---
'Senin için canımı feda edebilecekken, canını alabilmek için gün saydım.'
---
Her zaman bir yol var mıdır?
Her zaman güvenebileceğimiz biri olur mu yanımızda?
Her zaman gideceğimiz yolu, bir engel olmadan aşabilir miyiz?
Her zaman o yolun sonunda mutlu olabilir miyiz?
Peki her zaman o yolu gidecek gücü kendimiz de bulabilir miyiz?
Bu yolun sonunu az çok tahmin edebiliyordum fakat geri durmak istemiyordum. Kendime ve geçmişime bir söz vermiştim, geleceğimi kurtaracaktım. Ne pahasına olursa olsun, canımla ödeyecek olsam bile bu yaşanılanların acısını çıkartacaktım. Çıkartmak zorundaydım. Eğer bundan sonra geri adım atarsam, çektiğim acıların üstüne, tozlu bir bez parçası atmış olacaktım. Bu istediğim son şey bile olmazken, bırakmak olmazdı. İlerlemek zorundaydım. Çabalarımın sonuç vermesi gerekiyordu.
''Otelden çıkıyorlar.'' duyduğum ses ile kafamı elimdeki tabletten kaldırdım ve otelin arka kapısına baktım. İki beden geceye doğru karışırken dudaklarımda bir gülümseme oluştu. Yıllar sonra uzaktan bile olsa onu görmek içimdeki ateşi harlamaya yetmişti. Ne kadar onu gördükçe geçmişim gözlerimin önüne geliyor olsa bile bu acıları bastıralı uzun zaman olmuştu. Ona olan her duygumun önüne geçmişti.
Bu işe başlarken fotoğraflarına, videolarına çok bakmıştım. Yüzünü, kendisini unutmam imkansızdı. İzlediğim videolarda sesini hiç açmamıştım çünkü sesini duymak, eskide kalmama sebep olacaktı, bunu biliyordum. Beni her zaman etkisi altına alan şey sesi olmuştu.
Kafasında şapka olduğu için yüzünü göremiyordum fakat şuan görmek istediğim son şey onun yüzüydü. Otelin arka kapısından çıkacağını tahmin etmek bile zor değildi çünkü onu ondan iyi tanıyordum. Kimseye görünmeden işini halletmek isterdi, insanların gözünde iyi bir iş adamı, iyi bir arkadaş, iyi bir yoldaş belki de iyi bir koca imajı çizmek onun en büyük hedefiydi. Birlikte olduğu kadınlar, birliktelikten sonra bir daha ona yaklaşamazdı, yaklaşmazlardı çünkü bunu bilirlerdi, bunun için bir ömür yetecek kadar para alabiliyorlardı.
Koltukta dik bir konuma geldim ve iki bedeni izlemeye başladım. Elini kadının omzuna atmıştı ve yavaşça ilerliyorlardı. Her şey normal gibi görünse de öyle olmadığı çok belliydi. Kadın ondan uzaklaşmaya çalışıyor, omzundaki eli itekliyordu.
''Bir terslik var!'' Dediğimde karşı taraftan bir cevap bekledim.
''Zorla bir kadına sahip olmuyordur herhalde! Hera, böyle bir şey yapar mı?'' Bu soru bedenimde bir ürperti yarattı. Hızlıca telefonu elime aldım ve Semihe acilen buraya gelmesine dair bir mesaj attım. Bu kadar düştüğünü sanmıyordum, bana bile zorla sahip olmamıştı elinde bu imkan varken bile bunu yapmamıştı. Belkide yapacak fırsatı olmamıştı.
'' O kadar kadın varken istemeyen bir kadınla birlikte olacağını sanmıyorum. Kendini riske atacak kadar salak değil. Bu işte başka bir şey var.'' dediğimde karşı taraftan beni onaylayan bir kaç kelime duydum, onun dışında büyük bir sessizlik oluştu. Kaldırımda durup beklemeye başladıklarında hala kızı tutuyordu. Bir kaç dakika sonra elini cebine atıp telefonunu çıkardı ve kulağına götürdü. Kolunu kızdan çekip bir kaç adım gerileri ve duvar dibinde telefonla konuşmaya başladı. Etraf çok karanlık olduğu için dudaklarını okuyamıyordum fakat hareketlerinden dolayı hararetli bir konuşma yaptığını anlayabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Yaralar
ChickLit"Canımı en çok ne yaktı biliyor musun?" Sorumu ona yönelttiğimde beni dinlemekten çok elimdeki silahı almak için çözüm yolu aradığını görebiliyordum. "Kimseye sesimi duyuramadım." Dudaklarımdan bir hıçkırık firar ederken konuşmaya devam ettim. "Ben...