Bölüm 28:Soğuk.

4K 383 13
                                    

Battaniyenin altında peçete ile burnumu silerken saatlerdir izlediğim filmi kapattım.Başım ağrımıştı.

Üç gündür yatmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum.Alparslan iki gündür benimle ilgileniyordu.Çok kötü hissettiğim anlarda beni zorla hastaneye götürüp serum taktırıyordu.O serumlarında etkisi bir iki saat sürüyordu.

Ama ilk günlerden daha iyiydim.Biraz yürümek istiyordum.Yatmaktan vücudum uyuşmuştu.Yattıkça yatasım geliyordu.Bu sefer hiçbir şey yapasım gelmiyordu.

Sabah Alparslan ile beraber kahvaltı yaptıktan sonra bu koltuğa gelmiştim.
Hastalığın verdiği sersemlik ile televizyon izlerken uyuyakalmıştım. Kalktığımda saat öğleni geçiyordu ve Alparslan yoktu.Büyük ihtimalle ben uyurken evden gitmişti.

Oflayarak üzerimdeki battaniyeyi aşağıya doğru ittirdim.Yattığım yerde doğrulup sırtımı koltuğun köşesine yasladım ve bir nefes verdim.Tekrar kumandaya uzandığım sırada kapının açılma sesini duydum. Bakışlarımı o tarafa çevirdiğimde Alparslan'ın büyük bedeni ile içeri girdiğini gördüm. Ellerinde dolu dolu poşetler vardı. Bakışları anında beni bulduğunda ben de onun gözlerine baktım.

"Günaydın bebeğim." diyerek ayağının tersiyle kapıyı kapattığında gülümsedim.

"Günaydın.." O elindeki poşetlerle bana doğru yaklaşıp poşetleri masanın üzerine bıraktı.Ardından bana doğru dönüp boynuma eğildi ve boynuma sıkı bir öpücük kondurdu.Yerinden doğrulamadan yanağıma ve şakağıma bir öpücük kondurduğunda kıkırdadım.

"İyi misin biraz daha?" dediğinde hafifçe kafamı salladım.Ayaktayken büyük elini yanağıma atıp okşadı.

"İyiyim ama yatmaktan çok sıkıldım.." diye mırıldandığımda gülümsedi.Baş parmağıyla dudağımın üstünü okşayıp gözlerimin içine baktı.

"Arabayla gezdireyim mi seni biraz,ister misin?" dediğinde resmen gözlerim parlamıştı.Heyecanla yerimde kıpırdanıp kafamı salladığımda tekrar yüzüme eğilip dudaklarımdan sıkıca öptü.

"Güzelce giydirelim seni o zaman." diyerek masadaki poşetleri tekrar eline aldığında onlara baktım.

"Sen nereye gittin?" dediğimde bütün poşetleri eline alıp bana döndü..

"Markete çıktım sevgilim, birkaç çorba malzemesi falan aldım.Bitki çayı için malzemeler aldım." diyerek mutfağa yöneldiğinde dudaklarımı büzdüm.

"Yaa.." Ağzımdan çıkan küçük imayla daha çok dudaklarımı büzdüm.

"Bebeğimin iyileşmesi gerek,o yüzden aldıklarımı yaptığımda uslu uslu içecek." diye seslendi mutfaktan.Sadece gülümsedim.Beni böyle düşünmesi çok mutlu ediyordu.

Üzerimdeki kalın battaniyeyi bacaklarımın üzerinden atıp bacaklarımı koltuktan aşağıya sarkıttım. Yatmaktan uyuşan vücudumu hareket ettirip ayaklandığımda Alparslan da mutfaktan çıktı.

"Nereye gideceğiz?" dedim avuçlarımla gözlerimi kaşırken.

Alparslan bir şey söylemedi.Kapının arkasındaki askılıktan şapkamı,atkımı ve en kalın montumu eline alıp bana doğru adımlamaya başladı.Yanıma gelmeden dün gece çok sıcak olduğu için çıkardığım kalın kazağı koltuğun üzerinden alıp tam önüme geldi.

"Kaldır bakayım kollarını." dediğinde sanki onun komutunu bekliyormuş gibi kollarımı kaldırdım.Alparslan tişörtümün eteklerine uzanıp tişörtü üzerimden sıyırdı.Tişörtü kenara koyup kalın bordo kazağı üzerime geçirdiğinde bir bebek gibi onun beni yönlendirmesini bekliyordum.

Bordo kazağı üzerime geçirdikten sonra montuma uzandı.Montu da hızlıca üzerime geçirip, şapkamı kafama, atkımı da sıkıca boynuma sardı.İçim sıcacık olmuştu.Ama sanki o hâlâ tatmin olmamış gibi bir iki adım geri gidip beni süzdü.

"Acaba eldiven de mi giysen?" dediğinde oflayarak ayağa kalktım.

"Abartma Alparslan ya..Çok sıcaklandım zaten." diyerek kapıya doğru adımladığımda onun gülme sesini duydum.Kaşlarımı çatarak arkama baktığımda Alparslan'ın montunu giyerek güldüğünü gördüm."Ne gülüyorsun ya?" dediğimde dudaklarını birbirine bastırarak kafasını iki yana salladı.

"Şişman bir penguene benziyorsun.." diyerek kahkaha attığında sinirle ağzımı aralayıp kaşlarımı daha da çattım.

"Sen varya!" diye bağırıp elimin altındaki vazoyu tuttuğumda kollarıyla kendini koruyup bana doğru yaklaştı.Ben onu ittirmeye çalışırken beni kolunun altına alıp yanağımdan sıkıca öptü.

"Botlarını giy bebeğim hadi, arabayı ısıtayım bende." diyerek kapıyı açtığında kafamı salladım.

Hızlıca botlarımı ayağıma geçirip anahtarımı montumun cebine koydum ve açık olan kapıdan çıkıp kapıyı kapattım.

Alparslan'ın içinde olduğu arabaya hızlı adımlarla ilerleyip kapısını açtım ve oturdum.Saniyeler içinde içime etki eden soğuk kendisini Alparslan'ın arabasının sıcaklığına bırakmıştı.Ve kötü olan yine uykum gelmişti.Bu arabada bir şey olduğuna inanıyordum.Her oturduğumda uykum geliyordu.

Alparslan bir süre daha arabanın içinin ısınmasını bekledi.Ardından arabayı sürmeye başladı.Gelişigüzel şekilde dolaşıyorduk.Yağmurun hafif hafif atıştırdığı damlalar cama düşüyordu. Damlalar aşağıya doğru kayarken onları izlemek güzel hissettiriyordu.

"Canın bir şey istiyor mu yavrum?" Arabanın içinde olan uzun bir sessizliğin ardından Alparslan'ın kalın sesini işittim.
Mayışmış bir şekilde ona döndüğümde o da bana bakıyordu.

"Hiçbir şey istemiyorum.." diye mırıldandığımda kafasını aşağı yukarı sallayıp yola döndü.Beni dinlemeyeceğini biliyorum.

Bir süre yollarda öylesine gezindik. Caddede yan yana yürüyen sevgilileri gördüğümde derin bir nefes aldım. Aklıma Alparslan'ın önceden sözlü olduğu kız gelmişti.O yüzük mevzusundan sonra konusunu bir daha açmamıştık.Hâlâ o konu hakkında kötü hissetsemde ona belli etmiyordum.

"Alparslan.." dedim düşünceli bir ses ile.

"Hm?" Direksiyonu avucuyla başka bir yöne doğru çevirerek bana baktı.

"Banu ile ne oldu? Yani o günden sonra hiç konuşmadık ama..Hiç gördünüz mü birbirinizi?" diye sorduğumda anında kafasını iki yana salladı.

"Sana söylemiştim zaten aramızda hep soğukluk vardı.Ayrılma aşamasındaydık.
Sadece o zorluyordu.Senle olan o olaydan sonra da onu dinlemedim. Yüzüğü çıkardım direkt gözünün önünde.İstemediğimi söyledim kendi aileme de.Onlar anlayışla karşıladı ama Banu bir süre daha devam etti mesaj atamaya. Engelleyince bir yerden ulaşamadı. Geçen pazarda gördüm yüzük yoktu parmağında şükür."

Uzun konuşmasını tane tane anlatırken dikkatle onu dinledim.Banu'yu sokakta yürürken ben de görmüştüm.Köşeden dönerken Alparslan'ın oturduğu köşeden geçmemek için karşıya geçmişti.Ve evet, gerçekten elinde yüzük yoktu.

"Anladım.." dedim sadece.Yine bakışları bana döndü.Kucağımda duran elime uzanıp üstünü defalarca öptüğünde gülümsedim.Derin bir nefes alıp yolculuğa devam ederken yolun geri kalan kısmını uyuyarak geçireceğim kesinleşmişti.

-




-



-

Öptüm kocaman 🤍

KENAR MAHALLE (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin