9. Bölüm: Bataklık Kızı ve Tanıdık Yabancılar

11 1 0
                                    

🎶Once Upon a December - Christy Altomare🎶

İyi Okumalar.

Filmler, bütün bunlardan önce hayatımda büyük bir yer kaplıyordu. Genellikle insanlar film izlemeyi severdi ama benim bunu biraz abarttığımın farkındaydım. Aynı gün içerisinde başka hiçbir şekilde deneyimleyemediğim kadar beni eğlendirir, eğitir, bilgilendirir ve bana ilham verirlerdi. Farklı duygu ve bakış açılarını ne kadar kendime uzak bulsam dahi anlayabilmeye ve empati kurabilmeye çalışarak saatlerimi geçirirdim. Sibel ve Mahir'in küçük sonsuzluklarında bir Ebru Gündeş şarkısına onlarla birlikte dans eder, Lucy'nin ardından büyülü bir dünyaya açılan o dolaba girer, Olcay'la birlikte bu dünyadan göçüp gitmeden kedimi emanet edebileceğim birini ararken insanların zalimliğinden kaçıp yalnızlığıma çekilir, Howl saçları yıldızlara benzeyen kadını beklerken kalbini avuçlarımın içinde tuttuğumu hisseder, Ayperi'nin arkasından hayatımın peşinden gider, farklı bağımlılıklarla savaşan karakterlerle birlikte ucunda durduğum bir uçurumda cenin pozisyonu alarak çaresizliğime ağlardım.

Kameralar ardında en büyülü şekillerde bu kadar çeşitli ve yoğun duygulara şahitlik edip bir yandan onları yaşayabilmek beni o filme sıkı bir iple bağlardı. Filmin dünyasına kapıldığım gibi yönetmenin kullanmayı seçtiği renk ve açılar zihnime kazınırdı. Hayal dünyasında yaşadığım söylenirdi belki de o zamanlar ve ben de o dünyanın beni gerçeğe hazırladığını savunurdum. Ailemin değerini bilir, arkadaşlarıma karşı bencil davranmaz ya da ne olursa olsun en büyük amacımın daha fazla ilerleyemeyecekken geriye dönüp baktığımda beni gülümsetecek anılar yaratmak olduğunu bilirdim. Her türlü sevginin peşinden giderdim. Bunu söyleyenlere o kamera ve hikayenin bana hissettirdiklerinden bahsetmek de güç gelirdi. Bir şeyi ne kadar çok seversek onun hakkında konuşmak da bir o kadar zor gelirmiş.

İzlediğim o hayatlar birçok duyguyu ilk elden olmasa da hissetmeme olanak sağlamış ve o zamanlar olduğum insanı büyük bir oranda şekillendirmişlerdi. Gerçekler benim hiçbir zaman hazırlanamayacağım kadar sert bir şekilde çarpmış ve inşa ettiğim çoğu inanç ve umudu alıp götürmüş olsa dahi o zamanlar olduğum kişiden memnun olduğumu hatırlıyorum. Odadayken bu hissiyatı zamanla unuttuğumu yeni yeni fark ediyordum. Bunun yanında karşımdaki bir şeyin güzelliğiyle beni kendisine bakakalmış bir hale getirmesi de arkada bıraktığım en tanıdık hislerden biriymiş meğer. Bu his beni etkisi altına aldığı gibi ona bakmaya devam etmeyi istememe sebep olur, beni meraka sürüklerdi. Bu tanıdıklığı arkada bıraktığımı üç gece önce, yine filmlerin etkisi altındaki bir kafede, ağa takılı kelebek dövmeli adamı gördüğümde anladım.

Gözlerimiz ayrıldığında ve ben o kafeden çıktığımda bu gömülü hissiyatın ne olduğunu hatırlayabilmiştim. Güzel bir filmin kapanış jeneriğini izlediğim onca zamanı da birlikte anımsadım bununla beraber. Dışarıdan küçük görünebilecek bu aktivitelerin beni o zamanlar ne kadar iyi hissettirdiği geldi teker teker aklıma. Benim kaçırdığım detaylar var mı diye internetin başına geçerek, daha sonrasında o filme dair işleyişi merak ederek bulup da izlediğim kamera arkası görüntülerini araştırırdım. Açık kahve tonunda bir defterim vardı benim, zihnimden ne taşıyorsa ona yazardım eğer çok etkilendiğim bir film bulduysam. Küçük, bana ait bir arşiv. Nerede olduğunu hatırlamıyorum şimdi düşününce ama eski odamdaydı sanırım. Alışveriş yapmış olmama rağmen annemlerden eski kıyafetlerimden bana bir çanta göndermelerini istemiştim. Çantada o defter yoktu. Onu sakladığım yerde çoktan bulmuş olduklarını tahmin edebiliyordum. Ya atılıp gitmişti ya da varlığı tamamen unutulmuştu konulduğu yerde. Eski eşyaları koyduğumuz büyük bir ardiyemiz vardı tavan arasında. Orada olabilirdi.

PİNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin