Kulağımın dibinde çalan alarm sesini duymamak için yastığı kafamdan geçirecektim ki uzanacak ellerimin hareket etmediğini fark ettim.
Uyku sersemi halimde gözlerimi araladığımda kaslı bir kolun, kollarımın üstünden başlayarak vücudumun üst kısmını sardığını yeni anlıyordum.
Diğer bir kol da belimin hafif altında duruyordu.
Gözlerim hafiften açılırken soluma döndüğümde onu gördüm.
Beni kollarıyla sarmalamışken yanında küçücük kaldığımı tekrar hissettim.
Dudaklarımda küçük bir tebessüm oluşurken tekrardan çalan alarm tebessümümü kesti.
Telefonundan gelen ses ile uyku sersemi halinde dudaklarından bir küfür çıktı, kendimi tutamayarak güldüğümde gözleri hafif açıldı.
"Telefonuma uzanıp kapatır mısın şu alarmı, uyanmak istemiyorum ben. Sikeyim düzenli hayatı."
Hafif mırıldanma ile kurduğu cümle karşısında yüzümde asılı kalan tebessüm büyüdü.
Onun tarafındaki komodinin üzerinde olan telefona nasıl uzanacağımı düşünürken kollarından çıkıp beni bırakması gerektiğini söyleyecektim ki ani bir hareketiyle kendimi onun üzerinde buldum.
Bu sefer gözleri açıktı.
"İşini kolaylaştırayım dedim,"
Cümlesini kurduktan sonra az öncenin aksine bu sefer yavaş hareketlerle beni soluna aldığında kalbim küt küt atıyordu.
Az önce resmen kucağındaydım.
Ben komodin üzerindeki telefona ulaşıp alarmı kapatırken onun gözlerini yeniden kapattığını fark ettim.
Uyku sersemi halinden yararlanmak için fısıldadım.
"Şifren ne senin, bakayım mı telefonuna?"
"1907"
"Yok artık," diye mırıldandım şifreyi girerken.
İlk önce instagram mesaj isteklerine girmiştim ki pişman olmam kısa sürmemişti.
Ben hayatımda bu kadar kız görmemiştim. Binbir çeşit mesaj gözümün tam olarak önündeydi.
Dm kutusuna baktığımda birçok reklam ajansı dikkatimi çekmişti.
Hikaye arşivinden eski storylerine de bakarak instagram turumu tamamlamıştım ve buradan tam not almıştı.
Tiktok'a girdiğimde hiçbir video yüklemediğini ve hesabının gizlide olduğunu gördüm, fakat bunun aksine binlerce takip isteği vardı. Mesaj istekleri yine doluydu fakat dm kısmı bomboştu.
Bu uygulamayı da kafamda tikleyerek WhatsApp'ına girsem mi girmesem mi diye düşünürken kendisinin bana şifresini söylediğini ve problem olmayacağını düşünerek uygulamaya tıkladım.
Kendi sohbetimi en üstte sabitlenmiş olarak görmemle bir anda fark etmeden gülümsedim. İsmimin yanındaki beyaz kalp de gülümsememi arttırmıştı.
Sohbetlere bakarken bir profil fotoğrafını görmemle gülümsemem yavaşça silindi.
Bu restoran çıkışı Merih'i yanağından öpen kızdı.
Birkaç gün önce mi konuşmuşlardı?
Ani bir sinirle telefonu bırakacaktım ki derin nefes alarak sohbetlerine girdim.
merih: sen ne yaptığını sanıyorsun selin?
merih: hayatıma bir şekilde müdahale etmeyi bırak
merih: ayrıldık biz aylar önce, bitti
merih: şimdi hayatımda olan insana fake bir hesaptan saçma sapan mesajlar atarak aklınca aramızı mı bozacaksın
merih: bunca zaman sustum haddini aşma
Selin Doğan: anlamadım Merih
Selin Doğan: ne yapmışım
Selin Doğan: o gün restoran çıkışı olanlar yüzünden bi ağzıma sıçmadığın kalmıştı onu da şimdi mi yapıyorsun
Selin Doğan: kimseye de mesaj atmadım ben
Selin Doğan: yapacak olsam fake hesabın arkasına sığınmam beni iyi tanırsın
Selin Doğan: git başka yerden çıkar sinirini
görüldü.
Demek ki Merih kıza hesap sormak için yazmıştı ve açıkça benden 'hayatında olan insan' olarak bahsediyordu. Kızın söyledikleri mantıklı gelmişti ki daha fazla üstelemeden görüldü atmıştı.
Peki bana yazan kimdi?
Bu konu üzerine düşünmek istemediğimden ve daha fazla da telefonunu kurcalamak istemediğimden kamerayı açtım ve ilk Merih'i daha sonra ön kameradan tatlı bir pozla kendimi çekerek telefonu komodinin üzerine geri koydum.
Yatakta hafifçe doğrulup kendi telefonumu elime aldım ve mutfağa ilerledim. Özge'nin odasının önünden geçerken eve hala gelmediğini fark ettim. Bir yandan ona ses kaydı atarak mutfakta buzdolabının önüne dikildim.
"Aşkım iyi misin, gelmemişsin daha. Kaç gibi uğrarsın eve uyanınca direkt ara beni, öptüm çok."
Telefonumu masanın üzerine bırakıp buzdolabından ikimize kahvaltılık bir şeyler çıkarırken kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissettiğimi fark ettim.
Saat 6'ya yeni geliyordu fakat sanki ben şu ana kadarki en rahat uykumu aldığımdan tüm yorgunluklarım silinmişti.
Masanın üzerine kahvaltılıkları koyduktan sonra bir yandan pancake malzemeleri çıkarıyordum. Yapmayı en sevdiğim şey buydu.
Malzemeleri bir kaba alıp karıştırdıktan sonra küçük küçük parçalar halinde pişirmeye başlarken saat 7'ye geliyordu neredeyse. Bunlar pişerken ben de Merih'i uyandırırım düşüncesiyle arkamı döndüğümde kapı pervazına yaslı bir vücut görmemle dudaklarım şaşkınlıkla aralandı.
"Ne zamandır oradasın sen, uyanmadın sanmıştım."
"Bilmem, oluyor bayağı. Çok güzel gözüküyordun bozmak istemedim."
"Yaa, öyle miymiş?" Ona doğru adımlarken konuşmamla gözleri dudaklarımı buldu.
"Öyleymiş."
Aramızdaki mesafe kapandığında vererek parmak uçlarımda durup kollarımı boynuna dolayarak dudaklarımı yanağına bastırdım.
"Hmmm, öyle olsun bakalım."
Geri çekiliyordum ki belimde bir elini hissetmemle olduğum yerde kaldım.
Diğer eli önüme gelen saç tutamını dikkatlice çekerken gözleri gözlerimdeydi.
"Sen kahvaltı mı hazırladın bize?"
"Ay evet," dedim bir an hevesle. "Uzun zamandır kahvaltılarım ayaküstü oluyordu bir de. Dedim ki doğru düzgün bir şeyler yiyelim."
"Ellerine sağlık güzelim, seslensen yardım ederdim ben de sana."
"Sanırım sen orada durup beni izlemekle meşguldün o ara. O yüzden seslenmediğim iyi olmuş."
Kurduğum cümleyle güldü ve belimdeki eli de hafifledi.
"Manzaram iyiydi."
Ben de gülerek geri çekildiğimde masayı işaret ettim.
"Her şeyi hazırladım bence, gel oturalım artık."
Kahvaltı masasına oturup onunla sohbet ederken sanki yıllar önce tanıdığım biriyleymişim hissi hep benimleydi.
-
zor bi donemden geciyorum bolum araligini actigim icin uzgunum
kendinize iyi bakin, dilerseniz vote verebilirsiniz
iyi geceler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bigboy | texting
ChickLitmerihdenizsarioglu: şu tiktok'a attığın videoyu gördüm merihdenizsarioglu: arkadaşlarınla olan merihdenizsarioglu: ellerinizi açmışsınız dua eder gibi merihdenizsarioglu: her kızın ihtiyacı mı ne varmış bigboya merihdenizsarioglu: sanırım sen artık...