final

246 29 16
                                    

Hyunjin

5 ay sonra

Gözlerimi açtığımda kollarım arasına sarılı minik beden ile uyandım. Her güne bu manzara ile başlamak kadar mükemmel birşey yoktu benim için. Dağılmış sarı saçları pembe pembe parlayan güzel dudakları. O kadar güzel bir manzaraya sahiptim ki benim sahip olduğum bu mükemmellige kimse sahip olamaz diye aklımdan geçirmeden edemiyordum.

Bugün tanışmamızın üçüncü Yılıydı. Aslında benim için 11. Yıl. Ona olan aşkımla geçirdiğim koca bir onbir yıl var. Ona 14 yaşımdan beri aşıktım ve o aşk hergün daha da artarak devam ediyordu. Beraber geçirdiğimiz bu üç yıl benim için unutulmaz ve muhteşemdi, onun içinde öyle. Çoğu zamanlar zorluklar yaşasakta hepsini beraber atlatmayı başarmıştik.

Düşüncelerim ile tebessum ettim. Yanaklarına öpücüklerimi bıraktım ardından parlayan pembe dudaklarına. Bir süre sonra huylanmış ve yavaşça gözlerini açmıştı.
Beni görmesi ile tatlı tatlı sırıtmaya başladı.
Onu böyle gördükçe deliriyordum işte. Bi insan bu kadar tatlı olamazdı, imkanı yoktu.

Dayanamayarak yanağını issirmaya başladım -bu huyumu birakamiyorum, onu yemek istiyorum- o ise bağırmaya ve beni uzerinden itmeye başladı.
"Ya! Ben sana kaç kere söyledim beni issirma diy- ah!" En sonunda ayrılmıştım. Kaşlarını çatmıştı. Yanağını elinin tersi ile sildi. Ve sonra sinsi sinsi gülmeye başladı.

"Hayır Jeongin" diye uyardım. Omzunu silkti. Ve bir anda üzerime atlayıp boynumu issirmaya başladı. Ben her ne kadar kıyamıyorsam o acımadan issiriyor, resmen hıncını çıkartıyordu.
En sonunda ayrıldığında boynumun diş izleri ile dolu olduğunu biliyordum.
Doğrulup yatak başlığına sırtımı yasladım. O ise kucağımdaydı.

İkimiz de yarı çıplak bir haldeydik altımızda bir tek şort üstümüzde ise hicbirsey yoktu. Ellerini saçlarıma attı nemli olduğunu fark edince gözlerinde remsen kırmızı ışıklar belirdi. Evet Hyunjin, birazdan öleceksin.

"Gece duştan sonra saçlarını kurutmadın mi?" Ses vermeyince sinirini belli etti.
Göğsüme bir tane geçirdi. "Sonra hasta oldum diye ağlamaya başlıyorsun! Tabi bakan var sonuçta. Hyunjin hasta olsun Jeongin de ona baksın!"

Elimi beline atıp iyice kendime çektim. "Ama güzelim, sen kurutursun diye yanına geldim baktım uyumuşsun bende vazgeçtim kurutmaktan."

"Kendin kurtarmıyor musun Hyunjin?" Dedi sinirle.

"Sen kurut istedim." Dedim. Burnuna öpücük bırakırken.

Çatmış olduğu kaşlarını serbest bıraktı.
"Bu gece yemeğe çıkalım mi sevgilim?" Diye sordum.

"Ne yani benim yemeklerimi beğenmiyor musun? O yüzden mi dışarda yemek istiyorsun." Dedi.
Jeongin'in normal huyu iste lafı dolandırıp beni suçlu bulmayı seviyor.

"Sevgilim, soylediklerimi başka yerlerinden anlamasan mı? Ben öyle birşey mi dedim?"
Omzunu silkti.

"Hadi affettim bu seferlik." Diyerek kucağımdan kalktı.

Yerdeki tişörtunu alıp üzerine geçirdi. "Saat kaçta gideriz?" Diye sordu.

"Akşam sekiz için rezervasyon ayarladım." Dedim.

Kafasını sallayarak banyoya geçti.

.
.
.

Hazırlanmış arabayla restoranta gidiyorduk. Sahil kenarında bir yerdi. Arabayla konuma doğru gidiyorduk. Gözüm sürekli yanımda oturan Jeongin'e çarpıp duruyordu.
"Jeongin ya, biz eve geri mi dönsek. Sen yemek yaparsın daha güzel."

sakura, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin