13:

22 6 37
                                        

Telefon fenerlerinin göz alıcı beyazlığıyla bölüştüğümüz odaları arıyorduk. Olay yeri incelemenin kaçırdığı kravatı bulmalıydık. Üzerinde dna bulunacağına dair ümidim olmasa da yeni bir şüpheli için sonunda elimde kanıt olacaktı. Kanepeleri ters çevirmiş, dolapları çekmeye devam ediyor olsak da bir saattir hiçbir şey bulamamıştık.

"Hyung!"

Hyuka'nın sesiyle hızla yatak odasına geçtim elinden bir kravat sarkarken kendinden gurur duyduğunu belirten bir böbürlenme gülümsemesi takınmıştı. Arka cebime sıkıştırdığım kanıt torbasını açarak tuttuğumda o da eldivensiz elini değdirmemeye çalışarak dikkatle torbanın içine koydu kravatı.

Rahat bir nefes vererek gerindim. Bulunmayan bir kanıt onu bu birkaç haftalık süreçte çok rahatsız etmiş olmalı ki tehdit etmeyi bir seçenek olarak görmüştü.

Gerçekten önemli biri olmalıydı... Buraya dönmektense önlem almıştı. Bir savcının olay yerine birden fazla gittiği görülmezken yine de bu ihtimali alamayacak kadar mevkili şüphelimizi en kısa sürede bulmazsam daha da kötü olaylar yaşanacak gibi hissediyordum.

Bu canımı sıksa da kanıtı bulmanın heyecanıyla görmezden geldim, tedirgin edici öngörülerimi.

☆๋࣭ ⭑

Şimdiyse karşımda dava dosyalarıyla dolup taşan bir ofis vardı. Odadaki üç masa da dosyalarla dolmuş, Hyuka'nın hala uğraşıyor olduğu dosyalar da birkaç koltuğu işgal etmişti. Her elime aldığım dosya ya cinayet ya adam yaralama ya da cinayete teşebbüslerden oluşuyor, Hyuka'nın söylediğine göreyse geri kalanlarda bunlardan eksik kalmayacak şekilde büyük dosyalardı.

"Hyung, sanırım sonunda adalet savaşçısı falan oldun. Sana ihtiyacımız olduğunda da gökyüzüne terazi mi yansıtsak?"

Elime son aldığım cinayet dosyasını Hyuka'nın yüzüne attığım gibi ellerim saçlarımda yere çömeldim. Kapı tıklatılıp ben cevap vermeden açıldığında bile kafamı oynatmadım.

"Beomgyu Savcım, bu birkaç ay oldukça meşgul gözüküyorsunuz." diyen tanıdık sesle ayaklanır gibi olduğumda kafamı masanın altına çarpmamla ,istemeden, acım ses tellerimden kopan hafif bir nidaya dönüşmüştü. Elim kafamın üstünde doğrularak başımla selamladım. "Sunbaenim?" dedim kafamı kaldırıp Başsavcıvekiline bakarken. Gülümseyerek masamın önündeki koltuğa oturdu. Her yerde olan kağıt yığınlarında göz gezdirdi ve "Sanırım davan kesintiye uğrayacak." dedi, samimi gözüken gülüşüyle.

Benimle aynı üniversiteden mezun olan sunbaenim, İş başı yaptığım zamanlarda hala savcılık yapıyordu. Öğrenciliğimde davalarını izlemeye gittiğim ve hayranlık hissettiğim sunbaenim, Namjoon Hyung beni kendisiyle tanıştırdığından beri bazen benimle ilgilense de davalarımdan birini kurcalayışı ilk olduğu için istemeden şüpheci yaklaşıyor ve bunun içinde kendimi kötü hissediyordum.

Telefonumun sesi benim için bu gariplikten kaçma fırsatı olarak yükseldiğinde müsade isteyerek açmıştım.

"Gönderdiğin kravattan bir şey çıkmadı."

"Acil mi?"

"Ne?"

"Tamam, hemen geliyorum."

"Beom-"

Telefonu azarlanacağımı bilerek tekrar Yeonjun'un yüzüne kapattığımda Özür dileyerek ofisten kaçtım.

☆๋࣭ ⭑

Hyuka'nın bakış açısı:

Hyungun çıkmasıyla kapının arkasından baka kalmıştım. Vekile döndüğümde ise o çoktan bana bakıyordu. Gülümseyerek ikinci baş selamımı vermiş olmamla "Bir şey içer misiniz?" dedim.

"Sade kahve."

Kafamla onaylayarak sekretere baktım, yerinden kalkarak kenardaki kahve makinesinin başına geçti.

"Şu anki durum hakkında ne düşünüyorsun?" demesiyle sekreterdeki gözlerimi vekile çevirdim.

"Efendim?"

Çenesiyle Beomgyu Hyungun masasındaki yığını göstermesiyle "Biraz şüpheli." dedim.

"Biraz mı?" dedi kahkaha atarak.

"Söz konusu Beomgyu olduğunda... Bu imkansız?"

"Neden?"

Beomgyu Hyungun böyle davaları almış olduğunu görmüşlüğüm pek olmasa da anlamlandıramamıştım.

öİyi bir savcı olduğu halde neden hep küçük davaların bize verildiğini her zaman merak ediyordum ama sorma cesaretinde bulunamamıştım.

"Beomgyu'ya hayalet savcı denildiğini hiç duydun mu?"

Bir kere yemekhanede bunu duymuş olsam da Beomgyu Hyungdan bahsettiklerini bilmiyordum.

Benim gibi yeni çalışanların hepsinin bu konu hakkında bilgisiz olduğunu biliyordum, duyduğum zaman merakımdan herkese sormuştum çünkü.

"Hayır." dedim, yalnızca.

İç çekti, "Başlarda Beomgyu bir çaylakken bile masası şimdiki kadar olmasa da -güldü- hep dolu olurdu... Ta ki o uğursuz olaya kadar..."

Bunu dinlemem doğru muydu bilmesem de şaşkınlığım ve merakım susmayı seçti.

Sekreterin kahveyi sehpaya bırakmasıyla sunbaenim susmuştu. Anlayarak sekretere dışarıda beklemesini söyledim. Sonuçta savcılıkta dedikodu kolay yayılırdı.

"Beomgyu'nun sen işe başlamadan birkaç yıl önce savcılıkta aynı döneminden yakın bir arkadaşı vardı."

Bunun hakkında bir şeyler duymuştum, bildiğim üzere savcılığı bırakmıştı fakat adını kimseden öğrenememiştim.

"Bir gün ona gelen cinayet davalarından birinin şüphelilerinden biri ise o arkadaşının babasıydı. Açıkçası bu bariz bir şekilde arkadaşına yapılmış bir oyundu, kimse buna inanmayı seçmese de... Her neyse, Beomgyu sonuna kadar başka birini suçlu göstermeye çalışsa da Arkadaşının babası suçlu bulundu ve müebbet aldı."

Gözlerim şokla açılmıştı.

"Bilirsin... Beomgyu aldığı her bir davayı takıntı yapar. Arkadaşının babasını koruyan birkaç kanıt bulsa da mahkeme hepsini reddetmişti. Bunun için hala suçluluk hissediyor olmalı, birden terse dönen kariyerine bir kez bile olsun karşı çıkmadı biliyor musun?..-boğazını temizledi- Geri konuya dönecek olursam, müebbetten sonra ise suçlu... Yani o zamanlar suçlu olan kişi hapiste bıçaklanarak öldürüldü... Arkadaşı istifa etti, Beomgyu ise bütün savcıların gözünde artık bir suçluyu korumaya çalışmış, özel hayatını işe karıştıran bir savcıydı. Ondan beri önceden sonucu belli davalar dışında hiçbir dava Beomgyu'ya verilmedi. Bunca yıl bu sessiz zorbalığa bir şey demeden devam etti işine...Ben olsam yapamazdım sanırım." dedi ve buruk bir gülümsemeyle devam etti:

"Birkaç yıl sonra asıl suçlu tekrar bir suçunu yenilemesiyle ortaya çıktı tabi ama her şey için çok geçti. Ne arkadaşı döndü... Ne de Beomgyu'nun artık rutine düşmüş zorbalığı son buldu." -seslice kahkaha attı elini yığınlardan birinin üstüne atarak-"Bulmuştu demek artık saha doğru sanırım... Tabi keşke bunun nedeni Beomgyu'nun adının arınması olsaydı fakat birisi sizin işinize çomak sokmaya çalışıyor Hyuka." cümlesinin sonlarına doğru hafif eğilerek boynumdaki karttan ismimi okumuştu.

"Çünkü gördüğüm kadarıyla Beomgyu hala diğerleri için görmek istemedikleri bir hayalet."

☆๋࣭ ⭑

!'tamamıyla kurgudur, gerçekle özdeşleşmemektedir.

starry night | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin