AŞKA DÜŞMEK

14 2 2
                                    

Yeni bölüm geldi iyi okumalar, oy ve yorum atarsanız çok mutlu olurum öpüldünüz :)


Yeni bir haftanın vermiş olduğu üzüntüyle yatağımdan kalktım. Raporum bitmişti ve artık okula dönmem gerekiyordu. Duşa girmek için banyoya girdiğimde sırtıma bir göz gezdirdim. Birkaç yerde ufak yaralar dışında bir şeyi kalmamıştı. Daha ciddi yaralanabilirdim de cidden ucuz kurtulmuştum.


                 SOSİS SEVERLER

Afra: Yuppiii Yaprak kuşumuz geliyor. Alalım mı seni?

Berat : İstersen beni alabilirsin evden Afracığım. Hem yağmur da yağıyor romantik bir yürüyüş olur bizim için.

Afra: Yağmur suyunda boğul emi ben ne diyorum sen ne diyorsun ya?!

Ben: Gelirim ben, ayaklarım sağlam çok şükür.

Efe : Gelin beni alın lan tuvalette çok kalmışım bacaklarım tutulmuş.

Serkan : Abi Kardelen'in güzelliği şaka mı? Gördünüz mü paylaştığı fotoğrafı?

Arda : Yaprak beş dakikaya kapındayım.

Efe : Lan beni kurtarmaya gelseydin ya!

Arda: Seni Allah kurtarsın kardeşim, benim sana yapabileceğim bir şey yok.

Arda'nın mesajını görünce nedenini bilmediğim bir heyecanla hızlıca hazırlandım. Tam çantamı topluyordum ki biri mesaj attı. Arda gelmiş olmalıydı.

İmge : Bugün göreceğim ilk yüzün senin yüzünün olmasını istiyorum.

Mesajı okurken aptalca sırıttığımı fark edince kendimi toparladım.

Ben: Beni görene kadar gözün kapalı gezmen gerekecek o zaman.

İmge:  Benim gözüm zaten senden başkasını görmüyor da neyse.

İmge: Dışarısı çok soğuk ve yağmurlu sıkı giyin. Şemsiye almayı da unutma.

Arda arayınca imgenin mesajına görüldü atmak zorunda kaldım ve hemen aşağıya indim. İmgenin dediğini unutup şemsiye almamıştım ve cidden çok yağmur yağıyordu. Aptal kafam.

" Günaydın" dedi Arda mavileri parıldarken. Neşeli görünüyordu bu sabah.

Ben de aynı samimiyetle karşılık verdim.

" Hangi rüzgar attı seni buraya?"

dedim kapşonumu kapatırken. Arda da o sırada şemsiyesini açtı ve bana doğru tutarak yürümeye başladı.

" Küçük oyunumuzu unuttun galiba kıskandırmamız gereken bir imge var. Hem arkadaşımı özledim geldim olamaz mı?"

" Teşekkür ederim. " dedim mahçupca gülümserken. Şemsiyeyi işaret ettim gözlerimle.

"Hem şemsiye için hem de yardımın için."

" Neye ihtiyacın olursa ben senin için orada olacağım." dedi mavilerini gözümden ayırmadan.

Arda böyle deyince istemsizce utandım ve gözlerimi ondan kaçırdım. Cidden iyi arkadaşlara sahiptim ve bunun için çok şanslıydım teşekkür ederim Allah'ım.

                                  -

Okul bahçesine giriş yapınca soldaki bankta yağmurlu havayı umursamadan bekleyen Merti gördüm. Onu görünce direkt yüzümü çevirdim ve görmemiş gibi yapmaya çalıştım. Ama görmüştüm sırık sapığını ve o da bunu fark etmişti ne yazıkki. Yanımıza doğru gelmeye başlamıştı.

" Arda şu sırık bize doğru mu geliyor ben mi yanlış görüyorum?"

Arda cevap vermek yerine kitlenmiş Merte bakıyordu.

"Yaprak konuşabilir miyiz?"

dedi Mert saçalrından akan yağmur sularını dağıtırken. Şerefsiz çok da yakışıklıydı.

"Hayır." dedim net bir şekilde ve bir adım attım ilerlemek için ama Mert kolumdan tuttu. Mert kolumdan tutunca Arda da Mert'in kolundan tutup hayırdır sen bakışları yollamaya başladı.

" Sen laftan anlamıyor musun?" dedi sinirle Arda.

Sence anlıyor mu Ardacığım dedim içimden. Mert Arda'yı takmayarak kolumu tutmaya devam ediyordu.

"Arsız mısın oğlum sen?" dedim tüm sinirimle. Büyük ihtimalle sinirden yüzüm kıpkırmızı olmuştu.

"Yaprak hatalı olduğumun farkındayım lütfen sadece bir dakika."

Tam ağzımı açmıştım ki iki kişi koşarak aramızdan geçerek okula doğru girdi ve biri bağırıyordu.

" Kulun köpeyin olayım dedim köpek gibi beni kovala demedim ki!"

" Ulan bu güllerin dikenlerini tek tek sana sokmazsam bana da Afra demesinler. "

Arda ile birbirimize baktık ve aynı anda aynı şaşkınlıkla konuştuk.

" Afra mı?"

Deli danalar gibi koşan iki eşek bizim eşeklerdi. Merti orada bırakıp biz de onların peşinden koştuk.

" Kızım dursanıza ya dalağım eridi."

" Yaprak bunlar salak oldukları için koşuyorlar biz niye koşuyoruz güzelim?" dedi Arda nefes nefese koşarken onun birkaç adım gerisinde kalan bana.

" Ay ne bileyim ben bırakalım yesinler birbirlerini" dedim ve ellerimi dizime koyup soluklandım.

Çok yorulmuştum. Arda ya baktığımda o da nefesini toparlamaya  çalışıyordu.

Derse yetişmek için içeriye girmeye karar verdik. Tam bizim sınıfın oraya gelmiştik ki bir gürültü kopunca yönümüzü merdivenlere doğru yönelttik. Merdivenin ucunda iki büklüm olmuş bir şekilde Cem ve Afra yatıyordu. Berat da merdivenin başından korkuyla onlara bakıyordu. Afra başını kaldırıp Ceme baktı ve içinden söylediğini düşündüğü kelimeleri hepimizin duyabileceği bir tonda söyledi.

"Aşka düşmek böyle bir şey olmalı."

İMGE | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin