13. Bölüm

58 5 0
                                    

Hastanenin kapısının önünde kafamdakilerle ölüm kalım savaşı veriyordum. Kalsam mi? Kaçsam mı? Bence her iki seçimimde kaderime etkisi çok büyük olacaktı. Ama biri olumlu biri ise olumsuz etkisi olacaktı. İşte ben onu kestiremiyorum. Ya onlarla yaşamam olumsuz olansa. Ya annemden beter olurlars-
 
Bu düşüncelere bir son vermeliyim. Aksi halde buradan kaçmayı seçeceğim. Asya önyargılı davranma. Belki o kadın -Defne Arslan- annenden iyi. Belki hayatın daha iyi olacak. Yada… yada daha beter olacak. Belki o kadın annenden de beter olabilir… hastanenin içine girip asansöre doğru gittim. Bu düşüncelere bir son vermeliyim. Asansöre binip 3.kata bastım. Acaba kaçsam mı? Asansörden çıkıp istemeye istemeye Sevda Arslan'ın odasının kapısını çaldım. Biraz bekledikten sonra içeri girdim.

Sevda Arslan ve bir adam. -yaş tahmin etmekte çok kötüyümdür ama 24 yaşlarında biriydi- Sevda Arslan ayakta, o adam ise annem ve babamla oturduğumuz kısımda oturuyordu. Adamla göz göze gelince bir süre teması kesmedim. Sevda Arslan'ın konuşmaya başlayınca ona doğru döndüm. Sevda Arslan “Hoşgeldin asya. 20-25 dakika bekleyebilir misin. Ufak bir işim çıktı.” dedi. Onu onaylar şekilde kafamı sallayıp “dışardayım” dedim.

Arkamı dönüp odadan çıkacakken Sevda Arslan bana doğru gelerek “Asya oda da durabilirsin. Zaten hem özel bir konu değil hem de burada durman daha iyi olur. Abim bunu duysa - kulağıma eğilip kısık sesle- yemin ederim ağzıma sıçar.” dedi ve ‘lütfen(?)’ dercesine baktı. Kafamı onu onaylar şekilde salladım. Bana o adamın karşısındaki sandalyeyi işaret edip oda yerine geçti. Bende oraya oturup telefon ile oynamaya başladım.

- - -
Tam 44 dakika beklemiştim. Şuan ise arabadaydık. Eve gidip eşyalarımı alacaktık. Sevda Arslan şoför koltuğunda bende yanında ki koltuktaydım. Yol bu hastaneye ilk geldiğimizde yanlış hatırlamıyorsam 50-55 dakika civari sürmüştü. Sevda Arslan babamdan da hızlı sürdüğünü hesaplarsak ve trafiğe kalmazsak yarım saate orada olurduk. Telefonumu çıkarıp webtoon okumaya başladım.

Sevda Arslan evin önüne arabayı park etmeye başladı. Yol 35 dakika sürmüştü. Yol boyunca ikimizinde ağzını bıçak açmamıştı. Arabadan inip eve doğru yürümeye başladım. Babamı arayıp geleceğimi söylemiştim. Evin kapısını çaldığımda Sevda Arslan yanımdaydı. Kapı açıldı. Kapıyı açan annem olmuştu. Ona baktığımda suratında ‘senin işin bitti’ gibisinden bir ifade vardı. Sanki ben dedim ‘ben gerçek ailemi istiyorum' diye. Adam ‘bu senin kararın değil daha reşit bile değilsin’ diyerek lafı ağzıma tıkmadı mı? Annemin yanından geçerek hızla odama çıktım.

Sevda Arslan’da niye bilmiyorum ama arkamdan geldi. Odama girip banyomdan -koyabileceğim tek yer orasıydı- valizimi aldım. İçine kendi isteğimle aldığım kıyafetlerimi gardolabımdan alıp yerleştirdim. Yerleştirirken Sevda Arslan konuşmaya başladı “Asya bence şuanlık ihtiyacın olanları al hafta sonu abimle veya yengemle gelir alırsın.” dedi. “Tamam” dedim.

  6 takımımla birlikte birkaç tane çorap ve iç çamaşır aldım. Kitaplığıma gidip biyoloji,matematik ve fizik test kitaplarımla Osamu Dazai'nin ‘öğrenci kız’ romanını aldım. Kalemliğimide aldıktan sonra. Valize bilgisayarımı, kabloları kulaklığımı ve evdeki kaykayımı koydum. Saç spreyimi ve tarağımıda valize koyduktan sonra banyoya gittim. Diş fırçamı ve macunumu alıp kutusuna koydum. El kremimide alıp banyodan çıktım. Onlarıda valize koydum. Bunların hepsi ihtiyaç. Kesinlikle valiz boş kalmasın diye değil. Valizi kapatıp Sevda Arslan’a döndüm gülmemeye çalışıyormuş gibi bir hali vardı.

“Güleceksen gül dövmem” dedim. Sanki bunu dememi bekliyormuş gibi birden gülmeye başladı. Biraz güldükten sonra konuşmaya başladı “Asya bunların hepsine hafta sonuna kadar ihtiyacın olduğuna emin misin?” dedi. “evet” dedim. “Kaykay bile mi?” dedi. Başımı onaylar şekilde salladım. “Tamam öyleyse hadi çıkalım acıktım” dedi. Valizi alıp ikimizde odadan çıktık. Aşağı indiğimizde Sevda Arslan”valizi sen ver ben arabaya yerleştirirken sende vedalaş” dedi. Tepki vermeden valizi verip kapının önünde bekleyen baabmla annemin yanına gittim. Anneme bakarak “Görüşmemek üzere görüşür” dedim. Sonlara doğru babama bakmıştım. Arkamı dönüp evden çıktım. Herhalde yürek yemiştim. Arabaya bindiğimde Sevda Arslan “ne kadar kısa sürdü?” dedi. “Uzun vedalaşmalar benlik değildir.” dedim. Yolun geri kalanında yine sessizlik vardı.

Sevda Arslan arabayı park edince arabadan aşağı indim. Sevda Arslan da yürümeye başlayınca bende mecbur peşinden gitmeye başladım. Acaba hala kaçma gibi bir şansım var mı. Yok seçimimi değiştirmek için geç kaldım. Of ya. Etrafıma baktım. Çok ıssız değildi. Yani çevrede 3-4 büyük villa tarzı müstakil evler vardı. Onun dışında her evin çevresinde ağaç falan vardı. Aslında sağımdaki yoldan dümdüz koşarak kaçsam. Yok benim sağ hep uğursuz oluyor vazgeçtim. Sevda Arslan bir evin önünde durdu. Güvenlik görevlisi olduğunu düşündüğüm adam Sevda Arslan’a bakıp onaylar şekilde kafasını salladı. Sevda Arslan'da ‘sağolasın’ dercesine kafa salladı. Bu ne bicim iletişim. Evin bahçesinde bizi bir adet Arkın ve ismini hiç hatırlamadığım kuzeni bekliyordu. Kuzeni Sevda Arslan’a doğru yürüyüp ona sarıldı. “Hala özlettin kendini. Yoksa birini mi buldun” dedi. Sondaki imayı salak olan bile anlardı. Sevda Arslan alaycı ve bıkkın bir sesle “He Barın birini buldum.” dedi. Arkın “Hadi içeri girelim üşüyorum.” dedi.

Sevda Arslan bir anda elimden tutup beni içeri götürmeye başladı. Sevda Arslan'a “elimi bırakır mısınız” dedim. Sevda Arslan “Neden bırakayım hem tüm yol boyunca kafanda kurduğun ve arabayı park ettikten sonrada düşündüğün kaçma planına kalkışma diye ufak bir tedbir sadece.” dedi. Ben dışından mı düşündüm yoksa mimiklerim mi beni ele vermişti. Ona ufak bir yalan söylerek “kaçmayı yaklaşık 14 saattir düşünmüyorum” dedim. ‘he he aynen öyledir’ dercesine kafasını sallarken arkamızdaki Arkınla Barın’a dönerek “3 deyince inanıyoruz.” dedi. Barın “ biirr, ikiii, beeşş” dedi. İçeri girmiştik. Barın beni omzumdan tutarak beni bir odaya sürükledi. Salondu. İçeride Yılmaz ve Defne Arslan ile bir amca vardı. Sevda Arslan konuşmaya başladı. Yılmaz ve Defne Arslan’ı göstererek “Annen Defne ve baban Yılmaz” amcayı göstererek “Büyük abin Poyraz” dedi. Amca olduğunu düşündüğüm kişi abim çıktı hayırlı olsun. Sevda Arslan'da oturunca mecburen bende oturdum. Sağımda sevda Arslan solumda ise Barın vardı.

Yaklaşık 3-4 dakikadır kimseden çıt çıkmamıştı. Sevda Arslan “Asya gel sana odanı göstereyim.” dedi. Sonradan bir şey hatırlamış gibi “Arkın ve Barın arabadaki valizi getirsenize” dedi. Onlar -özellikle barın- oflayarak gittiler. Bizde yukarı kata çıktık. Sevda Arslan kapının önünde durunca bende ona baktım. Sevda Arslan “Gözlerini kapatsana” dedi. Ona sorar gözlerle bakınca bana göz devirip. “Aynı abim gibisin. Odana girerken heyecan yaratmak için. kapat artık şu gözlerini.” dedi. Gözlerimi kapattıktan sonra sevda Arslan beni odaya sürükledi. “Açabilirsin!” dedi.

Beğenmeniz dileğiyle... ~?

hayat yüzüme gülmüyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin