27.10.2023
"Nasıl ya? Sevgilisi olduğuna emin misin? Belki değildir."
Remus anlamaz şekilde başını salladı. James ona dünü anlatmıştı. Sabah kahvaltılarını yaparken. Remus gidip bir şeyler almıştı kahvaltı için.
"Sevgilisi değildir mi? Sevgilisi olması çok mantıklı değil mi? Bunca zaman beni kendinden uzak tutmak istemesi, sürekli kaçıp durması, benden rahatsız olması. Hepsi sevgilisi olduğundan."
James ağzına bir zeytin attı.
"Hadi ama James. Salak mısın? Onun ağzından dinlemeden, olayı bilmeden bu kadar alınganlık yapman normal değil."
Remus çok rahat söylemişti sözlerini.
"Belki de..." dedi James ama lafını bitiremedi sesli bir şekilde.
"Belki de ne?"
Belki de onu unutmak için bahane arıyorumdur. Belki de nefret etmeye çalışmalıyım. Ondan soğumayalım. Kalbimi acıtıyor olmasından iyidir. Zaman geçtiği sürece unuturum onu.
"Belki de hiç değmezdi."
Konuyu kestirip attı.
🤎🤎🤎
Kampüsteki dersleri bittikten sonra kahve ihtiyacı duydu James. Saat geç olmuştu. Her zaman gittiği yere gidemezdi değil mi artık? Sonuçta garip olurdu. Ama farklı bir yere gitmek istemiyordu.
Arka cebinden telefonu çıkartıp kafelere baktı. Hepsi de çok yapay duruyordu.
Mecburen pek uzakta olmayan bir yere gitti. Berbat olduğunu bile bile.
Kahvesini alıp çıktığında duyduğu ses onu bulunduğu yere çiviledi.
"Akşam akşam berbat bir kafeden neden kahve alıyorsun?"
Regulus soğuktan kıpkırmızı olan burnuyla, bu James'in çok dikkatini çekmişti, yanında belirmişti. Üzerinde kabanı vardı yani işi bitmişti.
"Erken çıkmışsın."
"Eh, bana gerek olmadığını söylediler."
James yürümeye başladı. Regulus da ona eşlik etmeye.
Neden uzak durmaya çalıştıkça yanımda bitmek zorundasın. Yanımdayken sana nasıl hayır diyebilirim.
"Bu akşam çok sessizsin. Neden? James?"
James ağzının içinde geveleyerek hayır değilim dediğinde Regulus artık dayanamayarak onun kolunu sert bir şekilde tutup durmasını sağladı.
"James, ne oluyor? Neden benimle konuşmuyorsun? Son buluşmamızda ne halt olduğumu anladığın için mi? Öyleyse bile istemiyorum diyebilirsin. "
"Şimdi de seninle konuşmadığım için mi trip yiyorum? Hah, çok dengesiz bir insansın Regulus."
James tam tekrar yürümeye başlayacaktı ki Regulus elindeki kahveyi alıp yere fırlattı.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun? Manyak mısın? Yanabilirdim!" diye bağırdı James.
"Neden benimle konuşmuyorsun!?" diye bağırdı Regulus bu sefer. Sonra devam etti. "James, senin benimle konuşman lazım. Konuşman lazım anladın mı? Yoksa...yoksa ben kafayı yerim. Anlamıyor musun? Be-"
Lafını kesti James.
"Anlamıyorum. Anlamıyorum tamam mı? İstediğin ve yaptıkların birbirini tutmuyorken gelip bana hesap soramazsın."
Regulus sustu. Kafasını yana çevirdi. James'in onu durgun şekilde görmesinden rahatsız olmuştu. Gözleri hafif hafif doluyordu. James'i istiyordu ama onu istemek onu tehlikeye atmak ile eşdeğerdi.
Kendisinden nefret ediyordu. Neden bu kadar sorunlu olmak zorundaydı ki? Neden arkasındaki kirli çamaşırlar bir türlü temizlenmiyordu? Neden istediği kişiyle istediği başlangıcı yapamıyordu?
Onu çok istiyordu ama bazı şeyler engel oluyordu. Üstüne James ondan vazgeçecek gibi duruyordu. Buna izin veremezdi.
"James, lütfen."
Dudakları titriyordu. James onun yüzüne baktı.
"Ne için lütfen? Söylesene." bağırmıyordu artık fısıldıyordu.
"Lütfen...lütfen...ben..."
Cümlesini bitiremedi çünkü karın boşluğuna bir şey saplanmıştı.
Kafasını aşağıya eğip baktı bu bir bıçaktı.
Regulus bıçaklanmıştı.
___________________________
Tam da zamanıydı değil mi?
Bu hikayede ne zaman mutlu olacağız arkadaşlar?
Kendinize çok iyi bakın. Görüşürüz<3333