Gelmişti. Polisler gelmişti.
Katil paniklemeden silahı indirdi. "Kızı götürün saklayın. Eğer tek bir ses dahi duyarsam işiniz biter."
Gelen adamlardan biri beni tuttu ve odadan çıkarmaya başladı.
"İmdat!"
Gücüm yettiğince bağırmaya çalıştım. Adam elini ağzıma koymasa daha çok bağırıyordum. Sürüklenerek odadan başka bir odaya geçtik. Ağzımdaki elini çekti ve kapıyı kilitledi. Direnmeye çalıştım. Çıkış kapısı olduğunu tahmin ettiğim kapı yumruklanmalar yerine koçbaşı ile vurulmaya başlandı. İki veya üç vurulmadan sonra kapı duvara çarparak şiddetli bir ses ile açıldı.
Çekilen tetik ve polislerin seslerini duydum.
"Arayın her tarafı!"
Korkudan ve verdikleri ilacın etkisi ile titremelerim artmıştı.
"Elimi çekeceğim bağırmaya kalkma sakın!"
Baş dönmem başlamıştı. Kafamı salladım ve elini çekmesini sağladım. Terden ıslanmış saçlarım enseme yapışmış, bunu yeni fark etmem şuan ki durumumu daha da zorlaştırmıştı. Rahatsız ediyordu. Gözlerimi kapatıp baş dönmemin geçmesini bekledim. Ama geçmedi.
"Hepiniz öleceksiniz."
"Az konuş."
Ayakta duracak halim yoktu. Gözlerim kapanmadan önce son gördüğüm şey karşımdaki adamın şaşkın gözleriydi.
...
Gözlerimi araladığımda bir hastane odasındaydım. Güçlü beyaz ışık gözlerimi rahatsız edince ellerimi kaşlarımın üzerine siper aldım.
Gözlerim ışığa alışınca yavaşça doğruldum. Sağ kolumda serum takılırdı ve yanıyor gibi hissediyordum. Ağzımdaki oksijen maskesini çeneme indirdim.
"Kimse var mı?"
"Asil?"
Sol tarafımdan gelen ses ile o tarafa döndüm. Yan yatağımda yatan kişi Uraz'dan başkası değildi.
"Uraz?"
Yaşadıklarımın ve kurtulmanın verdiği etki ile ağlamaya başladım. Hıçkırıklarımı duyan Uraz yataktan doğruldu. Benden ziyade daha iyi görünüyordu, sadece serum vardı kolunda. Serum askılığını sürükleyerek yatağımın yanına geldi, yatağıma oturdu ve boşta ki kolu ile bana sarıldı.
"Korkma geçti artık, güvendesin."
Bende ona sarılıp ağlamaya devam ettim. Hastane kokuyordu. İçim boşaldıktan sonra burnumu çekerek ondan ayrıldım.
"Geçti mi?"
Başını onaylarcasına salladı. "Geçti Asilim."
Asilim demesi çok hoşuma gitmişti. Aklıma gelen detay ile dondum kaldım. Seslice yutkundum.
"E-ela..."
Anlamaz bakışlar attı. "Ela'ya ne olmuş?"
"Ela..."
"Asil söyleyecek misin?"
Derin bir nefes aldım. Beynim o anı arka planda oynattığı için gözlerim dolmuştu. "Ela öldü." Pat diye söylemek olmadı...
Bakışları gözlerimde sabitlendi. "Ne dedin sen?"
"S-senin ve babamın sesini duyduktan sonra salonda Ela'yı gördüm. O-nu vurmuştu..."
Gözyaşlarım yanaklarımdan süzüldü, tek tek.
"Özür dilerim koruyamadım."
Özür dilerim...
![](https://img.wattpad.com/cover/347708589-288-k541574.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'a İntikam Kala
ActionEli ile sağ yanağımı okşadı. Gerçekten böyle şevkati birinden görmeyeli bayağı zaman olmuştu. Sanki yirmi yedi yaşında değil de, sekiz yaşındaki bir çocuktum, öyle hissettiriyordu bana. Dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu ve üzerimi geri toparladı...