Gayet şık bir restorana geldiğimizde cidden abartı giyinmediğimi fark etmiştim.
Arabada bana söylediği cümleler kafamın içinde dolanıp duruyordu. Rezerve olmuş bir masaya oturup sonra siparişleri verdikten sonra lavaboya gitmiştim.
Aynanın karşısında sürdüğüm ruju hiçbir şey olmamasına rağmen yenilerken ellerimin titrediğini fark ettim. Heyecanlanınca hep böyle olurdu.
Ruju çantama atıp masaya geri adımlarken gözlerim uzaktan da olsa ondaydı. Masamıza iki adam uğramış gibi gözüküyordu, Merih de onları dinliyordu.
"Müsait bir zamanda değilim maalesef, başka zaman detaylı konuşuruz istediğiniz gibi. Şimdi izin verirseniz birini bekliyorum"
Yarısını dudak okuma becerimden, kalanını masaya ulaştığımda duymamla gözleri beni bulmuştu. Yanındaki iki adam da onu onaylayıp benim yanımdan da geçerken bana kafa selamı verdiklerinde şaşırmıştım.
"İş bazen insanın peşini bırakmıyor."
"Sen gerçekten yoğun birisin." dedim tekrar masaya otururken. "Kimdi ki onlar,masaya kadar gelmişler önemli bir şey miydi?"
"Bir yazılım şirketi, onlarla çalışmamı istiyorlar. Birkaç kere reddettim fakat ısrarcılar."
Başımla hafifçe onaylarken çantamı da yanıma koymuştum.
"Daha erken değil mi, yani ikinci sınıfım demiştin ondan söylüyorum."
Gülümsedi.
"Bunun için çok uğraştım. Hep derler ya kendinizi diğerlerinden ayıran bir şeyler başarın diye, senelerdir bunun için çabalıyorum. Seçilen değil, seçen olmak için."
"Başarmışsın," dedim farkında olmadan hayranlıkla.
Devam edecektim ki yemeklerimizin gelmesiyle konuşmadım.
Garsonun gitmesiyle Merih'in gözlerinin bende olduğunu fark ettim. Bir şey bekliyor gibiydi. Ben bir şey söylemediğimde kendi konuştu.
"Fotoğraf çekebilirsin, rahatsız olmam. Benim yanımda tamamen kendin gibi olman yeterli Lina. Her şeyi kenara bırak bu senin bir şekilde mesleğin gibi ve ben seni bu şekilde tanıdım zaten."
Söyledikleri ile gözlerim onu tekrar bulduğunda hafifçe gülümsedim.
"Yeni tanıştığım insanların yanında kendimi biraz frenlemeye çalışıyorum. Rahatsız olabilirsin diye bir şey söylemek istemedim. Sadece aramıza her zaman kamera sokmaya çalışmayacağım, bundan emin olabilirsin. Teşekkür ederim gerçekten, küçük bir şey gibi gelebilir sana fakat benim için gerçekten önemliydi bu."
Beni dinlerken hala başlamamıştı yemeğine. Yüzümde gülümsemem yayılırken çantamdan telefonumu çıkarmış kamerayı açmıştım bile.
Fotoğrafı çektikten sonra story atıp telefonumu çantama geri attığımda ellerimi birbirine çarpıp yeniden gülümseyerek konuştum.
"Yiyebiliriz artık, ay saat de yediye geliyor. Yaklaşık sekiz saattir hiçbir şey yemedim. Ya mesela ara öğün yapmayı hiç sevmiyorum ben. Nedenini bilmiyorum gereksiz geliyor bana. Bir de öğün atlamayı bıraktığımdan beri kilo almaya başladım. Normalde çok yemek yemiyorum ben. Sana atayım falan derken rutin oldu sanırım. Diyetisyenimle konuştum sorun olmadığını söyledi. Aslında çok takılıyorum ben sürekli çekime falan gittiğim için. Yani kilo almamam gerekiyor çok fazla."
Yemeğime dokunmadan yine soluksuz konuşurken alıştığım gibi bakışları bendeydi.
"Yemeğini mi yesen biraz, biz daha burdayız bir yere gitmiyoruz. Bol bol konuşursun ama ilk önce karnını doyur bakalım."
Başımla onayladım.
Birbirimizi tanımayla ilerleyen konuşmalarla yemek faslını geçtiğimizde önümüzdeki boşlar alınmıştı.
"Daha sakin bir yerde kahve içebiliriz istersen."
Telefonumdan saatime baktığımda aslında vaktim vardı fakat yine de reddettim.
Bazen yüksekten çakılmamak için o merdivenleri yavaş çıkmak gerekiyordu.
"Saat 11'de geliyor. Burdan eve geçsem iyi olur. Özge'nin anahtarı var mı onu da bilmiyorum."
Yüzünde anlayamadığım küçük bir mimik değişimi oldu fakat direkt topladı.
"Ben hesabı halledip geleyim, sen arabaya doğru geç istersen."
Ben onaylayarak çantamı aldığımda o hesabı ödemeye gitmişti.
Arabaya ulaştığımda o da yanıma doğru geliyordu. Arkasından birinin seslenmesi ile bakışlarım onunla birlikte arkasını bulmuştu.
Konuşmalarını duyamıyordum fakat sarışın bir kızın ona seslenerek dibine kadar girip ona sarıldığını maalesef ki görmüştüm. Merih'in yanağına konan bir öpücük ile olduğum yere resmen çakıldığımda çantam farkında olmadan elimden düşmüştü.
Çıkan ses ile Merih bana dönmüştü fakat yüzüne bir kez daha bakmadan solumdan geçen taksiyi durdurmam bir olmuştu. Arkamdan seslenmiş miydi bilmiyordum fakat taksiye bindiğim an ilerlememizi söylediğimde arabasına ilerlediğini görmüştüm.
Arka arkaya telefonuma gelen iki bildirim ile gözlerim ekranı buldu.
merihdenizsarioglu: yanlış anlıyorsun ve dinlemeden uzaklaşıp gidiyorsun
merihdenizsarioglu: geleyim konuşalım
linarsel: bugun degil
merihdenizsarioglu: lina sandığın gibi bir şey yok
linarsel: istemiyorum
merihdenizsarioglu: tamam beş dakika arıyorum o zaman eve geçince sen
merihdenizsarioglu: numaranı atsana
linarsel: istemiyorumdan ne anliyorsun
linarsel: konusuruz yarin
merihdenizsarioglu: numara lina
linarsel: off
linarsel: 05** *** ** **
merihdenizsarioglu: eve geçince haber ver bana
linarsel: tamam arayacaksin iste uzatma
merihdenizsarioglu: aramam için değil lina, iyiyim diye haber ver
linarsel: evdeyim (00.28)
merihdenizsarioglu: tamamdır (00.28)
merihdenizsarioglu: arıyorum, aç
görüldü.
-ariyorum ac konusmasi dunyanin en sinir bozucu ama hosumuza giden seyi degil mi...
vote ve yorum birakmayi unutmayin🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bigboy | texting
ChickLitmerihdenizsarioglu: şu tiktok'a attığın videoyu gördüm merihdenizsarioglu: arkadaşlarınla olan merihdenizsarioglu: ellerinizi açmışsınız dua eder gibi merihdenizsarioglu: her kızın ihtiyacı mı ne varmış bigboya merihdenizsarioglu: sanırım sen artık...