Bölüm 20: Kolların Arasında

5K 479 162
                                    

Zeki'nin gözünden:

"Kağan, yavaş davran biraz."

Daha yeni hastaneden taburcu olmasına rağmen dakika başı etrafa sataşıp başına bela açan veledin peşinden sürüklüyordum kendimi. Az önce sırf adamın teki bizi solladı diye arabadan inip herifi dövmeye kalkmıştı.

Tabii malımı tanıdığımdan o çıkmadan kilitlemiştim arabanın kapılarını. Bana baya kızmıştı ama yolu sağ salim bitirmiştik. Tamirhanenin önüne vardığımızda konuşarak arabadan indi. "Korktun mu dünya güzeli?"

"Ne korkacağım lan? Zaten burnun kırık, tekrar mı kıracaksın?"

"Hiçbir şey yapamazdı bize, aslan."

Kağan, her zamanki keko tavırlarıyla tamirhanesinin kepengine yöneldiğinde onun bu hâline gülmüştüm istemsizce. Dakikası dakikasını tutmuyordu, bazen bebekten hallice mızmızlanırken bazen herkese dayı kesiliyordu. O bebek hâlini bilmesem resmen hasım edineceğim adamlardan biriydi.

Ama şu an her yaptığı tatlı geliyordu gözüme nedensizce.

Garajın kepengini yukarı kaldırmasının ardından demir kapıyı da zorlayarak ileri ittirdi, çıkan gıcırtılı ses kapının yağlanması gerektiğini haykırıyordu. Atölyenin içinden kaldığı stüdyo dairesine geçerken göz ucuyla bana bakmıştı. "Hadisene Sarı. Ne izliyorsun?"

Beni çağırmasına karşı gülümsedim, arabayı kilitlememin ardından peşinden gitmiş ve dairenin içine girmiştim.

"Normalde beni buraya davet etmeyi pek sevmezsin de, şaşırdım biraz."

"Hâlâ aylar önceki muhabbeti yapıyorsun eşek oğlu eşek. Unutamadın bi' türlü."

Kağan'ın dairenin kapısını kapatmasını izlerken bir yandan ona cevap vermiştim. "Pardon? Sen beni dolandırmaya çalışmamış mıydın velet? Ölüyordum lan senin yüzünden."

"Ha o da vardı..."

"Yaa tabi." demiştim yüzü asılan çocuğa karşı. Gülmemek adına dudaklarımı birbirine bastırdım, resmen şu an suçkuluk duygusuyla vicdan azabı çekiyordu. Tek elimi gömleğime götürüp kaldırdığımda karnımdaki dikiş izini gösterdim. "Bu da senin eserin, bak."

Kağan'ın bakışları, geçen ay onun yüzünden yaptığım motosiklet kazası sonucu oluşan yarama inmişti. Yüzünün iyiden iyiye asıldığını gördüm, tam yarayı kapatacağım sıra esmer elini dikişe doğru uzatmıştı.

"Özür dilerim.."

Mırıldandı kendi kendine.

Normalde yarama dokunmasına izin vermezdim, ama parmaklarının değdiği yeri bir alev misali yakacağını beklememiştim. Karnıma dokundukça kasılıyordum, dişlerimi sıktığımda Kağan'ın bakışları bana çıkmıştı.

Gözlerinin dolduğunu görmemle kaşlarım çatıldı.

Sikeyim, adam yarama üzülüyordu ben sırf bana dokundu diye azıyordum resmen. Kağan ona bu gözle baktığımı bilse beni keserdi muhtemelen.

Hızla tuttuğum gömleği geri aşağı çekerek yaramı görünmez kıldım, ardından hafifçe gülümseyip iki elime Kağan'ın yanaklarından kavramıştım. "Lan bana bak, ağlayıp durma öldüreceğim seni."

"Ağlamıyorum amına koyayım. Ne zaman ağladığımı gördün?"

Güldüm, her bu soruyu sorduğunda gözlerinin dolduğunu fark etsem de görmezden geliyordum. Güçsüz görünmek istemediğini biliyordum. "Haklısın, hiç görmedim."

TAMİRCİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin