4:

39 9 41
                                    

Ofise girdiğim gibi yardımcıya "Şimdiye kadar Kang Taehyun'un bulunduğu bütün davaları bul bana." demiş, ceketimi çıkarırken masama ilerlemiştim. Yardımcı onaylayarak odadan ayrıldığında ceketimi masanın sağ çaprazında duran askılığa asmış, kendimi koltuğa bırakmıştım.

"Yüksek meblağ teklif edilmiş bir tanığı, ispiyonculuğu sonrası sadece iş vereni olacağınıza ikna ettikten sonra... Kendi tarafınıza çekebileceğinizi mi düşünüyordunuz?"

Tekrardan zihnime dolan cümlenin amacını anlayabilmek için telefonumu çıkararak sık arananlardaki numarayı tuşladım.

"Benim için Jang Yongin'in banka hesaplarını kontrol edebilir misin?"

"Senin tanığın değil miydi o?"

"Evet ama şüphelendiğim bir durum var. Bir de Kang Taehyun'un Adalet bakanıyla bir alakası olup olmadığına bakmanı istiyorum."

"Çok şey istiyorsun Gyu."

"Ama işin ehlinden istiyorum. Hadi ama, senin için çocuk oyuncağı."

"Peki... Olmuş bil."

Telefonu kapattığımda gülümseyerek arkama yaslanmıştım. Önemli bir davam olmamasının rahatlığıyla gözlerimi kapatmış, Hyuka gelene kadar biraz kestirmeyi düşünüyordum.

Ne kadar sürdüğünü bilmediğim hafif bir uykudan dosyaların masama sertçe bırakılmasıyla uyandığımda artık çalışma vaktimin geldiğini anlamıştım. Aldığım derin nefesi ağzımdan verirken omuzlarım düşmüş, sırtımla koltuğun bağlantısını kesmiştim. Ağzımdan gevelercesine bir teşekkür çıktığında masaya eğilerek davaları gruplandırmaya başladım.

"Evet evet, çok minnettarsınız biliyorum." 

Hyuka'nın alaycı sesiyle gözlerini devirerek söylediği sözlere güldüğümde dosyalardan yarısını alarak o da masasına geçmişti.

"Kang Taehyun'u neden araştırıyoruz?"

"Nasıl bir yargıç olduğunu öğrenmek istiyorum."

Sessiz kalmasıyla kafamı kaldırarak Hyuka'ya baktığımda gözlerini kısmış, şüpheci bir şekilde beni izliyordu.

"Ne?" dememle omuzlarını silkmiş, "Neler karıştırdığını her türlü öğreneceğim sonuçta." demesiyle de beni sesli bir şekilde güldürmüştü.

☆๋࣭ ⭑

"Naber ezik?"

Sokak lambasına yaslanmış, yüksekte kalan sokağın diğer tarafından gözüken evleri ve Han Nehri'ni izlerken, vücudum arkadan boynuma sarılmış kolun uyguladığı güçle sarsılmıştı. Tanıdık sesin sahibi kolunu sıklaştırarak beni koltukaltına almış, saçlarımı karıştırıyordu.

"Kaç yaşında adamsın... Şu hareketlere bak ya."

Kolunu gevşetip doğrulmama izin verdiğinde alnıma ufak bir fiske atmasıyla elim hızla acıyan yeri bulmuştu. O karşımda pişkin pişkin sırıtırken bense kaşlarım çatık gülüşüne iğrenir şekilde bakıyor, bir yandan da alnımı ovuşturuyordum.

"İflah olmazsın sen... Buldun mu bari bir şeyler?"

Kendinden gurur duyduğu kilometreler ötesinden fark edilecek şekilde kollarını kavuşturduğunda "Bulmaz olur muyum?" demişti.

"Jang Yongin'in hesabına duruşmadan sonraki gün yüksek bir meblağ havale yapılmış. Fakat soruşturma olmadığından hesap sahibini öğrenemedim."

"Gerek yok, tahmin edebiliyorum."

"Kim?"

"Adalet Bakanı ve Kang Taehyun arasında bir bağlantı bulabildin mi?"

"Gizli tutuyoruz anlaşılan... Peki.... Belgelenmiş herhangi bir bağlantı yoktu."

"Yok muydu!?"

Tek kaşını kaldırıp bir süre tepkimi incelediğinde "...Çıkacağından çok emindin sanırım?" demişti.

"Hala eminim desem? Benimle olan konuşmasından sonra bir bağlantı olmadığına inanamam."

"Konuştunuz mu? Nasıl biriymiş?"

Gülümsedim.

"Yozlaşmış değil fakat hareketleri planlı. Yalnızca belirli önemli davaları alıyor, onun dışında kolay ve uğraşmayacağı, sonucu baştan bilinen davalarla ilgileniyor."

"Yani senin tam tersin?"

Dudaklarımı birbirine bastırarak bir süre düşündüm.

"Öyle mi dersin?" dedim, gülümseyerek.

Eve ilerleyip demir kapıyı açtığımda Yeonjun peşimden gelmiş, bahçede bulunan merdivenlere ilerlediğimde o da arkamızdan kapıyı kapamıştı. Merdivenlerden gelen sesle arkama kısa bir bakış attığımda onunda yukarı çıkıyor olmasıyla durdum. Merdivenlerde ona doğru döndüğümde iki basamak aşağıda olmasından başı göğsüme denk geliyordu. Durmamla kafasını kaldırdığında "Hatırlatayım, evin alt katta." demiş, önüme dönerek basamakları çıkmaya devam etmiştim.

"Neler döndüğünü anlatmadan seni bırakacağımı mı sanıyorsun? Sen daha Choi Yeonjun'u tanımamışsın Gyu Bey."

Demesiyle gözlerimi devirmiş, son kez ona baktıktan sonra hızlanarak basamakları ikişerli çıkmıştım. Çatı katına geldiğimde terasın yarısını kaplayan çatıdan sarkıttığım sensörlü ışıklar yanarken Yeonjun'un komik tehditleri de duyulmaya başlamıştı.

Anahtarı cebimden çıkarıp kapı deliğine denk getirmeye uğraşırken kata ulaşan Yeonjun:

"Senin yüzünden 2 kez düşme tehlikesi atlattım! Sabahın beşinde Mehter marşıyla uyandırılmak istemiyorsan o elindekini yere bırak!"

Son sözünde elini tabanca gibi bana doğrultup polis rolü kesmesine gülerken anahtarda yuvasına oturmuştu. Hızlıca çevirdiğimde elim kapı koluna gitmiş, beş adım uzağımda duran, yanımdaki Yeonjun'a son kez bakıp gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım.

"Hayır! Eller havaya!"

Boşta olan elimi kaldırıp salladığımda hızla kapıyı açmış içeri girerek arkamdan kapatmıştım. Kapının buğulu camından Yeonjun'un cama yapıştırdığı yumruğu gözükürken "Bunu görüyor musun bunu? Yarın uyandırıldıktan sonra bunu yemeye hazır ol." demesine dayanamayarak kahkaha atmıştım.

"Bir de gülüyor ya... Sen... Bittin." 

Vücudu buğulu bir şekilde gözükse de baş parmağını boynuna yaklaştırıp klasik seni öldüreceğim tehdidini yapmasıyla bedeni kaybolmuş, merdivenin demirinden ayak sesleri gelmişti. 

Yarın gözüne gözükmeden kaçmam gerektiğini aklıma yazarken ayakkabılarımı çıkarıp salona girmiştim. Çantamı koltuğun yanına bırakmış, içeri odaya geçerek çalışma masamdan laptopumu alarak geri dönmüştüm. L koltuğa oturup ayaklarımı da uzun tarafına uzatmış, bilgisayarı da kucağıma almıştım.

Tarayıcıyı açtığımda elimi klavyede gezdirerek şu sıralar tek merak ettiğim ismi yazdım:

Kang Taehyun.

☆๋࣭ ⭑

!'tamamıyla kurgudur, gerçekle özdeşleşmemektedir. 

starry night | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin