Sevgili okurlarım,
Sizlerle kalbimizi ısıtacak yeni bölümlerde buluşmayı dilerdim. Ancak bu, aylar sonra yazılmış bir özür mektubu. Ateşpare'nin özünü, kendimi anlatacağım bir mektup...
Öncelikle size verdiğim yeni bölüm sözlerini tutamadığım, sorularınızı yanıtsız bıraktığım için çok üzgünüm. Siz Mercan'ı, Akınalp'i, Hançer Timi'ni bu kadar sevmişken yazmaya devam edememenin mahcubiyeti içindeyim fakat bazı sebeplerim ve yaralarım var. Bunları sizlerle paylaşıp affınıza ve anlayışınıza sığınmaktan başka seçeneğim yok.
Ateşpare'nin ilk kıvılcımları yüreğime yaklaşık 4 yıl önce tanıştığım bir adam ile düştü. Sizlerin de önceki bölümlerde tanıştığınız ama henüz ruhunun derinliklerine inemediğiniz bir adam. Anıl... Ben henüz şu an olduğum kişiden çok uzakken -genç bir kızken demek daha doğru olur belki de- kurduğum hayallerin başrolüydü Anıl. Onu tanıdığımda genç, yakışıklı bir üsteğmendi. Rütbelerden ve sıfatlardan sıyrıldığında ise sevgi dolu ve hayranlık uyandıracak kadar bilge bir adamdı. Yollarımız ayrılmadan önce söz vermiştim ona biz bir gün yarım kalsak da bir kitabın sayfalarında aynı yolda yürümeye...
Bizim yollarımız hüzünlü bir sonla ayrıldı. O günden sonra Anıl'dan hiç haber almadım ama hala küçücük bir kolye ucunda taşırım o günlerin anısını. Ateşpare'yi yazmaya başlamaktaki amacım da buydu. Sözümü tutmak, anılarımızı anmak...
Parmaklarım klavyede gezindikçe Akınalp karakteri oluştu. Kurduğumuz gelecek hayallerimizde oğlumuza vermeyi planladığımız isimlerden aldı adını. Pek çok özelliğini ise biricik aşkım Anıl'dan. Ardından Mercan düştü aklıma. Kendimden parçalarla giydirdim onu; hayallerim, mesleğim ortak paydamız oluverdi. Ama düşündüğüm gibi olmadı. Biz bu kurmacanın iki karakteri olmaktan çok daha fazlasıydık.
Bu yüzden İpek ve Anıl katıldı aramıza. Adıyla ve gerçek hikayemizle yaşasın istedim satırlarımda. Fakat bu beklediğimden daha fazla yıprattı beni. Onu yıllar sonra karşımdaymış gibi düşünmek hiç kolay değildi. 11. bölümü yazıp yazıp silmemin, o "yayınla" butonuna bir türlü basamamanın sebebi de buydu. Tüm bunlar benim için hala fazla ağırdı.
Siz okurlarımı yarı yolda bıraktığım için tekrar özür dileyerek mektubumu sonlandırıyorum.
Unutmayın, bu bir veda değil. Kendimde o gücü bulduğum gün sürpriz bir bölümle burada buluşmak en büyük arzum.
Sevgiyle kalın.
-Rosa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞPARE
RandomKaderi asırlar önce yazılmış çorak topraklarda vatanı için mücadele eden iki yüreğin hikayesi. Bu kitapta bahsi geçen her şey tamamen hayal ürünüdür. Asker&öğretmen kurgusu.