Hepsi birlikte hole geçmişlerdi. Oturup tanışmak için. Herkes kendini tanıtıyor bir şekilde tanışmaya çalışıyordu. Ama biraz karışık oturmuşlardı ve Davin, Olivia ile biraz uzak düşmüştü. Bu yüzden sohbet etmek zorlaşıyordu.
Davin cesaretini toplayıp ayağa kalktı, "Imm şey acaba Olivia senle başka bir yerde mi konuşsak burda biraz konuşamayız gibi."
Bi anda herkes ona bakmıştı. Fiona Davin'in Olivia'ya olan bakışlarına baktı. Ve hiçkimseye daha önce böyle baktığını görmemişti. Neden daha yarım saat önce gördüğü bi kıza böyle bakıyordu ki?Olivia, "Peki olur nerede konuşalım?" dedi gülümseyerek. O gülümserken kalbini çıkacağını hissetti. Nasıl daha yeni tanıştığı birinin gülüşü kalbini bu şekilde çıkacak gibi atmasına sebep olabilirdi?
Davin, "Peki o zaman yukarıdaki kafetaryaya çıkalım."dedi ve yukarı çıktılar.
Bir masaya geçtiler. Davin, "Bize düşen proje oldukça zor duruyor." dedi. Olivia, "Evet ama bence halledebiliriz. Ama önce birbirimizi tanıyalım bence." Davin yine heyecanlanmıştı.
Söze girdi, "Bence de. Adımı biliyorsun Davin. 25 yaşındayım. Kimya bölümü mezunuyum. Yüksek lisans yaptıktan sonra da burda işe başladım. Biraz acemiyim ama kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Ee sen de tanıt kendini." konuştukça biraz rahatlıyordu.
Olivia, "Sen de aynı şekilde adımı biliyordun Olivia. Ben de eczacılık bölümü mezunuyum. 23 yaşındayım. Laboratuvarda çalışmak hep hayalimdi. Bu yüzden de bu işe girdim. Böyle yani."dedi sandalyesinin arkasına yaslanarak.
Bir süre sessizlik oldu. Ve birbirlerinden gözlerini kaçırdılar. Aşağıda holde ise tanışma faslı bitmiş hatta eğlenmeye bile başlamışlardı. Fiona dışındakiler tabii ki. O kızdan hiç haz etmemişti. Olivia'dan.
Öyle böyle akşam olmuştu ve dağılma zamanı gelmişti. Herkes birbirine kaynaşmıştı. Yarın işe başlayacaklardı.
Dışarı çıkmışlardı. Artık evlere dağılacaklardı. Olivia'nın bir anda telefonu çaldı. İzin istedi ve binanın arka tarafına koşarak gitti. Davin neden o kadar heyecanlanıp koştuğunu anlayamamıştı. Kimin aradığını da merak ediyordu. Ama tabii ki de onu dinleyemezdi. Diğerleri dağılmıştı evlere. Davin Olivia'yı bekliyordu.
Olivia biraz yüzü asık döndü. Daha yeniki halinden eser yoktu. Başı yere eğikti. Kaldırdığında Davin'i gördü. Şaşırmıştı. Herkesin gidip onun bekleyeceğini düşünmüyordu.
Olivia, "Davin neden bekledin? Gerek yoktu." Davin, "Etrafta hiç araba yoktu. Arabayla gelmedin galiba. O yüzden seni burada tek başına bırakamazdım. Nasıl dönücektin? " Olivia ağzını büzmüştü sanki bi hata yapmış gibi. "Iı şey ben Adelina ile gelmiştim. Galiba beraber geldiğimizi unuttu. Ama sorun değil ya ben otobüsle de dönerim." Davin hemen, "Hayır olur mu öyle şey ben seni bırakırım."dedi
Olivia hemen atıldı, "Hayır hayır olmaz!"
Neden böyle ani çıkıştığını anlamıyordu Davin. Belki de daha ona güvenmiyordu. Haklı da sayılırdı daha yeni tanışmışlardı. Bu yüzden üstelemedi.Davin, "Imm peki o zaman durağa kadar sana eşlik etsem yani istiyorsan tabii." Olivia biraz düşündükten sonra, "Tamam peki gel." dedi.
Yürümeye başladılar.Davin yürürken geceleyin bir ayrı koyu olan simsiyah gözlerine baktı Olivia'nın. Baktıkça bakası geliyordu. Kendisini hipnoz olmuş gibi hissediyordu. Kendisine engel olamamıştı ve, "Gözlerin sonu olmayan bir tünel gibi. Baktıkça içine düşüyorsun." dedi hala gözüne bakmaya devam ederek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Passage: "Forza"
Fantasy~Kapının ardındakini oraya girmeden de bilebilir mi? ~Sesin ardındakini onu görmeden de tanıyabilir mi? {Ara Verildi}