni buna bile izin vermedi. Sadece bilmediğini belli edecek bir mimik yapabildi. Ama sadece bir mimiğiyle bile çok büyük bir yalan söylüyordu çünkü bilmediğini söylediği şey belki de şu ana kadar en iyi bildiği ve emin olduğu şeydi...
Ertesi gün erkenden uyanmıştı-Gerçi uyuduğunu da söylemek pek mümkün değildi-. Düne nazaran daha iyi hissettiği bedenini zorda olsa ayağa kaldırabilmişti. Son derece sessiz olmaya çalışıyordu. Ki Fiona uyanmasın. Uyanmaması gerekiyordu çünkü. Kendisi için, James için, Victoria için, Evan için ve en önemlisi de... aklına bile getirmeye çekindiği isim için...
Sendeleyerek yürüyordu her ne kadar Fiona'nın yaptığı pansuman iyi gelse de yeterli değildi. Ama bunu düşünecek zamanı yoktu. Koşmaya çalışıyordu ama bu neredeyse imkansızdı. Yürürken aynı zamanda etrafına da bakıyordu çünkü gördüğü şeyler aynı zamanda gördüğü son şeyler olacaktı...
Arabanın yanına geldi. Tam arabayı açacaktı ki anahtarı almayı unuttuğunu farketti. Eve dönmeye ne vakti vardı ne cesareti. Fiona çoktan uyanmış ve yokluğunu farketmiş olabilirdi. Bu yüzden yürüyerek gitmeye karar verdi. Çok uzun bi yol olacaktı onun için. Çok ama çok uzun...
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Passage: "Forza"
Fantasy~Kapının ardındakini oraya girmeden de bilebilir mi? ~Sesin ardındakini onu görmeden de tanıyabilir mi? {Ara Verildi}