4. Bölüm: Somut Kurtuluş ve Soyut Esaretler

18 2 6
                                    


🎶Merry Go Round of Life - Joe Hisaishi🎶

İyi okumalar.

İttirdiğim kapı yavaşça arkasındaki manzarayı bana sunarken vücudumdaki tüm gücün çekildiğini hissetmek beni afallatmıştı. Kendime gelmem gerekiyordu fakat bir türlü kafamı toparlayamıyordum. Ellerim buz kesmiş, kalbim atmayı bırakmış gibiydi. Oysa dışarda bir kötülük yoktu ki, asıl kötülüğü içeride bırakıyordum. Çok emindim ki başıma daha kötüsü gelemezdi. Gözlerimi birkaç kere kırpıp farkındalığımı tekrar kazanmaya çalıştım. Korkuların sırası değildi. Hayatta kalmam gerekiyordu.

Tahmin ettiğim gibi önüme serilmiş merdivenlere doğru birkaç adım atmışken aklıma gelen şeyle duraksadım. Arkamdan gelmemeliydi. Tekrar düşünmek için kendime fırsat vermeden geri dönerek canavara ve içinde senelerimi geçirdiğim inine bir kez daha bakmadan kapıyı çekerek gürültülü bir sesle kapattım. Gelen bip sesi ile kapının kilitlendiğini anlayarak emin olmak için elimdeki anahtarları kontrol ettim. Dışardaydım ve artık içeride olan oydu. Peki ya içimdeki bu ürkeklik neyin nesiydi? Sıradaki adımımı atmamın önünde ne gibi bir engel kalmıştı sanki? Buradan çıkmalıyım.

Beş adım içinde çıktığım merdivenlerin sonunda bir kapı daha vardı ve açık olduğunu anlayana kadar geçirdiğim saliselerde delirebilirdim. Aralık olan kapıdan son derece sessiz olmaya çalışarak geçtim ve bir koridorla karşılaştım. İçinde olduğum ev son derece sessizdi. Sol taraftan gelen ışık huzmesi ile koridorun sonunda görebildiğim odada bir koltuk başlığı seçebiliyordum. Salon olmalıydı. Sağ tarafı kontrol etmek için döndüğümde en sonda bir kapı olduğunu gördüm fakat çıkış kapısından çok başka bir odaya aitmiş gibiydi. Salona doğru sessizce yürüyüp kafamı uzattım. Aynı zamanda mutfak kısmı da olan bir salondu burası. Oldukça sıradan görünüyordu. Büyük bir alan için odanın bir köşesinde ayaklı bir lamba vardı sadece. Dikkatimi çeken şeyse son derece tozlu ve havasız oluşuydu.

Tekli koltuğun yanında bir başka kapı vardı ve onun yanındaki pencereden gördüğüm manzarayla çıkış kapısı olduğunu anladım. Evde ya da dışarıda hazır olmam gereken başka biri daha var mıydı emin olamıyordum. Bu ihtimal için bir yandan da gözlerim kullanabileceğim bir şey arıyordu fakat vakit kaybetmek de istemiyordum. Kapıya yöneldim ve olabildiğince sessiz bir şekilde açtığımda aralıktan yüzüme çarpan soğuk hava vücudum için bir şok niteliğindeydi.

Bana büyük gelen üstümdeki hırkanın kollarını çekiştirdiğimde dışarıyı kolaçan ediyordum. Çekirge sesi kulaklarımı sağır edecek derecedeydi. Evin biraz ilerisindeki yolu farkettim fakat yakınlarda başka bir ev daha yoktu. Ağaçlık bir alandaydık fakat ormanda değildik. Yol boyunca sıralı sokak lambaları vardı. Aklıma gelen fikir benim için tehlikeli olabilirdi. Bir şeyler ters giderse en büyük pişmanlığım haline gelirdi. Fakat görünürde başka bir evin daha olmadığı bu yerde bir tane bulana kadar ne kadar ilerlemem gerekirdi bilemiyordum. O süre içerisinde belki de uyanır, bir şekilde o odadan çıkar ve peşime düşebilirdi.

Telefon aramak için eve dönmeli miydim? Belki de polisi aramak o kadar da aptalca olmazdı. Kararsız kalmaya vaktim olmadığını düşünmüşken elimdeki anahtarlığın çıkardığı sesle bir arabası olma ihtimali bir ampül olup yandı zihnimde. Olmalıydı, böyle bir yere yürüyerek geleceğini sanmıyordum. Araba anahtarına benzeyen bir tane bulduğumda hemen tekrardan yolu ve evin etrafını kontrol ettim. Doğruydu. Eski, boyası dökülmeye yüz tutmuş kırmızı bir kamyonet evin yan tarafındaydı. Koşarak kapıyı denediğimde açık olduğunu gördüm.

Kilitlememişti bile. Yakınlarda insan olma ihtimali bu kadar mı azdı? Anahtarı kilide yerleştirirken ablamın üç belki de dört kere bana öğretmeye çalıştığı zamanları iyice düşündüm. Arabayı yolda tutabilirdim.

PİNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin