3

260 32 14
                                    

jeongin

04.48

Gelen seslerle yavaşça gözlerimi araladım. Yataktaydım ve az önce duyduğum sesler  yüzünden uyanmıştım. Tekrar uyumak için gözlerimi kapattığımda arkamdan ses gelmeye devam etti.

Hyunjin konuşuyordu. Bu saatte kiminle konuşuyordu daha güneş bile doğmamıştı, sırtım ona dönük olduğundan yüzünü giremiyordum. Seslerinin devam etmesi ile yatakta ona döndüm.

Onu görmemle hızla yataktan doğruldum. Şuan kabus görüyordu ter içinde kalmış yüzü kıpkırmızı olmuştu, birşeyler mırıldanmaya devam ediyordu. Onu uyandırmak için ona dokundum ve seslenmeye başladım.
"Hyunjin!"

Adını söylediğim anda birden gözlerini açtı. Nefes nefese kalmış şekilde soluklanmaya başladı. Gece benim için getirdiği suyu almak amacıyla komodine uzandım ve yataktan doğrulamasına yardım ettim. Bir kaç yudumda bütün suyu kafasına dikti ve hiç beklemediğim bi şekilde ağlamaya başladı.

Ne olduğunu anlamadan ona bakmaya devam ederken yavaşça ona yaklaştım. Ellerimi yanaklarına yerleştirip gözyaşlarını temizledim. Ben gözyaşlarını her sildigimde onlar tekrardan yenileniyordu.

Hıçkırıkları bir anda yükseldi ve birden bana sarıldı. Başını omzuma yasladı kollarını belime sardı sıkıca. Nefesleri hızlanıyor ard arda hıçkırıyordu. Sıcak nefesleri tenime çarpıyor kalbim çarpıyordu. Ellerimi saçlarına attım ve konuştum.
"Geçti. Sadece bir kabustu."
Saçlarındaki elimi yavaşca sırtına indirdim ve sırtını okşamaya başladım.
"Geçti Hyun. İyisin, iyiyim. Buradayım, yanında. Bi kabustu uyandın ve bitti."

Yavaşça hıçkırıkları azaldı ama nefesleri hala çok hızlıydı. Nefes almakta zorlanıyor gibiydi.
"Jeongin." Dedi zar zor. Kafasını omzumdan kaldırdı.
"Bu evden çıkalım, lütfen. Boğuluyorum." Dedi.

Yavaşça yataktan kalktık birlikte. O kapıya ilerleyip odadan çıktı. Bende Gardrobunu açıp iki ceket alıp onun peşinden aşağı indim ve evden çıktık. Ceketinin birini ona verdim o giyerken bende diğerini giydim. Büyük gelmişti ellerim gözükmüyordu. Fermuarı yukarı çekip peşinden ilerledim.

Beraber yavaş adımlarla sahile ilerleyorduk. Hava hala karanlıktı. Kayalıklara ilerleyip her zamanki yerimize oturduk. Uzun süre sessiz kaldık ikimiz de, sonra o konuştu.
"Jeongin. Ben katilim."

Dediği şeyle birden kaşlarım çatıldı.
"Ne?" Diyebildim sadece.

Burnunu çekti ve konuştu.
"Demiştim ya ailem trafik kazasında öldü, bunun sebebi benim işte."

"Nasıl?" Diye sordum tekrar.

Kafasını eğdi ardından derin bir nefes aldı.

"Ehliyetimi yeni almıştım. Onları bir yere götürmek istedim. Hep birlikte arabaya bindik, yanımdaki yolcu koltuğuna babam, arkaya annem oturdu. Bende hız yapmayı severdim. Eğlenmek için hız yaptım ikisi de defalarca uyardı ama umursamadım o zaman yaptığım eğlenceli geliyordu. Bu eğlence uzun sürmedi, sağdan gelen kamyonu görmedim. Annem ve babam sağ tarafta oturuyordu bu yüzden cok ağır hasarlar aldılar. Üçümüz de hastaneye kaldırıldık. Çok Fazla kan kaybettiler ve ikisi de öldü o gece... Benim yüzümden."
Şiddetli ağlayışları tekrar başlamıştı.

Boğazım düğümleniyordu ne demek gerektiğini bilmiyordum.
"Böyle olmasını sende istemezdin. Onlara zarar gelmesini, onların ölmesini istemezdin." Diyebildim sadece.

Burnunu çekti ve konuşmaya devam etti.
"Ondan sonra uzun süre eve giremedim. Burada sabahladım her gün, aylarca. Ve yanımda sen vardın. Hiçbirsey yapmamış gibi hissedebilirsin ama benim iyileşme sebebim sendin Jeongin. İyileşmenin yolunu sende buldum. Fark etmeden bana neler yaşattığını nasıl iyi geldiğini anlayamazsın. Mesela geceleri ağlaya ağlaya şarkı söylerdin. O ses, şarkılar  benim tutunma sebebim oldu. Seni hergün burada görmek bile benim tutunma sebebim olmaya yetti. Seni dinledim her gece, seni ve dertlerini. Sonra bazı şeylerin farkına varmamı da sağladın.
Beni yaşattın Jeongin.."

sakura, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin