Bölüm 16: Sarı Saçlarına Deli Gönlümü Bağlamışım, Çözülmüyor

4.7K 427 85
                                    

🎵 Mihriban

***

"Senin sorunların var çocuk."

Zeki banka oturmadan önce demişti bunu, kaşlarını çatarak bakıyordu bana. Elinde tuttuğu soğuk birayı patlak dudağına bastırırken söylemişti bu cümleyi.

Söylediğine çarpık bir şekilde sırıttım. Artık aramızda tek dayak yiyen ben değildim. Gerçi benim yüzüm daha fena haldeydi.

Beni karakoldan sürükleyerek çıkarttığında el mahkum takip etmiştim Zeki'yi. Beyoğlundan aşağı bizi sürükleyerek Kasımpaşa sahiline getirmişti. Gece olduğundan kimseler yoktu sokakta, bira alacağını söylediğinde ise kaşlarım çatılmıştı. Bu saatte bira satılmayacağını söylememe rağmen bir tanıdığı olduğunu söyleyip iki bira almıştı.

Pişkin pişkin sırıtmıştı o biraları alırken, bak ben haklı çıktım dercesine.

Ben de en sonunda dayanamayıp piçin ağzına yumruğumu geçirmiştim.

Hiç sert değildi, hatta sabah dövdüklerimin yanında bir kedinin pati atması kadar hafif sayılırdı. Yine de mızmızlanıyordu.

"Ağlama lan ibne gibi. İç şunu."

Kendi kendime sinirlenerek konuştum, hâlâ sinirliydim de yumruk atınca geçmişti biraz.

Zeki, tam sokak lambasının altında olan, kapkaranlık sahili sarı, loş ışıkla aydınlanan bankı seçmişti oturmak için. Biraz önümüzde hemen deniz vardı, dalgalar boğaza vurdukça suyun vahşi sesi dolduruyordu kulaklarımı.

Oflayarak Zeki gibi, ayaklarımı bankın oturulan kısmına koydum. Ardından kalçamı sırtımızı yaslamamız gereken yere yerleştirmiş ve banka adla oturulmaması gereken bir biçimde oturmuştuk. Zeki'nin buz niyetine dudağına tuttuğu biraya uzandığımda dudaklarım arasından havanın soğukluğundan kaynaklı sıcak bir buhar çıktı.

"Vurdun bana, mutlu musun?"

Dudağını büzerek konuşmuştu.

"Çok mutluyum, tüm sinirim geçti vallahi."

Gülerek konuştum, o sıra kutu biramın kapağını açmıştım. Devriye gezme ihtimaline karşın alkolü gizli tutuyordum.

"Sakinleşeceksen arada vurabilirsin."

Gözlerimi devirdim, o sıra Zeki de birasından bir yudum aldı. "Kalsın, şu ay bitsin çıkacağım işten zaten. Bir daha görüşmeyiz."

Biramdan uzun bir yudum aldım, bakışlarım tam karşımdaydı, denizde. Marmara denizinde. Boğazda rüzgar çoktu, önümü izlerken gözlerimi kısmak zorunda kalıyordum.

Son kurduğum cümleyle ise sessizlik girmişti Zeki ile aramıza, buraya geldiğimizden beri didişip duruyorduk.

İlk defa ikimiz de susmayı tercih etmiştik.

"Neden, şimdi çıkmıyorsun işten o zaman?"

"Borcum var." Düz bir ses tonuyla konuştum. "Dereyi geçene dek ayıya dayı deriz."

TAMİRCİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin