---
'Sensizliği sen gidince değil, senden gidince anladım.'
---
Uzun zaman sonra ilk defa ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Gideceğim her yol ona çıkıyordu ve ona çıkan her yolun sonunda beni nasıl bir kuyuya iteceğini kestiremiyordum. Karşısında kim olduğu umurunda olmazdı, babasını bile ona engel oldu diye öldürtmemiş miydi? Kendisinden başka kimseye değer vermeyen bir adamdan ne bekleyebilirdim ki. 4 yıl önceki adam değildi artık. O sadece benim düşmanımdı.
Peşinde olduğumu öğrenmişti ve karşıma çıkınca neler yapacağını düşünmek bile istemiyordum. Her an her şeyle tehdit edebilir, çevremdeki insanların canını ortaya atabilirdi. Korkuyor muydum? Kendim için hayır ama zarar görmesini istemediğim insanlar için korkuyordum. Geçmişte yeterince darbe almış insanlar bir darbeyi daha kaldıramazlardı. Buna ben dahil değildim çünkü geçmişte bir defa darbe almamıştım, ondan gelen her darbeye alışmıştım, alışmak zorunda kalmıştım. Ona ne kadar kızsam da çoğu zaman teşekkür ediyordum çünkü şuan ki ben olmamda büyük bir payı vardı. Zamanında bana bunları yapmasaydı bu kadar cesaretli, öz güvenli, yeri geldiğinde bencil olmayabilirdim. Asıl beni ortaya çıkaranda, asıl benliğimi kaybetmeme sebep olanda oydu.
Gece yerini gündüze devretmişti ve saat şuan 10'du. Sadece bir iki saat uyuyabilmiştim. Normal şartlarda uykudan taviz vermezdim fakat bir kaç gündür kafam o kadar doluydu ki düşünmekten bazen de kabuslardan uyuyamıyordum. Korktuğum şeylerden biridir, rüyalar ya da kabuslar çünkü çoğu zaman o kadar kendimi kaptırıyordum ki gerçekle rüyayı ayırt edemeyecek duruma geliyordum. Genelde kafam doluyken ya da o gün bir şeyi kafaya çok taktığımda ortaya çıkan bu durum son zamanlarda çok artmıştı. Haliyle son zamanlarda kafam hiç yerinde değildi.
Semihe bir saat içinde burada olmalarına dair bir mesaj atmıştım. Gece yaşanan olayı onlara anlatmak istediğimden emin değildim çünkü şuan kafalarını ona yönlendirmelerini istemiyordum. Bir süre, en azından şu gün bitene kadar, bekleyebilirdi.
Duşumu almış ve üstüme haki yeşili bir gömlek ile siyah bir kot geçirmiştim. Gömleğin uçlarını kotun içine koymuş ve kollarını dirseğime kadar sıvamıştım. Ne olur ne olmaz diye ilaçlarımı içmiştim ki orda gözümün öfkeden dönmesini istemiyordum. Siyah deri ceketimi de alıp parfüm sıktıktan sonra hazırdım. Makyaj yapmak istiyordum fakat şuan o kadar üşeniyordum ki her an gitmekten vazgeçebilir ve yatağa dönebilirdim. Ne olursa olsun anlaşma yapmaya gidiyordum. Belki kabul edecek belki etmeyecektim fakat her türlü oraya dik duruşlu ve bakımlı bir kadın imajıyla gitmek zorundaydım. Telefondaki gibi emir verebileceği, parmağında oynatacağı biri değildim, izin vermezdim. Onlardan ne kadar tecrübesiz olsam da bu işler yaşa bakmazdı; akla, kurnazlığa bazen de benliğe bakardı. Hırsım ve öfkem bana bunları öğretmişti.
Alin geldiklerine dair bir mesaj attığında önce annemin yanına uğramak için odamdan çıktım ve onun odasına girdim. Odasında havasızlıktan dolayı ağır bir koku vardı ki kendisi odadayken asla havalandırmamızı istemez, o odada değilken havalandırdığımızda ise kızardı. Nedenini hiç açıklamamıştı ve bende üstünde durmamıştım. Kapıyı iyice açtım ve annemin görüş alanına girdim. Yatağında oturmuş ve okuma gözlükleriyle elindeki romanı okuyordu. Perdeler kapalı olduğu için içerisi çok aydınlık değildi haliyle yazıları okumak için gözlüğe ihtiyaç duyuyordu. Bu hallerine alışıktım, artık ne sorguluyor ne de yadırgıyordum. O nasıl istiyorsa ona göre hareket etmeye gayret gösteriyordum. Bir kaç adım attım ve yatağın sol tarafında, pencerenin önündeki iki kişilik koltuğa oturdum. Yatağına oturmamızı sevmezdi. En azından her oturana tepki verdiği için bende hiç oturmamıştım. Kalbimi kırmasını istemiyordum. Bakışlarım usulca ona dokunduğunda sakince beni izliyordu, yüzünde küçük bir tebessüm vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Yaralar
ChickLit"Canımı en çok ne yaktı biliyor musun?" Sorumu ona yönelttiğimde beni dinlemekten çok elimdeki silahı almak için çözüm yolu aradığını görebiliyordum. "Kimseye sesimi duyuramadım." Dudaklarımdan bir hıçkırık firar ederken konuşmaya devam ettim. "Ben...