Bölüm 17:Yüzük.

5.8K 568 94
                                    

Göğsümde sakin sakin uyuyan adamın saçlarını ağır ağır okşarken az önce yaşadığımız olayın etkisinden çıkmaya çalışıyordum.Ne yaşadığımızı bende bilmiyordum.Neden böyle bir şeye izin verdim, Alparslan bir anda neden o hâle geldi ya da ben neden devamını istedim..

Bunların hiçbirini düşünememiştim. Düşündüğün tek şey Alparslan'ın söyleyeceği şeydi.Bir şey olduğu belliydi.
Yüzünün ve elinin belirli kısımlarında olan kan izlerini aklıma yeni yeni getirmiştim.Aramızdaki çekimden dolayı onu geç farketmişim.

"Alparslan..."

Saçlarının arasında parmaklarımı gezdirdiğim adamın nefes alışverişlerini dinlerken bir nefes verip titrek dudaklarımın arasından onun söyledim.

Hafif irkildi.Gözlerinin kapalı olduğuna ve şuan gözlerini açtığına emindim. Önce boğazından bir hırıltı çıkardı.Ardından sesli bir şekilde öksürdüğünde alnındaki saçlarını geriye doğru tarayıp kafasını kaldırmasını sağladım.Kafasını göğsümden çekmeden kafasını kaldırdı ve gözlerimin içine baktı. Gözleri kanlıydı.

"Hasta mı oldun sen?" dedim alnındaki tutamları geriye doğru tararken.Bir şey söylemedi. Tepki vermeyerek dudaklarıma uzandı.İki dudağıma birden dudağını bastırıp nefes alarak öptü ve geri çekildi.Onun öpüşüyle kapanan gözlerimi açıp gözlerine baktığımda derin bir nefes daha aldı.

"Ne oldu?" dedim tekrar gözlerinin içine bakarak.Sanki bir şey söylemek istiyordu ama söyleyemiyor gibiydi.

Uzun süre cevap vermediğinde yine konuşmayacağını anladım. Biraz daha iyi hissetmesi için gülümseyerek alnından öptüm ve burnumu burnuna sürttüm.

"Sana bitki çayı yapayım mı? Boğazın yumuşar biraz." dediğimde hiç tereddüt etmeden kafasını salladı.Gülümseyerek saçından öptüm ve yavaşça yerimden kalktım.O ise kafasını benim göğsümden çekip arkasına yaslandı.Bacaklarını açarak yayvan bir şekilde oturduğunda tişörtümü düzeltip mutfağa doğru ilerledim.

Mutfağa gidip bitki çaylarımın bulunduğu küçük dolabıma uzandım ve içinden bir tane çay alıp tezgaha yöneldim.Kettlea biraz su koyup çalıştırdıktan sonra üstümdeki dolaba yönelip büyük bir kupa seçtim ve tezgahın üzerine bıraktım.

Ellerimi tezgaha yaslayıp suyun ısınmasını beklerken bir süre sonra arkamda bir beden hisettim.Arkama yaslanan bu iri bedenin hissiyatı ile kafamı geriye atınca o bedenin sahibi anında yüzünü boynuma gömmüştü.

"Duş alabilir miyim güzelim?" diye fısıldadı kulağıma doğru. Kalın ses tonuyla bu şekilde fısıldadığında çok etkileniyordum.

"Tabiki.." Aynı fısıltıyla ona cevap verdiğinde güldü.Boynuma sıkı bir öpücük kondurup belimi okşadı ve arkamdan çıktı.Anında arkamı döndüğünde onun mutfaktan çıktığını gördüm.Aynı zaman da üzerindeki ceketi çıkarıyordu.

Gülümseyerek önüme döndüm.Bir süre daha suyun ısınmasını bekledikten sonra bitki çayını hazırlayıp büyük kupaya doldurdum.Dumanları üzerinde tüten kupayı kulpundan tutup odaya doğru ilerlerken Alparslan'ın telefonu çalmaya başlamıştı.Adımlarımı hızlandırıp elimdeki kupayı masanın üzerine bıraktım.

"Kim arıyor yavrum?"

Alparslan'ın banyodan gelen yankılı sesini duyduğumda sandalyenin üzerine bıraktığı ceketinin yanına ilerledim. Ceketinin ceplerini tek tek karıştırırken elime çarpan sert şeyle kaşlarımı çattım.
Telefon çalmaya devam ederken o şeyi parmaklarımın arasına alıp cebimden çıkardım.

Alyans.

Parmaklarımın arasında duran alyans ile titrek bir nefes aldım.Telefon kulaklarımda çalmaya devam ederken alyansın her bir köşesine bakıyordum.
Sertçe yutkunup yüzüğün önce dış kısmına baktım.Kaşlarım tekrar kendiliğinden çatılırken yüzüğü kaldırıp iç kısmına da aynı şekilde baktım.

A♡ B

Gördüğüm iki baş harf ile bir kez daha yutkundum.Kalbime bir şey batmış gibi hissediyordum.Boğazıma oturan yumru nefes almamı bile engelliyordu. Gözlerimin dolmaya başladığını hissederken telefonun zil sesi kesilmişti.

Artık dolan gözlerimin yaşlarını içimde tutamazken yanağımdan bir yaş süzülmüştü.Aklıma gelen tek şey o gün Alparslan'ın telefonu çalarken gördüğüm kızın ismiydi.

Banu.

Bu o kız olabilir miydi? Tabiki oydu.

Yüzüğü sıkaca avucuma sarıp hıçkırırken banyonun kapısının açıldığını duymuştum.Kafamı kaldırıp oraya baktığımda Alparslan'ın yarı çıplak şekilde bana baktığını gördüm.Altında sadece eşofmanı vardı.

Beni gördüğünde önce aralanmış dudaklarını kapattı.Kaşlarını hafifçe çatıp gözlerimin içine baktı.Yaşlı gözlerle ona bakarken gözlerini yavaşça avucuma indirdi.Avucumda sıkı sıkı tuttuğum yüzüğü görmediği için ne olduğunu anlamıyordu.Bir nefes daha verip avucumu açtığımda tekrar oraya baktı.

Çatılan kaşları düzelmişti.Aralık dudakları biraz daha aralanırken endişeyle yerinde kıpırdanıp yutkundu.

Ben ise gözlerimi yine avucuma indirdim.Yaşadığım hayal kırıldığının haddi hesabı yoktu.O anda elimden düşen alyans kırılan kalbimin sesine ortak olmuştu sanki.

-



-



-

Hepinizi çok seviyorum, öptüm kocaman 🤍

KENAR MAHALLE (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin