13. Bölüm Nişan

911 77 3
                                    


Keyifli okumalar, lütfen oylayıp yorum yapmayı unutmayın, oylarınız ve yorumlarınız beni yazmaya teşvik eden en değerli hediye.

Selam canlarımm nasılsınızz.?🖤


"Aklım o kadar dolu ki Arjin ne doğru ne yanlış çözemiyorum artık, seni her yalnız bıraktığımda başına bir şey gelecek diye endişelenmekte istemiyorum" dedi. Sesli bir şekilde ofladı. "Bugünü bir atlatalım Allah'ın izniyle ne yapacağımıza karar veririz ama okula gitmeni de istiyorum" demiş arabayı park ettikten sonra bana doğru dönmüştü ellerimi avcunun içine aldı.

"Yemin ederim ben yaşarken sana bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim" ellerini elimin üzerinden çekmişti. "Yalandan da olsa gülümse içerdeki insanlara karşı dimdik durduğumuzu göstermemiz gerekiyor başımıza gelenleri durmadan konuşuyorlardır kesin" dediğinde başımı sallayarak onu onaylamıştım. Arabadan indiğinde indim dik duruşumla içeriye doğru yürüyorduk.

***************************************************

İçeri doğru yürürken bakışlar bizim üzerimizdeydi buraya beraber gelmiş olmamızı saygısızlık olarak görecek kişilerde vardır eminim ama bunu şimdilik bir kenara kaldırmıştım içeriye girdiğimizde daha pek çok bakış bize dönerken bazı kadınlar ellerini ağızlarına siper etmişler bizim hakkımızda konuştuklarını belli ederlercesine konuşsalar da ileride annemin masaya oturduğunu gördüğümde ona doğru ilerlemeye başladım içerisi gayet büyük sağ ve solda yuvarlak masaların olduğu bir mekandı masalarda oturan çok az insan vardı herkes halay çekiyordu.

"Daye" dediğimde bakışları bana dönmüştü "Arjin" diyerek ayaklanmış kollarını boynuma sardıktan sonra konuşmaya başladı anlamıştım ne kadar belli etmemeye çalışsa da bakışlarında bana olanları öğrenen ama belli edemeyen anne vardı. "Seni böyle gördüm ya içim rahatladı Allah korumuş iyisin değil mi?" dediğinde kafamı boynuna gömmek ve öylece kalmak istesem de "gördüğün gibi daye koktum sadece yanımda Agir olunca o korudu beni" demiştim. Annemden uzaklaşıp yüzüne gülümseyerek baktım.

"Daye benim sevdiğim müzik çalıyor ben halaya gidiyorum" yanından ayrılmıştım  halaya doğru ilerleyecekken eli belinde Berivan'ı görünce onun yanına doğru ilerledim onu en son bebeğine hediye aldığımda görmüştüm Zana teyzenin dediklerinden sonra onunla bir daha hiç konuşmamıştım. Yanına gidip karşısında durduğumda gözleri açılmış şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.

"Arjin gelmezsin sanıyordum" dediğinde gülümseyerek ona baktım "bensiz nişan olur mu hiç Berivan aşk olsun, çok güzel olmuşsun?" Dediğimde oda bana gülerek bakıyordu "tabi sensiz olmaz, ay teşekkür ederim"

"Hadi gel halaya" dediğimde

"Oynasam mı acaba?" dediğinde koluna girmiş halayın başına doğru ilerliyorduk. Halayın başını çeken Dila'nın elinden mendili almış ritmi Berivan'a göre yavaşlattıktan sonra oynamaya başlamıştık. Abimle Zelal'i görsem de şimdilik onlara bakıp tebrik edecek halim yoktu görmezlikten gelmek daha kolaydı.

Halay ve müziğin ritminde kendimi kaybetmiştim aklımda tek bir düşünce dahi var olmazken sessin sessizliğini yaşamak ne kadar güzeldi.

Artık kaçıncı halayda başı çekiyordum bilmiyordum ama durmadan oynamak çok güzeldi karşımda bana doğru gelen Agir'i gördüğümde gülümsemiştim buraya gelmeyeceğini düşünmüştüm ama bana doğru geliyordu.

"Arjin seninki bakışlarını sana dikmiş geliyor" diyen Berivan'a baktım "evet öyle vallahi" dediğimde Agir çoktan gelmişti. Berivan halaydan çıkarken onun yerine Agir geçmişti. Xerzani oynamaya başladığımızda omuzlarımız birbirine değerlen ellerini elime kenetlemişti ondan uzaklaşıp önüne geçtiğimde elimiz birbirine ketliydi elimdeki mendili sallayarak ritim tutuyordum salladığım mendili onun başında gezdirdikten sonra kolunun altından dönerek yanına geçmiştim ritmi hızlanan müziğe ayak uydururken eğlencenin zirvesini yaşıyordum resmen. Arada da şarkının arasında kimin ne kadar taktığı anons ediliyordu.

Şarkının sonuna geldiğimizde Agir'e baktım "ben çıkıyorum çok yoruldum" dediğimde oda benimle halaydan çıkmıştı. Ailemin oturduğu masaya gidip oturduğumda masanın üzerinde duran su şişesini elime almış su doldururken Agir'de yanıma oturmuştu. "Sana da su katayım mı?" dediğimde başını sallamakla yetinmişti ona da suyunu doldurduktan sonra suyumu içmiştim. 

Sıra takı merasimine geldiğinde Abim ve Zelal yan yana durmuştu Zelal'e alınan altınlar herkese gösterilip duyurulduktan sonra takılmıştı boynunda birkaç tane set parmağında altı yüzük saymakta zorluk çektiğim altın bilezikleriyle beraber resmen altınlarla bezenmişti.

Otelde telefonumu şarj ettiğimden telefonumu çantamdan çıkarıp fotoğrafımı çekerken yandan Agir'in bana baktığını fark ettiğimde kameranın açısına onu da almıştım birlikte birkaç poz vermiştik hepsinde çok güzel çıkmıştık. Beraber olduğumuz fotoğraflara hangisini atmam gerektiğini düşünerek bakarken "ne oldu hoşuna gitmedi mi yoksa?" Dediğinde ona bakmadan konuşmaya başladım.

"Hayır çok beğendim aralarından seçemiyorum" dediğimde telefonumu eline almıştı dikkatlice baktığında "bu güzelmiş" açtığı resme bakmıştım ben kamerada kendime bakarken o benim gözlerime bakıyordu. Fotoğraf o kadar naif ve sevgi doluymuş gibi çıkmıştı ki çok güzeldi onu Instagram'a atacakken ona baktım "adın ne seni de etiketleyeyim?" demiştim ama verdiği cevapla şok olmuştum "benim Instagram'ım yok" şaşkın gözlerle ona bakıp önüme dönmüştüm bu zamanda bir insanın neden Instagram'ı olmazdı ki? Fotoğrafı paylaştığımda kulağıma eğilmişti haddinden fazla yakınlaştığını fark edip uzaklaşmak istesem de kulağımda sesi ve sıcak nefesini hissetmemle öylece kalmıştım.

"Paylaş paylaş İstanbul'daki arkadaşların da görsünler senin müstakbel kocanı" dediğinde elimle ağzımı kapatmış ondan uzaklaştığımda yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. "Sen çok fenasın Agir" dediğimde gülümsemesi daha fazla artmıştı. "Müstakbel karım sağ olsun şimdiden beni kendisine benzetiyor" demişti daha fazla şok olurken "Aşk olsun ne fenalığımı gördün" dediğimde bana doğru yaklaşmıştı. "Ne bana aşık mı oldun?" dediğinde sinirlenmeye başlamıştım "Ne aşkı be sen dünyadaki son erkek bile olsan sana âşık olmam ben" demiştim.

İki dakika oh rahatladım derken bide beni sinir ediyordu bide yüzüme bakarak eğlendiğini belli ederek gülmesi yok mu çıldıracaktım. Sandalyemi yergiye doğru ittirmiş kalkmıştım ki omzumu birine çarpmamla kalktığım sandalyeye geri oturmuştum.

"Dikkatli olsana" diye bağırdığımda çarptığım adamın bana dönmesiyle Agir ayaklanmış adamın kolundan tutmuş sert bakışlarını ona gönderiyordu.

"Bibore, tu baş î?" (Affedersiniz iyi misiniz?)

"Ez baş im, dema dimeşim bêtir baldar be" (iyiyim yürürken daha dikkatli olun)

Kaşlarım çatılı bir şekilde konuşurken Agir adamı dövecek gibi bakıyordu. Agir'in tuttuğu eli adam zorla bıraktırdığında onunla konuşmaya başladı.

Tu kî yî? Min tu carî tu li vir nedîtibû? (Kimsin sen, seni daha önce burada hiç görmemiştim?)

Bu adam bana da hiç tanıdık gelmemişti kimdi bu adam. Uzun boylu yapılı beyaz tenli siyah saçları vardı. Yüzünü saran sakalları ve bıyığı vardı.

"Ez Îranî me, dema Ameda Axa ez vexwendim dawetê em hatin." (İranlıyım, Ameda Ağa beni düğüne davet ettiği için geldim)

Benim görmemiş olmam normaldi ama Agir'in adamı çıkaramaması garip gelmişti.

"De were em hinekî sohbet bikin û hevdu nas bikin." (Hadi sohbet edelim, birbirimizi tanıyalım) diyerek adamla beraber yürüyerek gitmişlerdi.

Telefonuma gelen bildirimle mesaja baktım. "İyi akşamlar Arjin Hanım çiçeği yarın sabahtan gönderiyorum "okuduğumda kaşlarım çatılsa da Azad'ın hanımına göndereceğim çiçek olduğu aklıma gelmişti bunu bile neredeyse unutuyordum. "Tamam gönderin" diyerek yanıtlayıp telefonu kapatıp çantama koydum.

Misafirlerle ilgilendikten sonra nişanın sonuna gelmiştik herkes evine dağılıyordu.

Bölüm sonuu

Sizce bu İranlı arkadaş kim?

Arjin ve Agir için bir kalbinizi alırım 🖤


ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin