Bölüm 9) Karakol

19 10 0
                                    

Uyandıktan sonra etrafıma göz gezdirdim, hala odamdaydım bir değişiklik yoktu. Doğruldum ve tutulan boynumu ovuşturdum. Ters noktada kalmıştı boynum, ağrıması bunun yüzündendi sanırım. Araf'a bakındım, odada değildi. Gözlerimi ovuşturarak koltuktan kalktım. Lakin gözlerimi ovmam hataydı, çünkü rimel sürdüğümü unutmuştum ve şuan tam bir pandaya benziyordum. Sinirle telefon ekranımı kapattım, masaya geri koydum. Kimseye görünmeden lavaboya nasıl gidebilirim diye düşünürken kapı açıldı.

Araf elinde tepsi ile kapıda bana bakıyordu. "Bismillah."

"Sus sus, unuttum rimeli."

"Her neyse, sana getirdim."

Tepsiyi sehpanın üzerine koydu. İçine bakınca kahve gördüm. "Yaa..."

Başını noldu dercesine öne eğdi.

"Utandım."

"Neden?"

"Bilmem... öylesine."

"Ben kendiminkini içtim sen uyanmayınca, iç hadi daha karakola gidicez ve özel görüşme isticez. Son olarak yüzünü temizlesen iyi olur."

Yüzümü unutmuştum kısa süre de olsa. "Aa... doğru."

Çekmecedeki ıslak mendili aldım ve olabildiğince telefonumun ekranı karşısında gözlerimi temizledim. Ardından tekrar rimel ve kapatıcı sürdüm. Bütün bunlar olurken Araf, telefonuna bakıyordu.

...

İlkindinin ayazı ile birlikte karakola gelmiştik. İçeri girince danışmadaki polise yaklaştım.

"İyi günler, biz hapisteki bir zanlı ile özel görüşmek istiyorduk kime danışmamız gerekiyor?"

"İyi günler hanfendi, özel görüşme yapmıyoruz, lütfen izin gününde gelin."

Bir adım arkamda duran Araf'a baktım. "Peki izin günleri hangi günler?"

"Salı ve Cuma günleri, öğlen birde başlıyor, sadece on beş dakika."

Salı gününe daha çok vardı, beklemeye niyetim hiç yoktu. "Beyfendi, önemli bizim için Salı gününü bekleyemeyiz. Kolaylık sağlayamaz mısınız?"

"Üzgünüm, size özel ayrıcalık sağlayamamam."

Arkamı döndüm. "Salı gününü beklicez mecbur, gidelim."

Araf önce çıkışa doğru adım atmış bana sonra danışmaya baktı ve danışmaya doğru yürüdü. "Genel müdür ile konuşmak istiyorum."

"Beyfendi genel müdür şuan burada değiller, kendileri hafta sonları burada oluyor."

"Görüşeceğim birileri vardır ama değil mi? Onla görüşmek istiyorum."

"Zorluk çıkarmayın lütfen."

"Sizin buradaki işiniz insanlara yardım etmek değil mi? Öyleyse yardım edin şuan bize."

"Edemem, özellikle size hiç."

"Bize özel bir ayrıcalık mı var?! Bunu seziyorum çünkü."

Güvenlik ayaklandı. "Dışarı! Yoksa zorla çıkarmak zorunda kalacağım."

Araf, ellerini danışma masasına vurdu. "Sabır...sabır!"

Arkasını döndü ve bana dahi bakmadan kapıyı itekleyip çıktı, bende arkasından çıktım.

"Araf yavaşlar mısın?"

Son hızı ile arabaya gidiyordu. Beni duymadan arabanın sürücü koltuğuna bindi, onu takip ettim, yan koltuğa oturdum.

Aşk'a İntikam KalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin