2.Bölüm

5.9K 326 71
                                    

Herkese merhaba, ikinci bölüme hoş geldiniz! Umarım hayatınızda her şey yolundadır.

Lütfen bölümü oylayıp satır aralarında ve bölüm sonunda benimle düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın.

Keyifli okumalar...

Bölüm şarkısı:
Mazhar Alanson- Benim Hala Umudum Var

O cehennemin ortasında kaldığımız gecenin üzerinden üç gün geçmişti. Köydeki fiziksel hasarlar çoktan sarılmış olsa da insanların kalplerindeki korku ve öfke oldukça diriydi. Ancak herkes bu konudan bahsetmemek üzere anlaşmış gibiydi.

Köy kahvehanesinde oturan erkekler de; çocuklarına bakıp ev işlerini yürüten kadınlar da o günün lafını etmiyor, 12 yaşındaki oğlu teröristler tarafından kaçırılan anne bile ağzını açmadan sessiz gözyaşları döküyordu.

Tüm yetişkinlerin bağrına taş basarak kabullendiği bu duruma tepki gösterenler ise öğrencilerimdi. O günden beri eskisi gibi gülmüyorlardı. Kiminin aklında annesinin o geceki feryatları, kimininkinde kaçırılan arkadaşı vardı. Bir köpek sesi dahi duysalar gözlerinden korkuları okunan öğrencilerim, el ele olurlarsa kötü adamlardan korunabilecekleri düşüncesiyle hep beraber okula gelip gidiyorlardı artık.

Affan da neredeyse tamamen iyileşmişti. Hastalıktan sonra halsiz düşmesine rağmen inat edip okula geliyor, hastane odasında başında bekleyen Türk askerini ve ailesi gelene kadar ona anlattığı kahramanlık hikayelerini coşkuyla arkadaşlarına ve bana anlatıp duruyordu. Hatta Affan'ın anlattığı bu hikayelerin, öğrencilerimin kafasını meşgul etmek için türettiğim onlarca etkinlikten daha etkili olduğunu söylemek mümkündü.

Sabah erkenden gelip binbir uğraş sonucu yaktığım odun sobasının cılız ateşiyle sınıf yavaş yavaş ısınırken derse başlamamı bekleyen öğrencilerin konuşmalarına kulak kabarttım. Konu yine o asker ve anlattığı hikayeydi.

Aklım hastanede Rojbin'in verdiği ve o günden beri cüzdanımın bir köşesinde bekleyen kağıt parçasına kaydı. Hiç tanımadığım bu adamı aramaya çekindiğimden günlerdir elim telefona gitmemişti. Ancak öğrencilerime biraz olsun umut aşılayabilme ihtimali kağıtta yazılan numarayı hiç düşünmeden aramama neden olmuştu.

Telefon üçüncü çalışında oldukça sert bir ses eşliğinde açıldı."Alo, kimsin?"

"Merhaba," hızla elimdeki kağıda bakarak telefonun öbür ucundaki adamın adından emin olup konuşmaya devam ettim. "Umarım uygunsuz bir zamanda aramamışımdır Akın Bey. Ben  Mercan. Geçen gün hastanede..."

Boğazını hafifçe temizlemesiyle sözüm kesildiğinde az önce ürkütücü derecede sert çıkan sesini biraz olsun inceltti. "Evet, evet. Hatırlıyorum Mercan Hanım. Nasılsınız, ufaklık iyileşti mi?"

"Sağolun gayet iyiyim. Affan'da iyileşti sayılır. Ben bayıldığımda çok yardımcı olmuşsunuz, çok teşekkür ederim. Affan o günden beri sizden bahsediyor."

"Öyle mi, çok sevindim."

"Aslında sizden bir şey rica etmek için aramıştım." diye lafa atladım ciddiyetini bozmadan kurduğu cümlenin ardından.

"Tabii ki, buyrun."

"Öğrencilerim yaşadığımız korkunç geceden beri pek iyi değiller. Onları sadece Affan'a anlattığınız hikayeleri dinlerken mutlu görebiliyorum. Sizin için de bir sorun olmazsa, uygun bir zamanda, okulumuza uğrayıp öğrencilerle biraz vakit geçirmeniz mümkün mü acaba?"

ATEŞPAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin