Ormandan çıktığında direkt eve gelmişti. Çünkü kendini yorgun hissediyordu. Bir yandan da heyecanlı. Nihayet birine bu içinde olduğu durumu anlatabilecekti.
İçinden bir ses acele edip telefonla Fiona'yı arayıp anlatmasını söylüyordu. Ama telefonda olacak bir mesele değildi. Gece gece de buluşmak isteyemezdi. En iyisi yarın müsait bir zaman anlatmaktı.
Gün doğduğunda aceleyle hazırlandı. İş saatine daha çok olmasına rağmen yola koyuldu. Laboratuvara gittiğinde kimse yoktu. Öyle içeride dolaşırken dna sonucunun çıktığını gördü.
Ama gözlerine inanamıyordu. Tişörtün üstündeki dnaların sonucunda annesi babasının dnaları çıkmıştı. Ama başka bir kişiyle eşleşen yoktu. Anne ve babasının çıkması doğaldı çünkü onlar getirmişti tişörtü.
Ama, bu işi yapan kişiyi bırak kendisinin dnası nasıl çıkmazdı. Kafası karışmıştı Davin'in. Tam bunları düşünürken arkasından bir ses duydu. Arkasını döndüğünde gelen kişi Olivia'dan başkası değildi.
Davin, "Hoşgeldin, Ben de dna sonucuna bakıyodum. " Olivia, uzun bir yutkunuştan sonra Davin'in yanına geldi. "Ne çıkmış peki sonuçlar?"
Davin, "Sonuçlar çok ama çok ilginç, tişörtte sadece babasının ve annesinin dnası var. Bu işi yapan kişiyi bırak tişört sahibinin bile dnasına rastlanmamış. Nasıl mümkün olabilir?"
Olivia, "Amacımız kayıp adamın dnasını bulmak değil ki. Onu zaten tanıyoruz. Yani suçlunun dnasıyla ilgilensek yeter."
Davin, "Diyorum ya sadece iki tane dna çıktı biri babasının diğeri annesinin. Başka yok."
Olivia, "Çok da şaşırılacak bir şey değil aslında. Belki de kendi yırtılmıştır tişört. Hatta belki de suçlu yoktur. Yani belki kendi kaybolmuştur. Nereden biliyoruz birinin yaptığını. Belki de ormandaki bir hayvan yırttı."
Davin, "Hayvanın da bir dnası var sonuçta o zaman o rastlardık. Ama suçlunun olduğuna eminim."
Olivia, "Nereden eminsin? Sen mi yaptın?" dedi gülerek.
Davin şok olmuştu. Nasıl böyle bir ithamda bulunabilirdi. İroni veya gerçek, hiç hoşuna gitmemişti. Ayrıca gayet de ciddi söylüyordu bunları. Davin ilginç bir şeyin daha farkına varmıştı. Olivia'yı ne zaman görse kalbi küt küt atardı, heyecanlanırdı ve konuşamazdı. Ama bu sefer hiç de öyle olmamıştı. Aksine konuşmalarını da eklerse itici bile geliyordu.
Olivia'nin sesiyle irkilmişti. "Şaka yaptım, alınmadın değil mi? Sadece nasıl bu kadar emin olduğuna şaşırdım."
Evet adı gibi emindi çünkü dün onu gözleriyle görmüştü kanlar içindeydi ve Boris onu bu hale getiren kişiyi de görmüştü. Yani onu birisi bu hale getirmişti. Ama tabii ki de bunu ona anlatamıyordu.
"Bilmiyorum ama içimden bir ses kesin biri yaptı diyor."
"İçimizdeki seslerle hareket edeceksek işimiz var." Davin iyice sinirlenmeye başlıyordu. Noluyordu bu kıza da böyle bir anda değişmişti.
Onlar konuşurken içeri bir anda Fiona girdi. Davin Fiona'yı görünce mutlu olmuştu. Çünkü ona anlatacağı çok şey vardı.
Fiona'nın yanına gitmek için hızlıca Olivia'nin yanından geçerken omzuna çarptı. Ama farkında bile değildi. En azından bir özür bekleyen Olivia omzunu silkmekle yetinmişti.
Fiona kolundan tutan Davin, "Hemen terasa çıkmamız lazım sana çok önemli bir şey anlatacağım. Acil!"
Fiona şaşırmıştı. Hemen Davin'e uyup peşinden gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Passage: "Forza"
Fantasy~Kapının ardındakini oraya girmeden de bilebilir mi? ~Sesin ardındakini onu görmeden de tanıyabilir mi? {Ara Verildi}