GEÇMİŞ - 1

11 1 0
                                    

---

'Yaralar konuşabilseydi keşke, kimlerin o yarayı açtığını, kimlerin o yarayı sardığını söyleyebilseydi.'

---

2019

İnsan, hayatın ne getireceğini bilemez. Yaptığı seçimlere göre yön verir hayatına ve yaptığı seçimlerin içinde binlerce seçim daha yapar. Bazen hiçbir baskı altında kalmadan, bazen mecburiyetten seçim yapar. Kimi zaman kendi yaptığı seçim kötüyken kimi zaman mecburiyetten seçtiği yol kötüdür.

Seçtiğimiz yol ne kadar yaralı olsa da aslında onu iyileştirmek bir bakıma bizim elimizdedir. Küçük bir sıyrık ya, geçer demek yerine, mikrop kapmaması için yarayı kapatabiliriz. Yaralarımız için yarabandı aramak yerine, pansumanını kendimiz yapabiliriz.

Alp yurtdışına çıkmıştı ve 15 gündür yoktu. Normal şartlarda bir haftayı geçmeyen yurtdışı seyahatleri ilk defa bu kadar uzun sürmüştü. Arayıp sorduğumda aksilik olduğunu ve en kısa zamanda geleceğini söylemişti, bu söyleminin üstünden 5 gün geçmiş ve hala gelmemişti. İşleri yoğundur diye çok üstelemiyordum ve haliyle her zaman arayıp rahatsız etmek istemiyordum. Kısa bir süre olsa bile, ona olan özlemim her saniye artıyordu.

Aylardan Şubat, benim doğum günümdü. 20 yaşımın benim için bir farkı yoktu çünkü bir yaş daha büyümüştüm onun dışında her şey aynıydı. Hayatım, ailem, sevdiklerim herkes aynı olmaya, günler ilerlemeye devam ediyordu. Üzüldüğüm tek nokta doğum günümde sevdiğim bir insanın yanımda olmamasıydı fakat elden bir şey gelmiyordu. Yanımda olmasa bile mesajını çok beklemiştim lakin bekleyişim sonuç vermemiş ve annem hariç kimse doğum günümü kutlamamıştı.

Böyle şeyleri takmazdım en azından son iki yıla kadar unursamazdım. Ama zaman ilerledikçe yalnızlığım zamanla aynı orantıda ilerliyor ve üst üste ekleniyordu. Sevgilim ve ya annemin olması bile şükür sebebimdi en azından beni seven, bana değer veren iki insan hayatımdaydı lakin insan bazen daha fazla sevilmek daha fazla göz önünde bulunmak istiyordu. Belki çok bencilce bir düşünceydi ama böyle düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Düşüncelere dalmışken dış kapının çaldığını duydum ve odadan çıkıp kapıya doğru adımladım, kapının deliğinden baktığımda hiç beklemediğim bir şey vardı: kocaman bir bukette güller. Kapıyı açıp karşımdaki güllere baktım fakat buket o kadar büyüktüki arkasındaki kişiyi göremiyorum.

"Buyrun?" Hiç bir cevap gelmedi.

"Beyfendi kimsiniz?" Hâlâ bir cevap alamayınca bir iki adım attım ve iki elimle buketi aşağıya çektim. O an Alp'i görmek en son beklediğim şeydi ve şoktan dolayı sadece ağzı açık ona bakıyordum. Alp ise karşımda sırıtırken hiç düşünmeden üstüne atladım ve kollarımı boynuna sıkıca doladım. Küçük bir kahkaha atıp boşta olan eliyle belimi kavradı ve havaya kaldırıp bir tur etrafında döndürdü. Küçük bir çocuk gibi güldüğümde kafasını boynuma gömüp derin bir nefes aldı.

''Nasıl özledim bir bilsen.'' Yüzü boynuma gömülü olduğu için sesi boğuk çıkmıştı fakat ne dediğini anlayabilmiştim. Konuşurken dudakları tenime değdikçe içimdeki heyecan artıyordu. Yüzünü görmek için kafasını boynumdan çekip ellerimle yanaklarından tuttum ve tam gözlerinin içine baktım. ''Neden geleceğini söylemedin.'' Dudak büküp kızıyormuş gibi yapsam da bu kızgınlığım beni öpene kadar sürdü. Dudakları dudaklarımdayken konuşmak, hareket etmek, başka şeyler düşünmek imkansızdı. Beni her öptüğünde heyecanım ilk günkü gibi tazeliğini korurken, karnımın içi kıpır kıpır oluyordu. Boşta kalan elini belimden çekip boynuma koydu ve kendine daha çok çekti. Dudaklarım benden habersiz hareket etmeye başladığında Alp' de bunu bekliyormuş gibi büyük bir istekle öpmeye başladı. 15 günün acısını çıkartıyormuş gibi öperken geri geri sürüklüyordu beni.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Soğuk YaralarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin