☕altı☕

247 35 11
                                    

19.10.2023

"Hey, James! Kütüphaneye gelmek ister misin?"

Aynı bölümde oldukları bir kız sormuştu bunu ama James kütüphane ortamında çalışacak havada değildi. Bu yüzden kibarca reddetti.

"Başka zaman."

Odasının kapısını açtığında Remus heyecanla yanında bitti.

"James! James! James!"

Yerine duramıyordu.

"Ne oldu?"

"Bir iki haftaya eve geçebilirmişiz. Tadilat düşündüklerinden erken bitecekmiş!"

Remus heyecanla arkadaşına sarıldı.

"Hadi canım!"

İkisi de çok sevinmişti. Son zamanlarda James'in kafasının yorgunluğunu biraz da olsa dağıtabilecek türden güzel bir gelişmeydi evlerine çıkabilmeleri.

Remus vizelerden sonra eşyalarını yavaş yavaş toplamalarından bahsetti. James de onayladı.

"Vizelerden sonra toplarız her şeyi."

"Sonunda kurtuluyoruz yurt hayatından! James çok mutluyum ya şu an."

"Ben de öyleyim Remus, emin ol."

James son vizelerine odaklanmayı istiyordu yoksa sonrasında toparlanması zor olacaktı. Ama elinde değildi. Dersler dışında her şeyi düşünüyordu.

Kendini zorlayıp gece geç saatlere kadar çalıştı. Artık bir şeyleri yerine koyması gerekiyordu.

Hayatında kafasına milyon tane soruyla geçirmezdi. Belki de geçirebilirdi. Çünkü o milyon tane soru bir kişiye denk geliyordu. O bir kişi de aklına, kalbine.

Hani bazen bir insana aniden vurulduğunuzu hissedersiniz. Birden sizi heyecanlandırmaya başlar. Öyleydi işte.

Vizeden çıkıp kendini bahçede bulduğunda kolunda bir el hissetti. Karşısında Regulus vardı.

Gözlerine inanamadı başta. Regulus yanına gelmişti. Kendi isteğiyle, hiçbir baskı olmadan James'e gelmişti.

James ne olduğunu soracaktı ama Regulus bu fırsatı ona vermedi. Sessiz bir şekilde yürümeye başladılar.

Yarım saat uzaklıkta, kafenin oralardaki parka gittiler. Parkın kenar taraflarında güzel bir meşe ağacı vardı.

Altına oturdular, Regulus kafasını ağacın gövdesine yasladı.

Bir süre konuşmadan oturduktan sonra Regulus konuştu.

"Bazen kendini fazlalık gibi gördüğün oluyor mu?"

Derin iç çekmişti. Elindeki sigarasını yaktı.

"Fazlalık mı?"

James ilk Regulus'a sonra sigaraya baktı. İçtiğini düşünmemişti.

"Evet. Sanki varlığın koskocaman bir hataymış gibi."

Sigarayı daha uzun çekti.

"Kendini böyle mi görüyorsun?"

Merakla Regulus'a bakıyordu ama Regulus onun gözlerine asla bakmıyordu.

"Kendimi öyle görmüyorum, öyleyim." diye fısıldadı.

James ne diyeceğini bilemedi.

"Seni neden buraya getirdiğimi de bilmiyorum ayrıca. Öyle aniden verdiğim bir karardın."

James anlıyor gibiydi biraz. Regulus onu bir şekilde düşünüyordu ama bunu belli etmeyecek kadar tedbirli davranmak istiyordu.

Anlamadığı yerler de vardı. Bir insanın size söylediği kadarıyla onun hikayesini tamamlamanız zor oluyordu.

Özellikle o insan benden uzak dur diyip kendi isteğiyle sizin yanınıza geldiğinde ve size karmaşık sorular sorduğunda.

"Kalbimi kırmaya çalışıyorsun ama kırılmıyorum Regulus."

Regulus ilk defa ona baktı. James ilgisini fark edince devam etti.

"Neden beni incitmeye çalışıyorsun? Senden uzak durmam için mi? Uzak durmamı istiyorsan neden beni buraya getirip üstten sohbet etmeye çalışıyorsun Regulus? Seni anlamamı mı istiyorsun yoksa hayatından kaybolmamı mı kararını ver."

Regulus ağzını açmadı. James'in gözlerine odaklanmıştı.

"Bu mu yani cevap vermeyecek misin?"

Regulus'un telefonu çaldı. Aramayı reddetti.

"Gitmem lazım."

"Şaşırmadım." dedi James bıkkın, zaten ne olacağını bilen ifadesiyle.

Eve gittiğinde Remus'un itirazlarına rağmen yemek yemedi. Onun yerine eşyalarını toplamaya başladı.

Bir an önce yurttan kurtulmak istiyordu.

___________________

Biz geldik. Güzel güzel yorumlar falan atıyorsunuz dikkat edin sizi yiyebilirim.

Çok yoğun bir dönemden geçiyordum ama artık rahatım.

Doya doya bölüm yazıp Regulus ve James'i başgöz edeceğim.

Lütfen oy ve yorumlarınız ile beni motive edin.

Kendinize çok çok iyi bakın. Görüşürüzz.<333




12432 // jegulus ✓✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin