Sayın Bezmenler

23 6 15
                                    

Hepinize iyi okumalar canlarım :)


"Yaprak iyi misin?" herkes bir ağızdan aynı şeyi soruyordu ama iyi falan değildim yanmıştım cayır cayır.

"Ay çok özür dilerim istemeden oldu."

kafamı kaldırıp ağzını yayarak konuşan kıza baktım. Bizim şu yeşil gözlü Kardelendi. Yılan gözlü kız.

"Ay bir şey olmaz da yanıyorum ben ne olacak şimdi?" dedim panikle.

"Üstünü çıkarmamız lazım." dedi Arda yanıma gelirken.

Elleri tişörtümü bulunca ellerimi göğsümde birleştirdim.

"Ay soyunamam ben burada ayıp denen bir şey var."

Etrafımıza bakındı ve haklı olduğumu anladı sanırım.

"Kanka soyun sen biz bakmıyoruz." dedi Berat piç bir sırıtışla.

"Berat!" diye uyarıcı tonda bağırınca Arda, Berat eliyle ağzındaki hayali fermuarı kapattı.

"Gel hemen tuvalete gidelim." diyerek kolumu tutup sürüklemeye başladı beni Afra. Ona ayak uydurdum ve hızlı adımlarla lavaboya geldik. Lavaboya geldiğimiz gibi tişörtümü çıkarttım ama kolumu kaldırınca sırtım çok acımıştı. Aynaya sırtımı dönüp baktığımda sağ omzumdan sırtımın ortasına kadar kızarmış olduğunu gördüm.

"Dünya haritası çıkmış sırtımda Coğrafyacıya söyle de dersi gelsin benim üzerimde işlesin."

"Kızım Allah seni yaktı hala goy goy peşindesin ya."

Kapı tıklatılınca Afra açtı ve içeriye Esra hoca girdi.

"Yaprak kızım iyi misin?"

"Daha iyi zamanlarım olmuştu hocam dedim" arkamı yellemeye çalışırken.

"Hemen revire gidelim gel bakalım." deyip kolumdan tutmuştu ki üzerimde sadece sütyen olduğunu fark etti.

" Böyle gidemeyiz üzerine bir şey bulmamız lazım." dedi.

Tam o sırada kapı tekrar tıklatılınca Afra tekrar baktı kapının aralığından ve geri kapattığında elinde hırka vardı.

" Bence bu işimizi görür." deyip bana uzatınca alıp üzerime geçirdim.

Yanan yerlere temas eden kumaş parçası canımı yaksada fermuarını çekip kapıdan dışarı çıktım. Burnuma çok güzel bir koku geliyordu ve bu kokunun sahibi kesinlikle pasaklı benden geliyor olamazdı. Hırkaya burnumu yaklaştırınca güzel kokunun sahibinin hırka olduğunu fark ettim. Kiminse çok güzel kokuyordu şerefsiz. Kapıda bizimkileri gördüm ama onlara bir şey demeden hızlı adımlarla revire indim.

Revire inince Esra hoca üzerimi çıkartıp beni yüz üstü yatırdı. Birkaç saniye sonra tenime soğuk bir şey değdi sanırım yanık kremiydi. Yoğurt sürecek hali yoktu ya kremdi tabi ki de.

"Acıyor mu çok?" diye sordu Esra hoca.

Hocam bu ne ki siz bir de içimdeki yangınları görün diyecektim ki sustum.

"Krem biraz ferahlattı hocam."

"İyi bari sen burada böyle kal biz ailene haber verelim."

Dedi ve odadan çıktı. Geçen süre de ben uyuklarken ailem gelmişti. Hemen üzerime hırkayı geçirip yanlarına gittim.
Abimle annem gelmişti. Hızlıca annemin arabasına bindim ve hastanenin yolunu tuttuk.

"Bücür duyduğuma göre başından aşağı kaynar sular dökülmüş."

"Valla kaynar mıydı değil miydi bilmiyorum da başımdan aşağı döküldüğü doğru."

"Ah yavrum benim nedir senin şu başına gelenler." diye sızlanıyordu annem. Birkaç gün önce de yüzümü asfalta sürtmüştüm çünkü.

Abim kulağıma eğildi ve sadece benim duyabileceğim bir sesle konuştu.

"Cenabet mi geziyorsun kız doğru söyle."

Hızla koluna vurdum ve susması için yüzümle işaretler yaptım. Eğlence çıkmıştı bizim öküze de.

                                   -

Doktordan sonra eve gelince direkt üzerimi çıkartıp yatağıma yüz üstü uzandım. Doktor çok ciddi bir şey olmadığını söyleyip birkaç krem yazıp göndermişti. Hala biraz sızlasa da doktorun verdiği uyuşturucu krem iyi gelmişti. Yatağımda uzanırken telefonuma gelen mesajlara baktım.
      

                  SOSİS SEVERLER

Serkan: Yaprak nasıl oldun?

Efe: İyi misin?

Berat : Hee çok iyi çayda çıra oynuyor evde. Alık mısınız oğlum siz?

Afra : Ortalığı karıştırma Berat bir sus ya.

Ben: İyiyim uzanıyorum şimdi yatakta. Ciddi bir şey yokmuş birkaç güne geçermiş öyle dedi doktor.

Berat: Acaba cinsiyeti nedir bu doktorun.

Arda: Kadınsa sen de kendini mi yakacaksın kardeşim hayırdır.

Berat : İçimde sönmeyen bir ateş var doktor hanım merhemim olur musunuz diyeceğim kardeşim var mı başka sorun?

Ben: Erkekti Beratcığım şansına küs. Yoksa doktor mu şansına sevinmeli bilemedim.

Efe : Kız sana kurşun mu döktürsek? Önce yüzünü asfalta sürtüyorsun sonra yanıyorsun falan.

Berat : Yaprak toparlasın ben onu okur üflerim hiçbir şeyi kalmaz.

Afra: Aman sen okuma ağzı yüzü kayar kızın bir de onunla uğraşmayalım.

Arda: Bir şeye ihtiyacın olursa haber ver bize olur mu?

Ben: Merak etmeyin başımın çaresine bakarım öpüyorum sizi.

Yazdım ve çıktım mesajlardan. Sonra da okuldan yırtmış olmanın sevinciyle gözlerimi yumup kendimi uykunun sıcak kollarına teslim ettim.

                                  -

Bir gün geçmişti ve kendimi şimdiden daha iyi hissediyordum. İçeriden gelen kalablalığın sesini umursamamaya çalışarak yatağımda yüz üstü yatmaya devam ettim. Evde altın günü yapılıyordu ve mahallenin tüm teyzeleri bizim evimizdeydi. Yaralı olduğum için de odamda kalıp kargaşadan kurtulma şansım olmuştu. Okuldaki olaydan sonra imge bana hiç yazmamıştı ve merak ediyordum açıkçası. Ya bana yazmayı bırakmıştı ya da o gün okulda olmadığı için olanlardan haberi yoktu. Ben bunları düşünürken bir yandan zil çalıyor kimse bakmıyordu. Annem seslendi.

"Yaprak ellerim dolu açar mısın kızım kapıyı?"

Hasta adamı yataktan kaldırıyorlardı of! Üşengeç adımlarla kapıya doğru gittim

"Patlama geldim." diye bağırdım çalan kişinin duyması umuduyla. Kapıya yaklaşınca birilerinin bir şeyler söylediğini duydum.

"Sayın bezmenler sayın bezmenler açar mısınız lütfen kapıyı?"

Bu aptal repliği bilse bilse Berat bilirdi ama onların burada ne işi vardı ki?

İMGE | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin