Hepinize iyi okumalar:)
"Ulan hepiniz mi cenabet geziyorsunuz ben anlamıyorum ki!"deyince Efe içten içe hak verdim. Şu revire gelmediğimiz bir gün yoktu resmen.
"Hepsi bu mal yüzünden oldu" dedi Afra kanayan dizine batikonu tutarken.
" İstersen malın da olurum güzelim ama yeter ki senin olayım."
"Bak hala devam ediyor ya sokarım ağzına batikonu görürsün."
" Tamam yeter. Berat sen kızı rahatsız etme sen de Allah aşkına bir daha kovalama şu çocuğu. Düştüğünüz hale bakın." dedi Arda sinirle. Haklıydı. Boş yere Afra dizini kanatmış Berat da kafasının şişmesine sebep olmuştu.
" Kız sizin o Mert piçinin yanında ne işiniz vardı? " diye sorunca Berat Arda ile göz göze geldik.
" Halledicem ben o işi sen merak etme kardeşim. " deyince Arda panikle ona döndüm.
"Hop dedik dur orada. Halletmiyorsun hiçbir şey ben hallederim."
"Ne malum bir daha sana yaklaşmayacağı?"
"Tedbirimi alıcam herhalde kıvırcık oğlan." dedim bilmiş tavrımla. Ama aklımda hiçbir plan yoktu tabi ki. O sırada telefonum titredi.
"Bir sen eksiktin İmge." dedim sesli bir biçimde.
Leyla yazmıştı.
Leyla : Bence konuşmamızın vakti geldi de geçiyor. Öğle arasında aynı yerde bekliyorum. Kendi iyiliğin için gelsen iyi olur.
Mesajı sesli bir şekilde okuyunca herkesin kaşları çatıldı. Bu sefer gidip konuşulmalı mıydım acaba?
" Bence bu sefer git konuş derdi neymiş öğrenelim." Serkan'a herkes hak verince iyi madem diyerek kabul ettim kızın yanına gitmeyi. Afra ile Berat iyi olunca hep beraber derslerimize girdik ve benim için merak dolu bekleyiş başladı tabi ki de.
Öğle arası olunca koşturarak konferans salonuna gittim. İçeriye girince ilk başta kimseyi göremesem de birkaç saniye içinde gördüm Leyla olduğunu tahmin ettiğim kızı. Siyah kısa saçları yüzüne asi bir hava katıyordu ama genel olarak kız çok güzeldi.
"Hoş geldin Yaprak."
"Hoş buldum" dedim Leyla 'ya ilerlerken.
Sabırsızca sordum.
"Neden çağırdın beni buraya?"
"Seni uyarmak için."
"Uyarmak mı?"
" Kardelen' e dikkat et Deniz senin için hiç iyi planları olduğunu sanmıyorum."
"Kardelen ne alaka şimdi?" dedim şaşırarak dalga mı geçiyordu benimle?
" Ben yapmam gerekeni yaptım seni uyardım. Ama sana yardım edemem o yüzden dikkatli ol."
"Kardelen bana niye kötü bir şey yapsın ki? Tanımıyorum bile doğru düzgün kızı."
"Ama onun tanıdığına eminim. Arda 'ya takıntılı o kız onun için önüne kim çıkarsa ezer geçer."
Ağzım açık dediklerini dinlemekten başka bir şey gelmedi elimden. Kardelen takıntılıymışta bana bir şey yaparmışta falan filan. Beynim idrak edemiyordu olanları. Ama aklıma takılan bir yer olmuştu. Ellerimi önümde birleştirip tek kaşımı kaldırdım şüpheyle.
"Sen bana neden yardım ediyorsun?"
"Kardelen'i tanıyorum da ondan. Ayrıca sen iyi bir kızsın Yaprak zamanında senin de bana yararın olmuştu. Neyse benim görevim bitti dikkatli ol." dedi ve bir şey dememe izin vermeden çıktı gitti. Havalı kızdı vallahi arkasından bakakaldım.
...
Hemen bizimkilerin yanına kantine gelmiş ve kızla konuştuğumuz her şeyi tüm detaylarıyla anlatmıştım.
" Hayır kurumu mu bu kız geliyor sana yardım ediyor? " diye sordu Efe.
"Zamanında ben de ona yardım etmişim herhalde öyle bir şeyler dedi."
" Ne yani benim kız benim kardeşimi mi seviyormuş? Olmaz öyle şey atıyorum ben kendimi camdan." diyerek cama doğru ilerledi Serkan. Efe omzundan yakalayıp geri oturttu.
"Otur lan şuraya."
"Anam Cem geldi." dedi Afra heyecanla. Yüzünden okunuyordu resmen çocuğu ne kadar çok sevdiği.
"Adım atsan mı artık şu çocuğa Afracım?"
"Ay ya reddederse?"
"Seni reddetmesi için aptal olması lazım." diyerek Afra'yı savundu Berat aklınca.
"Sen sus hala sinirliyim sana" diye parlayınca Afra Berat ağzındaki hayali fermuarı kapattı.
Daha sonra başka konularda lafladık ve zil çalınca sınıflarımıza dağıldık.
Ders kimyaydı ve hocanın anlattıklarını anlamak için ful dikkat hocaya odaklanmıştım. Afra ise birkaç kişiyle muhabbet ediyordu. Göz devirdim görmeyeceğini bile bile gösterirdim ben ona beni bırakıp insanlarla konuşmayı. Kapı çalınınca dikkat dağıldı. İçeriye uzun iri yapılı bir kız girdi sanırım bizden küçüktü.
Dediklerini başta dinlemedim ama sonra benim adımı geçirdiği bir cümle dikkatimi çekti.
"Müdür Yaprak Gökşin'i çağırıyor hocam."
Müdürün benimle ne işi olurdu ki? Afra'ya baktığımda o da dikkatli bir şekilde nöbetçi kıza bakıyordu. Gözlerimiz birleşince ikimiz de birbirimize ne oluyor bakışlarımızı attık. Gidip işin aslını öğrenmek için ayağa kalkıp kızla beraber dışarı çıkıp müdürün odasına doğru ilerledim. Kapıyı çalıp içeriye girdim.
"Hocam beni çağırmışsınız."
"Gel kızım." içeriye girince sinirle bana bakan müdürü ve yine sinirle bana bakan tarih hocasıyla karşılaştım. Bu kadının ne işi vardı burada?
" Sözlü kağıtlarını çalmışsın kızım doğru mu bu?"
Anlamayarak müdüre baktım.
"Anlamadım hocam." dedim tüm şaşkınlığımla. Ne sözlüsü ne çalması ne diyordu bu adam?
"Şahitimiz var seni sözlü kağıtlarını alırken görmüş. Hadi itiraf et yorma bizi."
"Ne şahiti ne sözlüsü ben anlamıyorum şu an sizi."
"Hocam çantasına bakalım itiraf etmeyecek."
Tarih hocasına yandan bir bakış attım. Yapmadığım şeyi nasıl itiraf edebilirdim ki?
"Hocam ben bir şey yapmadım gelin bakın çantama." dedim şaşkınlığım devam ederken. Efe haklıydı sanırım bir cenabetlik vardı üzerimizde gitmek bilmiyordu. Hep beraber sınıfa gittik çantama bakmak için. Çantamda bir şey bulamadıklarındaki yüz ifadelerini çok merak ediyordum. Sınıfa girince hemen çantamı alarak tarih hocasına uzattım.
" Bakabilirsiniz hocam."
Hoca çantanın içindeki her şeyi sıraya döktü ve eline birkaç kağıt parçası tutuşturdu.
"Bunlar hocam" müdüre bakarak söylediği şeyi beynim algılayamadı bir süre. Bunlar mı demişti o kadın?
" Bu yaptığın disiplin suçu biliyorsun değil mi Yaprak?"
"Hocam ben bir şey yapmadım ki."
Sinirlenerek saçmalamaya başladım."Kanıtlayamazsınız." dedim panikle.
"Kızım kağıt çantandan çıkıyor, seni alırken gören olmuş. Daha ne olacak? Aileni arayacağım." dedi ve sınıftan çıktılar. Ben de mal gibi ayakta kalmamak için yerime geri oturdum.
"Neydi o ellerindeki?" diye sordu Afra merakla.
"Sözlü müymüş neymiş anlamadım ki."
Kafamı sıraya gömerek düşünmeye başladım. Nereden çıkmışı bu sözlü kağıdı? Şahit demişlerdi biri benimle uğraşıyordu demek. Aklıma birden Leyla'nın dedikleri geldi. Dikkat et demişti. Demekki biri benimle oynamak istiyordu. Oynayalım bakalım.