~Hoseok
Yoongi doktorun verdiği ilaçla uyuyakaldığında bende dışarı çıktım. Eunwoo banklardan birinde oturuyordu. Yanına gidip oturdum. Bakışları anında bana döndüğünde başıyla içeriyi işaret etti.
"O nasıl?"
"İyi...şimdi uyudu."
"Sevindim. Sevgilinin sakat olması çok komik olurdu. Adın lekelenirdi."
"Dalga geçme! O şuanda hasta! Yaptığın hiç hoş değil!"
"Ah peki peki."
"Sen nerden böyle?"
"Asıl sana sormalı. Sanki 1-2 saat öncesinde mükemmel bir partiye gitmişsin gibi."
"Aslında...tam olarak öyle değil ama gibi."
"Hm...aslında bende seninkiyle bardaydım. Baktım kavga şiddetleniyor, polisi aradım. Hepsi çil yavrusu gibi etrafa dağıldı."
"Ne? Onlara yardım etmek yerine kavgayı mı izledin?"
"Evet. Kendime boşu boşuna düşman edinmek istemezdim. Hem senin sevgilin gibi maço biri de değilim. Kavga edemem."
"Ne güzel ne güzel. Sen kavga edemezsin diye adamın omzu kırılıyordu!"
"Tamam tamam...illaki birinden hesap soracaksan yan odada kavga ettiği çocuklar var. Git onlarla konuş."
"Evet, konuşacağım. Hemde şimdi."
Yanından kalkıp işaret ettiği kapıyı tıkladım. İçeriden ses gelmediğinde kapıyı açıp içeri girdim. 3 kişi ayrı ayrı yataklaklarda uzanmış yatıyordu. Onlara hesap sormaya gelmiştim ama onlar Yoongi'den daha beter bir durumdaydı.
Birinin bacağında sargı vardı. Diğerinin başında de kolunda, sonuncununsa çoğunlukla yüzünde morluklar vardı.
"Hey sen!"
En sondaki bana bakıp bağırdığında kaşlarımı çattım. Tanıdık gelse de çıkaramamıştım bu kahve saçlı genci.
"Neden geldin buraya?! Halimize gülmek için mi?!"
"Siz...beni tanıyor musunuz?"
"Seni kim tanımaz! Üniversitenin feminen oğlu Jung Hoseok! Beni unuttun mu? Kim Jin Young!"
"Jin Young?"
∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
"Hadi Gin! Geç kalıyoruz!"
"Geldim! Bekle geldim!"
Jeongin çantasını alıp yan koltuğa bindi. Hazır olduğumuzda arabayı çalıştırıp okula sürdüm. Seul'a ilk taşındığım için zorluk çekmemek adına kuzenim Jeongin'le kalıyordum. Benden küçüktü. Oda bir feminendi. O öncü olmuştu bana.
Birkaç sokak geçmiştik ki, arkamızdan gelen araba bir anda gaza basıp önümüzde durduğunda ani frenle arabayı durdurdum. İkimizinde iyi olduğunu anlayınca arabadan inip önümdeki arabadan çıkan 3 kişiye döndüm.
"Hey! Ne yapıyorsunuz?! Bu yaptığınız suç!"
Arabadan inenler bana doğru adımladığında Jeongin'de arabadan indi. Üçüde karşımıza geldiğinde sırıtmaya başladı.
"Bakın kimler burdaymış? İki feminen kuzen!"
Jeongin'i arkama aldım. Çatık kaşlarla onlara bakmaya başladığımda daha çok gülmeye başladılar.
"Bizim yaptığımız suç! En azından utanç verici bir şey değil!"
Bizi baştan aşağı süzüp konuştuğunda arkamı döndüm. Sanırım burdan gitmeliydim.
"Hadi Gin, arabaya."
Onu arabaya ilerlettiğim sırada kolumdan tutulup durdurulmuştum. Gin sorar gözlerle baktığında rahatlaması için gülümsedim. Arabayı işaret ettiğimde başı önünde eğik bindi.
Önümdekilere döndüğümde az önce konuşan, kolumdaki elini belime diğerini boğazıma atıp, vücudumu arabaya yapıştırdı. Dudaklarımdan bir çığlık döküldüğünde arabanın kapısı açıldı.
"Hoseok!"
Diğer ikisi onu tuttuğunda yüzü bana döndü.
"Utanç verici. Gerçekten de utanç verici! Aynada kendini güzel mi sanıyorsun? Eğer öyleyse tam bir aptalsın! Gerçekten pantolon gömlek giymek bu kadar zor mu? Ne tür bi kaçıksınız siz? Senin yerine bizler utanıyoruz cidden! Hiç kötü hissetmiyor musunuz? Şu kılığınıza kıyafetinize bakın! Cidden siz...anne babanızdan bile utanmıyor musunuz?"
Hala eli boğazımdayken bir elini bacağımda gezdirmeye başladı. Bacaklarımı oynatıp çırpındığımda boğazımı sıkmıştı.
"Ne tür fantezileriniz var sizin? Kedi kostümü filan da giyiyor musunuz? Tch tch tch! Gerçekten de...utanç verici."
"Bırak! Bırak beni!"
"Oy canın mı acıdı?"
Biraz daha sıktığında bağırdım.
"Beni dinle rezil! Seninle yan yana dahi gelirsem, seni giydiğin bu etekte boğarım duydun mu? Unutma adımı. Kim Jin Young."
Arabalarına bindikten sonra gitmişlerdi. Jeongin yanıma geldiğinde yere çökmüş ağlıyordum. Her halimle nefret ediliyordum. Nasıl sevilecektim ben? Nasıl sevecektim?
∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
"Jin Young?"
"Aynen öyle. Kim Jin Young."
"Sen-"
"Sus! Konuşma! Çık git burdan! Lanet yüzün o kadar kötü görünüyor ki! Varlığını hissetmek bile iğrenç! Git burdan! Git!"
Kapıyı hızla çarpıp hastanenin dışına çıktım. Bulduğum ilk taksiye atlayıp sahile yol aldım. Üstümdekileri umursamadan yere oturup ağlamaya başladım.
O günden sonra Jeongin kendi evine dönmüştü. Okulda onlarla karşılaştığım her saniye yönümü çevirirdim. 2 sene boyunca hiç yan yana dahi geldiğimiz olmamıştı.
Neden mi benden nefret ediyordu? Homofobikti. Onlar bırakın erkeklerin birlikte olmasını, feminen giyinmesini bile kaldıramazlar.
Sevilmiyordum. Hiçbir halimle. Ben kimdim aslında? Hangi Hoseok? Taehyung'un kırıp parçalara ayırdığı Jung Hoseok mu? Yoksa Yoongi'nin yanında kendini evinde hisseden Hoseok~shi mi?
Ona olanlar? Benim yüzümden olmuştu. Yoongi bana kötü şeyler söylemelerine dayanamamıştı. Ben, onu reddetmişken bile benim için bu hale gelmişti.
Yarım saat geçti.
1 saat geçti.
2 saati geçti.
Hava karardı, güneş neredeyse battı ama ben gitmedim. Aynı yerimde aynı şekilde saatlerce oturdum. Uykum gelmişti. Gözlerimi kapattım. Sabah uyandığımda kendimi Yoongi'nin dizlerinde yatarken buldum.
∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
Ay Helü! Nasılsınız? Ben iyiyim diyelim.
Nasıldı bölüm? Hoşik aşkım! Fotoğraf gelmiş! Aşk adamım ya! Asker kıyafetlerinin içinde ne de yakışıklı ama! Yoongi'mmmm!Oy ve yorum yapmayı unutmayın!
Sope'la Kalın☀🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Me /Yoonseok
FanfictionHoseok eski sevgilisi Taehyung'u kıskandırmak için sokakta kendisine sarkıntılık eden adamı öper.