Bölüm 3: Orjinal Saat

7.5K 497 173
                                    

Kartta yazan şirket adresine vardığımda külüstür motorumu boş yerlerden birine park ettim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kartta yazan şirket adresine vardığımda külüstür motorumu boş yerlerden birine park ettim. Aslında ilk parayı almayı düşünmemiştim ama Kurtuluş para için kapıma dayandığında gururu siktir edip paramı almaya gelmiştim.

Uzunca, gökdelen tarzı binaya girdiğimde bakışlarım sekreterlerin olduğu yere kaymıştı. Arkadaki koskoca Ulusoy Holding yazısı doğru yerde olduğumu apaçık belli ediyordu. Üstümdeki kirli, mavi tulumla takım elbiseli adamların arasında epey sırıtıyordum.

Küçük adımlarla sekretere doğru ilerledim, o sıra bakışlarım kolumdaki yeni saatime takıldı. Uzaktan bile ışıl ışıl parlıyordu gümüşü. Satmadan önce biraz takmak istemiştim.

Geceki sarı herifin ismini verdiğimde ilk önce bakışları beni süzmüştü kadının, ardından telefonu alıp birkaç kişiyi aradı. Sonrasında çıkmam gereken katı söyleyip işine geri dönmüştü.

Söylediğini yaparak seri adımlarla asansöre yöneldim, sekreterin ilettiği kata vardığımda isminin yazdığı kapının önüne gelerek kapıyıa tıklatmadan içeri daldım.

"Selamunaleyküm."

Odada, sarı kafa hariç 10'a yakın adam daha vardı. Hepsinin bakışları anlamsızca bana döndüğünde benim adamın oflayarak elini alnına götürdüğünü görmüştüm. İstemsizce bu duruma güldüm. "Ne oldu Sarı? Utandırdım mı seni?"

Odadaki uğultular yükselirken bizimki yine garip aksanıyla sesli bir şekilde konuşmuştu. "Siz çıkın beyler, şu veletle az işim var."

"Son konuştuğumuz gibi, mühendisler odası imzanızı bekliyor Zeki Bey."

"Tamam Niko, halledeceğim."

Adamlar, büyük; yuvarlak masanın etrafında dosyalarıyla beraber toparlanırken adımlarım Zeki denen herifi bulmuştu. Önünde dikilirken diğer adamların çıkmasını bekledim.

"Sekreter biraz sonra geleceğini söylemişti," dedi Zeki kolundaki saate bakarken. "Bilsem erken bitirirdim toplantıyı."

"Biraz sonra geldim işte." dedim sırıtarak. Masasının önündeki ismi yazılı kaleme baktım. "Ivan mı kullanıyorsun Zeki mi?"

"Zeki."

Kısa ve net cevap vermişti. Aksanı ve isminden dolayı Rus melezi olduğunu düşünmeme neden oluyordu. Ensesine düşen saçlarını süzerken söze atıldım. "Kapanmayan bir hesabımız vardı hatırlarsan Sarı."

Zeki'nin yeşil gözleri bana çevrildiğinde yutkundum, ardından masasının çekmecesine gitti tek eli. "Ne kadar istiyorsun?" Çekmece gözünden küçük bir çanta çıkardığında ekledi. "Çok bir şey yok burada, 20 binde anlaşalım."

Bana söz hakkı vermeden bankotları sayıp çantayı bana uzattığında bakışlarım herhangi bir duygu belirtisi olmayan suratına çıkmıştı. Uzattığı çantayı alırken konuştum. "Yaran nasıl oldu?"

TAMİRCİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin