Yemeğimle oynamayı bırakıp çatalımı yavaşça masaya bıraktım. Yemek bittikten sonra söylemeyi düşünmüştüm ama uzatmanın alemi yoktu. Uzadıkça geriliyordum çünkü. Sandalyemde doğrulup bakışlarımı karşıya çevirdim. Benim az önce yaptığım gibi tabaktakilerle oynuyor arada bir iki şey atıyordu ağzına. Saçları dağınık, yüzünde yorgunluğun emareleri vardı. Onu böyle görmek canımı yakıyordu.
Evleneli üç haftadan biraz fazla olmuştu. Evliliğimizde bir sıkıntı yoktu aslında, birbirimizi seviyorduk. Bana bakışlarından bile anlıyordum bunu. Ama bütün odağını işlerini düzeltmeye vermişti. Ona kızamıyordum haklıydı çünkü. Sadece bir geçim kapısı değil aynı zamanda ailesinin emanetiydi o şirket. Elinden geleni yapsa da işlerin hâlâ yoluna girmediğini biliyordum. Zorlamalarımla detaylar hakkında birkaç bilgi alabilmiştim kocamın ağzından. Ben de bir firmada yönetim departmanında çalışıyordum. Ta ki bugüne kadar.
Evimizin mutfağındaki masaya akşam yemeğini yemek için oturmuştuk ama ikimizin de keyfi yoktu. Başını kaldırdı gergin halimi gördü. Sıcak, anlayışlı bir tebessüm oluştu dudaklarında. Bu ifade bana cesaret verdi. Yerimden kalkıp onun çaprazındaki sandalyeye oturdum. Konuşurken yüzünü daha yakından görmek istiyordum.
Kaşları tedirginlikle çatıldı.
"Bir şey mi söyleyeceksin?"
Başımı sallayarak onayladım onu.
"Ben istifa ettim." Bir çırpıda döküldü kelimeler ağzımdan.
Yüzü şaşkınlıkla şekillendi şimdi. "Neden?"
"Çünkü başka bir yerde çalışmak istiyorum." Tedirginlikle baktım gözlerinin içine "Kocamın yanında."
Yüzündeki şaşkınlık etkisini arttırdı. Sonra yerine kızgınlık tohumları ekildi.
"Bebeğim nasıl böyle bir şey yaparsın. Orası kariyerin için çok önemliydi. Olanaklarının ne kadar geniş olduğunu sen benden daha iyi biliyorsun. Nasıl öylece istifa edersin?" Sinirlense bile kelimelerini seçerek konuşmak için kendini zorladığı anlaşılıyordu yüzündeki kasılmadan.
Çehresine ve ses tonuna hüzün bulandı. "Hem de benim yanıma gelmek için. Daha benim durumum belli değil. Belki birkaç hafta sonra kurtarmam gereken bir şirket bile kalmayacak ortada. O zaman ne yapacaksın. Pişman olacaksın güzelim. Sen en iyisi yarın git konuş kafanın karıştığını, istifanı geri almak istediğini söyle."
Geri adım atmayacağımı anlaması için kararlılıkla ifade ettim kendimi. "Öyle bir şey yapmayacağım. Yanında olmak istiyorum. İşimde başarılı olduğumu biliyorsun. Senin bana bu kadar ihtiyacın varken bencillik yapmamı isteme benden."
Eliyle gözlerini kapattı. Sessizlik içinde geçti birkaç saniye ardından kısık sesli hıçkırığı duyuldu. Ağlıyor muydu? Yerimden kalkıp bacakları arasına girdim telaşla, yan dönerek dizine oturdum. Başını boynuma çektim.
Çok dolmuştu. Küçüklüğünden beri varlık içinde yaşamaya, başarılı olmaya alıştırılmıştı hep. Şimdi onların elinden kayıp gideceği endişesiyle boğuşuyordu. Ayrıca ailesinin onu izlediklerini biliyor, onları memnun etmek istiyor, baskı altında hissediyordu kendini.
Tüm bunlarla savaşırken oldukça yalnız olması da durumu daha da zorlaşıyordu. Köşeye sıkışmış bir çocuk gibiydi şu an.