Aralık Gecesi ✔️ | Yarı Texting

29. Bölüm

Hello bitchesss how are you

im fine tenks

you know my english is very well
puhdauhahahaa

hadi iyi okumalar diliyorum.
yorumlari unutmayin her zamanki gibi.
vote vermeyene yasli kocis geliypmus (+50 yas)

muaah.

~~~~

"İşte diyorum ki, böyle yapalım." Diyerek, Hasan yavaşça yumruğunu masaya vurdu.

"Hayır. Kesinlikle hayır."

Kaşlarını çattı. "Neden? Lahmacun ısmarlarım."

Bir süre düşündüm ama yine kafamı iki yana salladım. "Olmaz."

"Alt tarafı eşşek şakası yapacağız."

"Olaysız bir günümüz yok Hasan, bari ilişkimiz biraz normal devam etsin."

Ofladı. "Hadi bak vallaha, tüm suçu bana atabilirsin."

"Yalancı." Dedikten sonra kafasına hafifçe vurdum. "Yer miyim ben bunları?"

"Ne zaman yalan söyledim ben sana?"

"Darlama, yapmayacağım sende yapmayacaksın!" İşaret parmağımı tehdit edercesine ona doğru salladım.

"Niye darlıyorsun manitamı Hasan?"

Aras sıraya oturup kolunu omzuma attı. Rahatça sıraya yayılıp, üstüne bir de bacağını dizinin üstüne atınca ona baktım.

"Oh paşam, çay kahve bir şey ister misiniz?"

Gülümseyerek yanağımı öptü. "Bir adet kızıl, minyon olsa yanımda yeter."

Sorarcasına, "Kızıl, minyon?" dedim.

"Evet." Kafasını salladı.

"Siktir git Aras."

Kolunu ittirdiğimde şaşkınca doğrulup bana baktı.

"Ne dedim kızım ben şimdi?"

Hasan göz kırpınca, ona karşılık göz devirdim. "Demek kızıl ve minyon olan birisi, Duru değil. Kızıl ve minyon olan herhangi bir kişi?"

"Adamı hasta etme Duru, senden bahsettiğimi biliyorsun."

"Ya bilmiyorsam?" Kollarımı göğsümde bağladım.

"Biliyorsun, biliyorsun."

"Seviyorsuun," Hasan şarkıya girince dikkatimiz ona yöneldi. "Sende hala saklama gözlerin ele veriyor seni!"

Hasan cilveyle Aras'ın burnunun ucuna dokununca kahkaha attım.

"Elini ayağını kırdırtma bana, elin kolun rahat dursun."

Tehditi alınca uslu bir şekilde yerinde durdu. Onur geldikten birkaç dakika sonra hoca gelince, birden uyku bastırmıştı.

Kafamı sıraya koyunca Aras gülümseyerek saçlarımla oynamaya başladı. Seviyor, ucuyla oynuyor, gülümsüyordu. Çok tatlı gözüküyordu.

"Gülümsemeyi kes," Benim ona demem gereken cümleyi o bana söyleyince kaşlarımı çattım.

"Ne ya? Gülmekte mi yasak burada?"

Boşta olan eliyle yanağımı sıktı. "Sadece bana gül."

Romantikliği bozmak istemiyordum ama yine de, demeden edemeyecektim. "Zaten şu an seninle göz teması kuruyorum ya, salak."

Dudaklarıma vurunca iyice kaşlarımı çatarak ona baktım. "Yeter be, vurma."

"Aras, Duru."

Hocanın sesini duyunca sıradan kalkıp doğruldum.