8.Bölüm

90 11 1
                                    

Saat 21:04. Eve doğru gidiyordum. Giderken de yemek düşünüyordum. Çok açtım ama bu saatten sonra bir şeyde yiyemezdim. Evin kapısının önüne geldiğimde babamın arabasını gördüm. Neden bu kadar erken gelmişlerdi? İşte şimdi sıçmıştım. Ne diyecektim şimdi? Ne diyeceğimi düşünürken evden bağırma sesleri geldi. Babamın sesiydi. O anneme hiç bağırmazdı. Öfkelense bile... Kapıyı çaldım. Kapı açıldığında bir adet öfkeli Ahsen Çelik vardı. Ne diyecektim şimdi? Öfkeli bir şekilde arkasını dönüp oturma odasına gitti.

Babamın sesi yine duyuldu "Ahsen, sen ne dediğinin farkında mısın!" dedi. Annem heralde daha sakin olduğunu düşündüğü ama öyle olmayan bir ses tonuyla "Semih...Sonra konuşalım. Hem sende kendine gelmiş olursun." dedi. Kaykayımı köşeye saklayıp Bende salona geçtim. Geçtiğimde babam sinirini saklamaya çalışarak -pekte başarılı olduğu söylenemez-"Asya, bu saatte neredeydin?" dedi. Aklıma gelen yalanı söyledim "kütüphanedeydim." dedim. Babam inanmadığını belli eden bir tonda"Bu saatte mi?"diye sordu. Sakin olduğunu düşündüğüm bir tonda "Evet" dedim. Babam 'anladım' anlamında kafa salladı. Bende 'iyi akşamlar' deyip. Oturma odasından çıktım.

Kaykayımı da alıp odama geçtim. Bir şeyler vardı. Benim bilmediğim bir şeyler Annem hiç bir zaman kavgada sakin taraf olmazdı -olmaya da çalışmazdı-. Ya babam o da hep sakin taraf olurdu. Kafamdaki düşünceyi şimdilik köşeye atıp. Pijamalarımı giydim. Banyoya girip dişlerimi fırçalayıp yüzümü yıkadım. Kulaklığımı şarja taktıktan sonra yatağa girdim. Ve uykunun kollarına kendimi bıraktım.

- - -
Alarmın sesi ile uyandım. Saat 07:00. Bugün pazarı ve annem babam nedense evdeydi. Üzerime bir hırka geçirip banyoya girdim yüzümü yıkadıktan sonra telefonumu alıp aşağı indim. İndiğimde babam oturmuş bilgisayardan bir şeyler yapıyordu. Bende karşı koltuğa oturdum.Beni gördüğünde samimiyetten uzak bir şekilde "Günaydın Asya" dedi. Bende aynı şekilde "Günaydın" dedim. Babam "dersler nasıl gidiyor?" dedi. "Güzel gidiyor." dedim. 'anladım' anlamında kafa sallayıp bilgisayarda ne yapıyorsa yaptığı şeye devam etti.

Bende telefonu alıp bildirimlere baktım. Sınıf grubundan ve aynı şekilde Selin'den mesaj vardı. Selin'in mesajına baktığımda 'dünkü yarışı kazandığımıza dair' bir şey yazmıştı. Gruba girdiğimde de aynı şey yazıyordu. Instagram'a girdiğimde de 'Denizinn_4' diye biri istek atmıştı. Bu kimdi lan? Profiline baktığımda maydanozun arkadaşı olduğunu gördüm. Boşverip telefonu kapattım. Annem salona girdi. Babam anneme "Günaydın" dedi. Annem de aynı şekilde babama "Günaydın" dedi.

Sofraya geçtiğimizde babamın anneme kaş-göz hareketleri yaptığını fark ettim. Bir şey saklıyorlardı işte. Annemin konuşmayacağını anlayınca kahvaltımı yapıp odama çıktım. Ders çalışmam gerekiyordu. Edebiyat kitabımı aldım. Nefret ediyorum şu sözel derslerden. Oturup istemeye istemeye çalışmaya başladım.

- - -
Edebiyat, ingilizce ve fizik çalışmıştım. Ara sıra annemle babamın bağırma seslerini duysamda aşağı inmemiştim. Babamın dedikleri ile olmayan moralimi beter etmişti. Telefonu elime aldığımda akşam yemeği saatine az kalmıştı. Biraz telefonda oylanıp yavaşça aşağıya indim. Annem salonda oturmuş televizyondan dizi izliyordu. Babamsa ortalıkta yoktu. Mutfağa girip kendime su koydum. İçerken mutfağa biri daha girdi. 'Görevli abladır' diye düşünerek suyumu içtim. Arkamı döndüğümde karşımda saçı çarpılmışa benzer 1 adet Semih Çelik vardı. Saçı çok komik duruyordu. Bunu farkettirmemeye çalışarak mutfaktan çıktım. Anneme daha dikkatli bakınca onunda suratının bembeyaz olduğunu gördüm. Ne olmuştu bunlara? Boşverip annemle babamı sofraya çağırdım. Acıktım valla daha sonra araştırırım bu işi.

Sofraya oturduğumuzda. Anneme dikkatle baktım. Babama mimikleriyle sanki 'yapma' diyordu. Babam ise onun mimiklerini görmezden gelerek ciddi bir şekilde ona bakıyordu. Önüme konulan tabakla onlarda olan dikkatimi yemeğe verdim. Açtım, Aç! Biber dolması vardı. Umarım acıdır. Çatalla bölüp ağzıma attığımda tam da istediğim gibiydi. Acı...

Yemeye devam ederken babam sesini toplamaya çalışır bir şekilde öksürdü. Öksürürken boğul. Ona doğru dönmeden önce anneme baktım. Yüzündeki 'yapma' ifadesi ile babama bakıyordu. Bende babama bakmaya başladım. Babam ikimizinde ona dönmesiyle konuşmaya başladı. Sonun da konuşmaya başladın baba. Dilini kestin felan sanacaktım. "Asya seni ne kadar çok sevdiğimizi umarım biliyorsundur?" dedi. Tabağımdan bir lokma daha alırken 'Evet' anlamında kafamı salladım. Devam edecekti ki annem araya girip konuşmaya başladı "Asya biz babanla birlikte tatil için plan yaptık. Hem sen seversin denizi. Senin içinde iyi olur." dedi. Deniz seviyordum?... Deniz sevmiyordum. Hatta nefret ediyordum anne. Sen onu bile bilmezsin ki anne.Anneme doğru "Derslerim çok yoğun siz gidin ben gelemem." dedim. Son lokmamı da ağzıma attım. Tabağım bitmişti. Bende sofradan kalkıp odama çıktım.

Odama girdikten sonra. Üzerimdeki pijama takımını çıkarıp siyah eşofmanımı ve siyah -beyaz ve mor baskılı- sweatimi giydim. Dışarı çıkacaktım. Daralmıştım. Sırt çantamı alıp içine fizik ve biyoloji çalışma kitaplarımı koydum. Elime onlar gelmişti. Kaykayımı nasıl çıkaracaktım? Aklıma gelen fikirle dolabıma doğru gittim. En büyük olan hırkamı alıp giydim. Bayağı büyüktü. Hırkayı çıkarıp ip aldım. Kaykayımın tekerleklerine ipi bağlayıp sağ omuzumun üzerinden ve sol kolumun altından takarak kaykayı sırtıma sakladım. Tekrar hırkayı giydiğimde belli oluyordu ama çok dikkat çekmiyordu. Sırtıma çantamı takınca kaykayın tekeri sırtımı acıtmaya başladı. Evden çıkana kadar buna katlanmak zorundaydım. Telefonu elime alıp saate baktım. Saat 20:41'di. Annemden izni alırsam şu evden net çıkardım. Aşağı indiğimde annem salonda oturuyordu. Bana döndüğünde sorar gözlerle bana baktı. Ciddi bir şekilde "Kütüphaneye gideceğim. Sabahtan beri sürekli ya kavga ediyor ya bağırıyorsunuz. Sesler yüzünden bir türlü çalıştığım derslere odaklanamadım."dedim. Annem ilk başta sinirli dursada sonlara doğru suratında hafif bir gülümseme ortaya çıktı. Annem"Anladım ben babana söylerim."dedi. 'geç kalma'. demeyecek miydi? Boşversene işime gelir. Kapıya doğru gidip ayakkabılarımı giydim.

Ayakkabılarımı giydikten sonra evden çıktım. Caddeye doğru yürüyerek gitmeye başladım çünkü evin çevresinde ki korumalara yakalanmamalıydım.
Yürürken sırtıma sürekli kaykayın bir yeri saplanıyordu. Baba sana bu acıyı çektirmeden ölmeyeceğim. Alın size çok iyi işkence fikri lan. Eğer Bir gün iyi yoldan çıkıp kötü yola girersem aklımda bulunur. Ben bunları düşünürken caddeye yaklaşmıştım. Ara sokaklardan birine girip çantayı ve üzerimdeki hırkayı çıkardım. Kaykayı da çıkardıktan sonra hırkayı çantanın içine soktum. Çantayı takıp kaykayı da elime aldım ve yürümeye başladım. Bir yandan da ipi çözüyordum. Caddeye gelmiştim. Kaykayı yere koyup piste doğru sürmeye başladım.

Piste doğru sürerken sırtıma -omuzuma doğru- biri deydi. Bordo bisikletliyidi ve önüme geçti. Bana doğru dönüp çapkınca göz kırptı. Arda'ydı. Diğer yandan da 2 kişi patenle geçti. Bunlarda Selin ve Selim'di. Patenlerinden belliydi. Bende biraz hızlanıp onları geçmeye çalıştım. Yokuş aşağı olan bir bölgeye geçtiğimizde oturur gibi gereğinden fazla çömeldim. Yokuş aşağı giderken hoşuma gidiyordu nedense. Kaykayın arka ucunda bir ayak hissetmemle kafamı yukarı kaldırdım. Denizdi. Ona sorarcasına baktığımı görünce "hızlansın diye yaptım. Bakma bana öyle." dedi. "Gerek yoktu. Bilerek yavaş gidiyordum" dedim ve ayağı kalktım. Arda'gile yaklaşınca Arda'nın bisikletine tutundum. Arda bana "Yoruldun mu?" diye sordu. Yorulmamıştım. 'hayır' anlamında kafamı salladım. Oda önüne dönüp daha da hızlandı.

Piste yaklaşmıştık. Arda bana doğru "ben burda duracağım. Bakkaldan atıştırmalık alacağım. Birşey istermisin?" dedi. 'hayır' anlamında kafamı salladım. Oda son kez hızlandı ben bisikleti bıraktığımda ise yavaşladı. Bende piste doğru gitmeye başladım. Piste girdiğimde Selin'nin geldiğini gördüm. Bana eliyle 'gel' işareti yaptı. Yanına gittim ve oturdum. Selin "Asya sen neden bu saate buraya geldin?"dedi. "Siz neden geldiyseniz o yüzden selin."dedim. Selin şaşırmış bir şekilde"Nasıl yani sende mi bizimkilerin kendi arasında yapacağı yarışı izleyeceksin?" dedi. Ona "Hayır ben kaykay sürmeye geldim"dedim. Selim gelip selin'in yanına oturdu. Diğerleride çember olacak şekilde oturdu. Maydanoz ve ekibi Denizin arkasındaymış.

Beğenmeniz dileğiyle...~?

hayat yüzüme gülmüyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin