İyi okumalar canlarım :)Kapıyı açınca hepsi karşımda durup bana gülümsüyordu ve Ardanın elinde de çok güzel papatyalar vardı.
"Hoş geldiniz de hangi rüzgar attı sizi buraya?"
"Yaprağımıza geçmiş olsuna geldik." dedi Serkan neşeyle.
"Bizi içeri almayacaksan geri dönüyorum." deyip gider gibi yapıp arkasını döndü Efe.
"Alırım da siz alınmak ister misiniz bilemedim. İçeride altın günü var.
" Altın günü mü dedin Allaahhhhh"
diye bağırıp hep bu anı bekler gibi hemen içeri girdi Berat. Arkasından da bizimkiler tek tek girdi Arda hariç.
Herkes girdikten sonra yavaş adımlarla içeriye girdi ve papatyalarla dolu çiçek buketini bana uzattı.
" Geçmiş olsun çiçeğimiz. "dedi gülümserken.
Gülerken beliren gamzelerine kaydı gözüm ne zamandır oradaydı onlar?
" Teşekkür ederim çok naziksiniz. Hadi geç içeri. "dedim ve montunu aldım Arda'nın. O sırada annem de geldi yanımıza.
" Hoş geldiniz oğlum geç içeri arkadaşlarının yanına ayakta kalma. "
" Geçeyim efendim. "dedi sanki kırılacakmış gibi çıkan kibar sesiyle.
Bizim Arda'nın içinde bir İstanbul beyefendisi yatıyordu herhalde.
Annem kulağıma doğru eğilip sinirle fısıldadı.
" Madem arkadaşların gelecek niye söylemiyorsun kızım? "
" Bilmiyordum ki geçmiş olsuna geldiler."
"İyi geç içeri de servis yap arkadaşlarına."
Ulan ben ne güzel yatıyordum hasta yatağımda bunların ziyareti yüzünden sıcak yatağımdan olmuştum.
"Nasıl oldun Yaprak kızım iyi misin?"
"İyiyim Şükran teyze teşekkür ederim."
"Çaydanlık döküldü diyorlar doğru mu?"
"Bana da ütüyle yaktı dedilerdi."
"Betül teyzecim ütüyle nasıl yaksın kız sırtını psikopat mı ki sırtını ütülesin." deyince Afra gülmemi tutamadım bir alemdi şu kadınlar.
"Hanımlar kaç kere anlattım doğrusunu arkadaşının elindeki kahve dökülmüş yanlışlıkla." deyince annem aralarında fısıldadı kadınlar.
Sonra Fatma teyze bize döndü ve kahverengi gözlerini belerte belerte konuştu.
"Bilerek yapmış olmasın kız?"
"Yok daha neler Fatma teyze." dedim kendime engel olamayarak. Kafalarında çok kuruyordu bu kadınlar.
"İnsanoğlundan her şey beklenir kızım ileride anlarsın ne demek istediğimi. Hayat tecrübesi bunlar hep."
"Kaç yaşında bu bilgeliğe ulaşabilirim acaba" diye sorunca Efe hepimiz ona döndük.
Sorusu sanki dalga geçmek için sorulmuştu ama ses tonu ve mimikleri gayet ciddi olduğunu belirtiyordu.
"İlahi çocuğum ne bilgesi biz sadece görmüş geçirmiş insanlarız." deyip çayından bir yudum aldı Fatma teyze.
Berat Efe'ye yaklaşıp sadece bizim duyacağımız ses tonuyla konuştu.
" Görmüş geçirmiş biri olmak istiyorsan ben sana gösterip geçiririm Efeciğim. "deyince Efe tabağındaki sarmayı Berat'ın ağzına tıktı.