12

142 22 28
                                    

Jeongin

"Ah!" Diyerek inledim.
Parmağımdan gelen kan ile bıçağı hızla tezgaha bıraktım.

"Jeongin!" Yeonjun hızla yanıma geldi.
Elimi tutarak hızla suya tuttu parmağımı.
Biraz derin kesmiştim.

"Off oğlum dikkat etsene ya!" Diyerek sesini yükseltti.
Birşey hissetmiyordum, acıya da duyarsızlaşmıştım iyice. Sessiz kaldim.

"Gel benimle" diyerek beni dışarı sürükledi ve restorantın arka bahçesine çıkarttı. Kenarda duran sandalyeye oturdu ve ilk yardım çantası alarak yanıma geldi.

Parmağımla ilgilenmeye başladı. Hiçbir tepki vermemem onun da aklını karşıtırıyordu.
Elime birseyler sürdü. Ardından bez ile sardı.

Kucağındaki ilk yardım çantasını kenara kattı.
"Ne bu dalgınlık jeongin noluyor?" Dedi.

Ses vermedim boş gözlerle yeri izliyordum.

"Hyunjin de mi konu?" Diye sorunca ilk kez tepki vererek kafami aşağı yukarı salladım.

"Noldu?" Dedi tekrar.

"A-anlamıyorum." Dedim. Güçlük çekiyordum çünkü canım yanıyordu. Kalbime saplanan ağrı dinmiyordu.

Saçlarımızı boyadığımız günün üzerinden iki hafta geçmişti.
Bu iki haftada benden uzaklaşmıştı. Aramızda sorun olmamıştı. Onun bir sorunu vardı ve bende kaçıyor gibiydi.
Benden soğudu mu diye düşünmekten kafayı yiyecek duruma gelmiştim.

Gözlerim ağırdan dolmaya başladı.
Yeonjun da sırıtma sıvazladı.
"Anlat hadi." Dedi.

Burnumu çektim.
"Benden uzaklaşıyor. Yeni iş yerinde çalışmaya başladığından beri eve gelmemezlik yapıyor gelince konuşmuyor, yüzüme dâhi bakmıyor. Sorduğum sorulara kısa kisa cevaplar. Gece oluyor aynı yatağa bile girmiyoruz. Birbrimizi göremiyoruz. Uzaklaşıyor o benden.
Canım yanıyor. Benden soğuduğunu düşünmeden edemiyorum. Ben mi birşey yaptım acaba diyorum yanına yaklaşıyorum benden uzaklaşıyor. Mesafeli davraniyor."
Ard arda hıçkırdım ve ağlamaya başladım.

"Benden gidecek diye korkuyorum, her dakikası acaba 'herşey bitsin' diyecek mi diye korkuyla bekliyorum. eve döndüğümde bütün eşyalarını toplayıp gitmiş mi diye bakıyorum.
Kafayı yiyorum.
Ben eski halimizi özlüyorum.
Ben Hyunjin'imi özlüyorum."
İşte bu benim patlayışımdı, nefes almadan ağlamaya başladım.

Yeonjun bana sarıldı.
"Birşey olmuştur eminim. Hyunjin seni bırakacak veya senden soğuyacak biri değil. Bu adam sekiz yıl bekledi bu anı. Bu günler icin yıllarca hayal kurdu. Birşey olmuştur eski haline dönecektir."

Kelimeler etki etmiyordu ağlamaya devam ediyordum.
Birden gelen zil sesi ile yeonjun benden ayrıldı.
Cebinden telefonu çıkartıp üzerindeki yazıyı okuyunca kalkıp gitti.

Derin bir nefes aldım burnumu çekip arkama yaslandım.

Bileğimdeki bilekliğim ile oynamaya başladım. Hyunjin'indi bu bileklik. Aldığımı hiç fark etmemişti belki yada görüp hcibisey dememişti. Mavi renkti bileklik. Bizim en sevdiğimiz renkti.

Bileklige baktıkça gözlerindeki yaslar daha hızlı süzülmeye başlandı.

.
.
.

Hava kararmış eve dönmüştüm. Odaya çıkmaya korkuyordum. Hergün ki korkum olmuştu artık.
Acaba bu sefer eşyalarını toplayıp gitmiş miydi?

Derin bir nefes alarak ağır ağır çıktım basamakları. Kapının koluna tutunup yavaşça indirdim. Derin bir nefes aldım.

Titreyerek gardrobun önünde durdum. Ağlamaya hazırdım. Gözlerim dolmuş çenem titremeye başlamıştı çoktan. Tanrıya yalvarıyordum.

Gardrobu açtım.
Nefesim tekledi.
Eşyaları yoktu.
Odanın içinde hıçkırıklarım yankılanmaya başladı. Yere çöküp şiddetli şekilde ağlamaya başladım.
Gitmişti, o kadar söz, yemin hepsi boş muydu? Hepsi yalan mıydı?
Canımdan çok sevdiğim, herşeyim olan adam gitmişti. Beni birakamayacağına tek inandığım insan.

Birden evin içinde Zil sesi yankılandı. Acaba diyerek hızla ayaklandım. Gözyaşlarım parkelere damlarken hızlı adımlarla aşağı indim.

Kapıyı açtım.
Gelen o değildi.
Yeonjun'du.

Ayaklarım artık hareketi kesmişti. Titriyordu. Gözlerim kararıyordu yavaşça. Basım yavaştan dönüyordu.

.
.
.

Gözümü açtığımda salonda koltuktaydim.
Mutfaktan sesleri duymamla yattığım yerden hızla doğruldum.
"Hyunjin!" Dedim.

Ayağa kalkacağım sırada mutfaktaki Yeonjun yanıma ulaştı.
"Oh sonunda, iyi misin?" Dedi yanıma gelerek.

"O gelmedi mi?" Diye sordum.
Yeonjun ise başını eğdi.

Sehpanın üzerindeki telefonuma uzandım. Hızlıca rehbere girdim.
Numarasını aradım.
'bu numara kullanılmamaktadır' sesini duyunca nefesim kesildi.

Numarasını değiştirmişti...

Rengim iyice solmuş, fazla kötü görünüyor olacağım ki Yeonjun konuşmaya başladı.
"Jeongin kötüleşeceksin, sakinleş."

"Gitti." Dedim sessiz bir şekilde.

"Yalan söyledi bana! Bırakmayacaktı hani! Hani gitmeyecekti bir yere! Sikeyim nerede bu! Numarayı değiştirmek ne demek! Madem sevmiyordun baştan çıkmasaydın bu yola!" Avazım çıktığı kadar bağlıyordum.

"Benim salak kafam! Gerizekalı kafam, inandım güvendim ben ona. Ya ben ona aşık oldum ya! Kullanıp atmak mıydı amacı!" Kendime vurmaya başladım. Deli gibi ağlıyordum.

Yeonjun kollarımdan tuttu. Sıkıca sardı.
"Ya ben ona aşık oldum Yeonjun. Beni kendine bağladı. Şimdi de siktir olup gitti."
Kafamı yeonjunun omzuna yaslayarak daha da çok ağlamaya başladım.

"Bir sebebi vardır illa. O seni birakmaz biliyorsun. Geri dönecektir bak eminim."
Dedi sırtımı sıvazlarken.

"Bari son kez vedalaşsaydım onunla. Yemin ederim hiç bırakmadan sarılırdım."

"O seninle vedalaşmak istemezdi Jeongin. Hyunjin, vedalaşmamışsa geri dönecektir."
Dedi kesin bir dille.

...

yeonjun:

Zar zor uyudu, gel artık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zar zor uyudu, gel artık.

Hyunjin:
kapıdayım.

sakura, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin